AKP’nin ikinci defa Meclis Adalet Komisyonu'ndan geçirdiği ve 18 Ekim’de TBMM’ye sunulan, 23 maddelik bir torba yasa içerisinde yer alan “etki ajanlığı” düzenlemesi, yine tekliften çıkarıldı. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkanvekili Murat Emir, çarşamba günü X hesabından yaptığı paylaşımda, kamuoyunda “etki ajanlığı” olarak bilinen yasa teklifinin geri çekildiğini duyurdu.
Noterlik kanunu düzenlemesi çatısı altında, teklifin 16’ncı maddesiyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun yedinci bölümünde yer alan “Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk” kısmına “yeni bir suç” ekleniyordu. İki defa geri çekilen bu taslakta tanım, daha çok “siyasal yarar” üzerinden yapılıyor.
Yani, iktidarın izlediği siyaset çizgisine muhalefet etmek milli güvenlik suçu haline getiriliyor: “Devletin iç veya dış siyasal yararına yönelik olarak gerçekleştirilen bazı faaliyetlerin cezalandırıldığı” ifade ediliyor ve kapsam ise şu şekilde çiziliyordu: “Bu kapsamda iktisadi, mali, askeri, milli savunma, kamu sağlığı, kamu güvenliği, kamu düzeni, teknolojik, kültürel, ulaştırma, haberleşme, siber alan, kritik altyapılar ve enerji gibi diğer yararlar da devletin iç veya dış siyasal yararları kavramı içinde kabul edilecektir. Dolayısıyla bu gibi yararlar aleyhine gerçekleştirilen faaliyetler de suçun konusunu oluşturabilecektir.”
Öte yandan, AKP Grup Başkanı Abdullah Güler, bu maddenin çıkarılmasıyla ilgili olarak ‘Tekliften çıkaracağımız casusluk düzenlemesiyle ilgili önümüzdeki hafta muhalefetin de öneri ve itirazlarını ele alacağımız bir toplantı gerçekleştireceğiz. Daha sonra bu düzenlemeyi tekrar gündemimize alacağız’ dedi.
MLSA Eş Direktörü Avukat Veysel Ok, maddenin ikinci defa geri çekilmesi hakkında ANF’ye değerlendirmelerde bulundu.
Avukat Veysel Ok, yasanın neden yapıldığına dair net bir açıklama yapılamadığını ve yasanın sınırlarının ise muğlak olduğunu ifade ediyor: “Bu konuda iktidarın sivil topluma veya muhalefete ikna edici bir açıklaması olmadı. Türkiye’de casuslukla ilgili 10’dan fazla hüküm var. Türkiye, istihbaratıyla, jandarmasıyla, polisiyle dünyanın en gelişmiş istihbarat alanlarından birine sahip. Bu yüzden, Türkiye’de başka bir devlet adına casusluk yapan kişilerin cezasız kalması imkânsız. Ama bu konuda kamuoyuna yeterli bir açıklama yapmadılar. Türkiye’de kolay kolay başka bir devlet adına Türkiye'nin gizli belgelerini sızdıracak veya ulusal menfaatine aykırı hareketler yapacak kişilerin barınması mümkün değil. Eğer barınıyorlarsa bu, istihbaratın sorunu, bizim sorunumuz değil.
‘YASAYI NEDEN YAPTIKLARINI AÇIKLAMALILAR’
Bu çıkarmak istedikleri yasa, içerik itibarıyla casusları korkutmaktan ziyade, yabancı örgütler ve devletlerle ortak iş yapan iş dünyasından, gazetecilere ve sivil topluma uzanan geniş kapsamlı bir yasaydı. Yani bu yasa sadece sivil toplumu değil, örneğin Koç Holding'i, Sabancı Holding'i de etkileyecekti; çünkü onlar da yabancılarla iş yapıyor. Örneğin, belediyeleri de etkileyecektir; çünkü belediyeler de yabancılardan kredi alıyor."
Yasanın ikinci kez geri çekilmesine ilişkin uygulamanın sevindirici olduğunu belirten Ok, bunun tam anlamıyla yeterli olmayacağını da vurguluyor: “Umuyorum ki bu vazgeçiş, bizim eleştirilerimiz üzerine olmuştur. Ama 'yasa hakkında muhalefetle görüşüp yasayı geri getireceğiz' demekle olmaz. Görüşme yetmez bence. Yasayı neden yaptıklarını açıklamalılar. Bu yasaya neden ihtiyaç duyuyorlar? Yasanın bu metniyle casuslarla ilgilenmek yerine, yabancı ve uluslararası kaynaklarla iş birliği yapan, çalışan grupları etkileyeceği çok açık bir şekilde görülüyor. Bence onlar da bunu fark etti ve belki de daha daraltılmış bir haliyle karşımıza getirecekler.
Ama her halükârda buna teşebbüs ederlerse, bu yine ifade özgürlüğü ile ilgili bir mesele olacaktır. Çünkü Türkiye'nin casuslukla mücadele etmek için yeni bir şeye ihtiyacı yok. Örneğin, Türkiye’de herhangi birini casusluk yüzünden tutuklayamadılar mı şimdiye kadar? Böyle bir örnek de yok. Dediğim gibi, geri çekme, bu yasadan vazgeçtikleri anlamına gelmiyor."