Son günlerde direnişin devam ettiği Tişrîn Barajı’nın kuzey kısmında yer alan Syriatel’e, QSD savaşçılarının bulunduğu cephelere gittim. Cephe ve tünel ziyaretlerim sırasında QSD’nin komutanlarından biri olan Rêber Efrîn ile karşılaştım.
Rêber, aslen Efrînlidir ve daha önce yaralanmış olmasına rağmen direniş cephelerine geri dönmüş. Uzun süreden beri Tişrîn direniş cephelerinde yer alıyor. Komutan olarak birçok çatışma ve operasyonda bulunmuş.
Birlikte cepheleri gezerek, direniş hakkında konuştuk. O anda, Rêber Efrîn’in kişiliği, özellikle savaşçılarla kurduğu güçlü bağlar ve liderlik tarzı net bir şekilde ortaya çıkıyor. Bu karşılaşmamızda onu daha yakından tanıma fırsatım oldu. İlk defa tanışmış olsak da birbirimizi hızla anlamaya başladık. Şüphesiz, bu hızlı yakınlaşmanın nedeni onun içtenliği, dürüstlüğü ve sıcak kişiliğiydi. Bu özellikleri, onun kısa süre içinde tanınmasına ve sevilmesine yol açmıştı.
Rêber Efrîn, moral gücüyle savaşçılara büyük bir ilham veriyor. Bir komutan olarak tüm savaşçılarının ruh halini sürekli olarak gözlemliyor ve anında onlara destek veriyor. Bazen savaşçılara moral vermek için şakalaşıyor, espriler yapıyor. Özellikle savaşın zorlu anlarında şarkılar söyleyerek ve birlik beraberlik ruhunu güçlendirerek şervanların (savaşçı) dirençlerini artırıyor.
Savaşlarda komutanların otoriter bir duruşu olur. Rêber Efrîn, savaşçılar için bir komutan olmanın ötesinde, bir simge adeta. Onun liderliğinde, QSD-YPJ savaşçıları arasında birlik ve beraberlik çok güçlü ve komutanı her anlamda esas alıyorlar. İşgalci Türk ordusunun top ve hava bombardımanları karşısında Rêber Efrîn’in etkili liderliği sayesinde, şervanlar dikkatli ve duyarlı bir şekilde direnişlerine devam ediyor. Savaşçılar, ona duydukları güven ve saygıyla, bu zorlu koşullarda dahi birbirlerine daha yakın ve motive olmuş durumda. Bomba ve top saldırılarından sonra, şervanların direnişi hiçbir şekilde sarsılmıyor. Aksine yeniden toparlanıp saldırıyı püskürtmek için hazır hale geliyorlar. Saldırılardan sonra yeniden toplanıp şarkılar söyleyerek, şakalaşarak birbirlerine moral veriyorlar; bu etkiyle savaş psikolojisini unutuyorlar.
‘BİRKAÇ MERMİMİZLE GERİ ÇEKİLDİLER’
Kendisi ile diyalogumuz esnasında bana şu anısını anlattı: “Cephedeydik. Bazı savaşçılarımız da tünellerdeydi. Arkadaşlar, çetelerin saldırı pozisyonuna geçtiğini söyledi. Çetelerin bulunduğu noktayı görebilmek ve durumu anlamak için yerimi değiştirdim. Çeteleri gördüğümde şaşırdım ve kendi kendime; ‘bu kadar çete hepsi bizim için mi geldi’ dedim. Sayıları bizimkinin on katı idi. En az 4 zırhlı araç da vardı. Sayımızı gözümün önüne getirdim ve tekrar çetelere baktım. Havadan keşif ve savaş uçakları sesleri geliyordu. Karada da çetelerin ve zırhlı araçların saldırısı vardı. Onlar bize daha fazla yaklaşmadan biz saldırıya geçtik ve onları vurduk. İlk mermilerimiz baştaki birkaçına isabet etti; ölü ile yaralıları oldu. Uzun bir çatışma olmadı. Ama bizim hamlemiz sonrası çeteler ölü ve yaralılarını alarak geri çekildi. Bu dikkat çekiciydi. Bizden daha fazlaydılar ve hem havadan hem karadan araçlarla saldırıya gelmişlerdi ama bizim birkaç mermimizden hemen sonra geri çekilmişlerdi. Gelirken kendilerinden emin bir şekilde geliyorlardı ama kaçarken öyle değillerdi. Her biri bir yerden kaçmaya başlamıştı” diye anlattı.