“Son bombardımanda bir bacağı koparılan ve yaşam mücadelesi veren dört yaşındaki Evdo, Türk devletinin hangi güvenliğini tehdit etti?” diye soran Kobanê Meclisi Eşbaşkanı Mistefa Îto, “Saldıran Türk devleti kadar Rusya, Uluslararası Koalisyon ve Koalisyon’a öncülük eden ABD de sorumludur. Sessizlikleri, Türk devletine güç veriyor” dedi.
Kobanê Meclisi Eşbaşkanı Mustafa İto, Türk devletinin son günlerde artan saldırıları ve bu saldırılardaki amacına ilişkin ANF’nin sorularını yanıtladı.
Son zamanlarda Kobanê hedef alınıyor. Son olarak Kobanê şehir merkezi ve 6 köyüne köylerine saldırılar oldu. Neden Kobanê hedef alınıyor?
Suriye devriminin ilk gününden itibaren demokratik ulus projesi çerçevesinde tüm halkları, kültürleri ve dinleri içine alacak ve birlikte bir yaşamı mümkün kılacak bir sistem öngördük. Egemenler, bu sistemin Kürdistan ve Ortadoğu’da gelişmesini istemedi. Dolayısıyla bize yönelik saldırılar ilk günden başladı ve hiç durmadı. Bunun öncülüğünü Türk devleti yapıyor. Türk devleti, gelişecek bir demokratik sisteme tahammül etmiyor. Kuzey-Doğu Suriye’de gelişecek demokratik ulus projesinden Suriye halkları yararlanacağı gibi, Türkiye içinde yaşayan halklar da yarar sağlayacak. Bu nedenle istemiyor. Kobanê’ye DAİŞ’in saldırtılması da bunun içindi. DAİŞ için Kobanê ne büyük bir ekonomik getiri, ne geniş bir coğrafya ne de stratejik bir yerdi. Kobanê’de sadece örgütlü, demokratik ulus projesine inanan ve 19 Temmuz Devrimi’ni başlatan halk vardı. Bu nedenle Kobanê, o gün hedef alındı ve bugün de yine ilk hedeflerdendir.
Türk devleti, sivil yerleşim yerlerine ve sivillere saldırıyor, üstelik kendi güvenliğini öne sürüyor. Burada asıl amaç nedir?
Son bombardımanda bir bacağı koparılan ve yaşam mücadelesi veren dört yaşındaki Evdo’nun Türk devleti üzerinde nasıl bir tehlikesi var, hangi güvenliğini tehdit etti? Kobanê’den Eyn Îsa’ya kadar bombalanan tüm yerlerde tek bir askeri nokta yok. Saldırı saatleri bile bilinçli; saat 12.00’de saldırıyorlar. Çocukların okuldan eve geldikleri zamandır. Topluma korku salmak istiyor. Saldıran Türk devleti kadar Rusya, Uluslararası Koalisyon ve Koalisyon’a öncülük eden ABD de sorumludur. Sessizlikleri, Türk devletine güç veriyor.
Kuzey-Doğu Suriye alanlarına Suriye’nin her tarafından gelen insanlar var. 11 bin mülteci gelmiş. Türk devleti, bu saldırılarla aynı zamanda DAİŞ’e desteğini tazeliyor, güçlendirmek istiyor.
Türk iktidarı, kendi içinde yaşadığı, siyasi, toplumsal ve ekonomik krizleri dışarıya taşırmak, Türkiye toplumunu “güvenlik sorunu”, “beka” diye oyalamak istiyor.
Kuzey-Doğu Suriye yönetimi ve halkı, bunlara karşı istikrar ve güvenliğini nasıl sağlayacak?
Kuzey-Doğu Suriye halkı kendi topraklarına bağlı kalmak zorunda. Zorluklara rağmen topraklarını terk etmeyecek. Büyük bir direniş sergilendi, emek verildi. 2012’den beri yaşanan ekonomik sıkıntılara, sürekli ablukaya, ambargoya rağmen bu halk kendi topraklarını bırakmadı ve bugün de bırakmayacak. Halk her şeye rağmen direnişini sürdürüyor. Bunun yanında uluslararası güçler, demokratik güçler ve Suriye’de bulunan devletler de sorumluluklarını yerine getirmek zorunda. Türk devletinin barbarlığının önü alınmazsa Suriye’de yaşanan sorunlar 10 yıla kadar da çözülmeyecek. Türk devleti işgalci saldırgan konumunu sürdükçe tüm Suriye’de ne istikrar olur ne de siyasi birlik oluşabilir. Halklar arasında da birlik sağlamayacağı gibi demokratik bir anayasa ve sistem de imkansız kılınır. Herkes Türk devletinden zarar görür. Türk devleti ve onun çeteleri, terör dahil hiçbir yöntemden imtina etmiyor. Avrupa’daki saldırıların arkasında da Türk devleti var. Dolayısıyla herkese çağrımızdır; Türk devletinin hiçbir evrensel ve insani normu tanımamasına ve buna dayanan saldırılarına dur denilsin.