Küçük pikniklerden dev kutlamalara
Rojava’da eskiden piknik gibi kutlanan Newroz, 1985’ten itibaren alanlara taştı. Artık yüz binlerle kutlanıyor.
Rojava’da eskiden piknik gibi kutlanan Newroz, 1985’ten itibaren alanlara taştı. Artık yüz binlerle kutlanıyor.
Rojava’nın önde gelen yurtseverlerinden Şemsixan Gulo, PKK ile birlikte Newroz’da yaşanan dönüşüm ve gelişimi anlattı.
“Eskiden Newroz piknik gibi kutlanıyordu. Biz de öyle kutluyorduk” diyen Şemsixan Gulo, PKK ile birlikte yeni bir aşamanın başladığını söyledi. Gulo, “Artık önceden büyük hazırlıklar yapılıyor, coşkusu günler öncesinden bizi hareketlendiriyordu. Newroz’un hikayesini bilmiyorduk. Apê Yusuf Gulo bize Demirci Kawa’nın zalim Dehaq’a karşı direniş hikayesini anlattı. Direnişlerin, serhildanların olduğunu bilmiyorduk” dedi.
Şemsixan Gulo, PKK’lileri ilk görüşünü şöyle anlattı: “PKK’nin çıkışıyla arkadaşları gördük. Ekim 1984’tü, daha yeni evlenmiştim. Üç gün sonra falan, kadın arkadaşlar bize geldi. Arkadaşları daha önceden tanısaydım belki evlilik de olmazdı. Üç kız kardeştik. Üçümüzün kararı buydu. Arkadaşlar geldiğinde ülke için çalışmayı, kadın özgürlüğünü, Kürdistan’ın sömürü altında olduğunu ve daha birçok şeyin farkına varıyorduk. O dönem bir hareket olduğunun farkındaydık. O dönem onlara ‘Talebe’ diyorlardı. Beyaz bir çeşme vardı, üzerine PKK yazılmıştı. Eve geldik, o yazı neydi diyorduk.”
PKK RUHU VE İRADESİ KAZANDI
PKK ruhu ve iradesinin Kürtlere kazandırdığını, irade sahibi olmayanların ise kaybettiğini kaydeden Gulo, şöyle devam etti: “Kürdistan Özgürlük Hareketi, şehitler ve hakikat hareketidir. PKK ruhu derken onların halka karşı temiz ruhundan bahsediyoruz. Bir eve geldiklerinde 7’den 70’e her yaştaki insanla ilgileniyorlardı. Bu bizim için yeni bir şeydi. Yaşamımızda yeni bir şey gördük. Onun için de bu yaşamın yenilenmesi, zindan direnişleri, yapılan fedakarlıklar, serhildanlar, bu halkın hakları için ayağa kalkma, insanlık için ayağa kalkmaydı. Kapımızı onlara tereddütsüz açtık.”
BERXWEDAN JIYAN E İLE TANIŞMA
Şemsixan Gulo, Diyarbakır Zindanı direnişini anlatan ‘Berxwedan Jiyan e’ adlı kitap sayesinde birçok şey öğrendiğini belirterek, şunları ifade etti: “Mazlum Doğan, Kemal Pir ve M. Hayri Durmuş arkadaşların direnişini, zindan direnişini duyduk. O dönem kitaplar az geliyordu. O dönem ‘Berxwedan Jiyan e’ kitabı çıkmıştı. Heval Mustafa’dan bu kitabın ne anlama geldiğini ve nelerin yaşandığını söylemesini istedik. Bize Arapça söylüyordu, ancak tartışıyorduk. Leyla diye bir arkadaş da vardı. O, Cahide ve Şehit Zinar’ın eşi birlikteydi. Onlar bize Türk cezaevlerinde yaşananları anlattı. Heval Mazlum’un Newroz’da kendini ateşe verdiğini anlattı.”
NEWROZ MAZLUMLAŞTI
Zindan direnişleri ve 15 Ağustos eyleminin Newroz’a kattığı ruha işaret eden Gulo, şöyle konuştu: “İlk kurşun eyleminden 9 ay sonra Newroz serhildan ruhu ve direniş şiarıyla kutlandı. Heval Egîd’in, Heval Mazlum, Heval Kemal ve Heval Hayri Durmuş’un posterleri ile ARGK bayrakları dalgalandırıldı. ARGK marşı da seslendirildi. Direniş ruhuyla Newroz kutlandı. Çok büyük bir coşkuyla katılımlar oldu. O dönem çok şeyin farkına varmıştık. Newroz için bu kez günler öncesinden hazırlıklar yapılıyordu. Halk büyük bir umut ve coşkuyla Newroz alanlarına akın ediyordu. Binler kutlama meydanına ilerliyordu.”
REJİM DE SERHILDAN OLACAĞINI SANMIYORDU
“Newroz’u kutladığımızda devlet normal bir gün olduğunu zannediyordu, bir serhildan rengiyle geçeceğini bilmiyordu. 1985 Newroz’u ses getirdi” diyen Gül, şunları paylaştı: “Newroz’un bitişine doğru yolunda olmayan bir şeylerin olduğunu fark ettik. Her şeyi biz getirmiştik, ancak ses sistemini kiralamıştık. Ali Can’ın kamyonuydu. Halk doluşmuştu. Cihazları da o kamyona koyduk. Kadınlar hepsi o kamyona binmişti. Gençler tedirgin oldukları için binmemişti. Rejim önümüzü kesti, bize ‘haydi karakola’ dedi. Yolda onların arabası öndeydi. Bir pikap kamyonun arkasındaydı. O cihazları kamyondan indiriyorduk. Oraya ulaşana kadar Korniş’te oturan Fetha adında bir arkadaşımız vardı; gülümseyerek, ‘Bizde bir şey kalmadı’ dedi. Ramazan ayına denk bir zamandı, bazı kişiler oruçluydu. Hacı Ali, ‘Oruçluyuz, buraya gelmişiz günahız’ dedi. Rejim askerleri, ‘Günah falan yok. Cihazları indirin gidin’ diyordu. ‘Cihaz yok’ dedik. Hacı Ali bize dönerek, ‘Siz cihazları yüklediniz mi?’ diye sorunca hayır cevabını verdik. Rejim askerleri ‘Cihaz gelene kadar buradasınız’ diyordu. Bir süre sonra gitmemize izin verdiler.”
BİNLER ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİNE KATILDI
İlk kurşun 1984’te atıldığında Rojava’ya dönük çok büyük etkileri olduğunu belirten Gulo, şunları ekledi: “Çünkü Heval Egîd, Lübnan kampında kaldı. Rojava halkı Lübnan kampına sürekli gidip geliyordu. İlk kurşunun Komutan Egîd’in silahıyla atılması dünyaya ve Kürdistan Özgürlük Hareketi’ne ses verdi. Bunun için de yüzlercesi onun ismini aldı, silah kaldırdı. Şehadetinden sonra yüzlerce kişi onun izinde yürüyerek Kürt Özgürlük Hareketi’ne katıldı. Rojava ve yurtsever aileler üzerinde etkisi oldu. Birçok şarkı yapıldı. 15 Ağustos’ta iki kızımız doğdu. Birinin adını Berxwedan, diğerinin adını Rûken koyduk. Helal Egîd’in şehadetinden sonra da oğlumuza adını verdik.”