İmam Şiş'ten '8 Mart' mesajı

Galler'de tecride karşı açlık grevini sürdüren İmam Şiş, 8 Mart'ı kutladı.

Galler’in Newport kentinde açlık grevi direnişinin 82’inci gününe giren İmam Şiş, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle açıklama yaptı.

Şiş, başta Leyla Güven ve diğer açlık grevindeki kadın direnişçilerin 8 Mart'ını kutladı.

'ERKEK DEVLET, İNSANLIĞI CEHENNEMİN EŞİĞİNE GETİRDİ!'

İmam Şiş'in mesajı şöyle:

‘‘Dünya kadınlarının mücadele tarihi boyunca, insanın emeğini sömüren ataerkil, hiyerarşik, sınıflı toplum formlarına ve sömürgeci kapitalist sisteme karşı ödedikleri bedeller sonucu elde ettikleri ve kutladıkları 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü; özgür insan özverisiyle verdiği emeğini, sevgiyle harmanlayarak bizlere Önder Apo'nun özgürlüğü için mücadele etme fırsatı yaratan Leyla Güven başta olmak üzere, PAJK, YJA STAR, YPJ ve bir Êzidî mitolojisi olan Sitiya Nisra’nın yaşam bulmuş hali olan Êzidî kadın ordulaşması olan YJE ile birlikte tüm Kürt kadınlarının ve dünya kadınlarının 8 Mart'ını kutluyor ve erkek egemen tüm sömürgeci yapılara karşı başarılarla dolu yeni bir yıl mücadele yılı olmasını diliyorum.

Tarihte ana kadına ve onun anacıl-barışçıl toplumsal düzenine karşı bir araya gelerek bugünkü erkek devleti fikrinin altyapısını oluşturan Şaman, avcı ve tecrübeli kurnaz erkeğin ittifakı daha sonra Sümer Ziguratlarında el konulan artı-ürün etrafında örgütlenen rahip, asker ve politikacı üçlüsü şeklini almış, fakat Ana Tanrıça kadına ve onun eşitlikçi, barışçıl düzenine karşı kurnaz-zorba erkek tarafından oluşturulan iktidarcı, zorba, sömürgen, hiyerarşik savaş rejimi aygıtı olan 'devlet'  biçimsel olarak kimi değişikliklere uğrasa da özünde hiçbir şey yitirmeden günümüze kadar aynı şekilde ulaşmıştır...

İnsanlık için cennet düzeni yaratan kadın toplumsallığından çalınan toplumsal yasalar ve hakikatler üzerinden insanlığı cehennemin eşiğine getiren insanlık düşmanı bu zorba erkek devlet aygıtına ve savaş rejimi olan merkezi hegemonik iktidarlara karşı, dünya kadınlarının tarihten bu yana verdiği mücadeleler ve direnişler ise sürekli kanlı bir şekilde bastırılmıştır.

Geliştirdiği tarihsel-toplumsal çözümlemeler ile birlikte, erkek egemenlerin resmi tarih okumaları ve analizleri dışına çıkarak, kadın tarihi okumaları yapan ve yine bir 8 Mart gününde dünya kadınlarına kadın kurtuluş ideolojisini armağan ederek demokratik konfederalizmin ve demokratik modernite çağının bir kadın devrimi ve uygarlığı çağı olacağı müjdesini veren Reber APO, bunun yol ve yönteminin de erkeği öldürmek, sistemden sonsuz boşanmak ve kopmak olduğunu belirtmişti.

'RÊBER APO, BAŞARININ KADINLARLA OLACAĞINA DİKKAT ÇEKTİ.'

Demokratik konfederalizm Önderi olarak günümüz dünyasında bilimsel sosyalizmin öncülüğünü ve Önderliğini yapan Reber Apo; insanlık tarihini sınıf savaşları tarihi olarak ele alan reel sosyalizme karşı geliştirdiği eleştiriler ile birlikte; Kürdistan devriminin işçi sınıfı öncülüğünde değil, tarihin ilk ezilen sınıfı, cinsi ve ulusu olan kadınlar öncülüğünde başarı kazanacağını belirtmiştir.

İktidarın, sömürünün, hiyerarşinin, adaletsizliğin, zorun, tahakkümün üretildiği temel ilişkiler çözümlenmeden sosyalist bir sistemi öngörmenin iyimser bir yaklaşımdan öteye gitmeyeceğini belirten Reber Apo, sosyalist ilişkiler yaratılmadan sosyalizmin yaşam bulmayacağını temel tespit yapmıştır. Kadın-erkek ilişkilerindeki adaletsizliği, vicdan yitimini, şiddeti, sömürüyü, mülkleştirmeyi, iktidarı çözülmeyerek ataerkil-kapitalist sistem çözümlemesi yapan Önder APO, sosyalist bir yaşamın olmazsa olmazı olarak da kadın erkek ilişkilerinin özgürleştirilmesini belirtmiştir... Yani Karl Marx'ın aksine işçi sınıfı adına iktidarı ve devleti fethetmeyi kendine amaç etmek yerine, sosyalist birey ve iktidarsız ilişkiler yaratılarak, sosyalist toplumu geliştirmenin mümkün olduğu temel tespitinden yola çıkmıştır.

'ERKEĞİ ÖLDÜREREK' ERKEĞİ DE ÖZGÜRLEŞTİRMEK

Toplumun özgürlüğünü kadının özgürlüğüyle özdeşleştiren, sosyalist bireyler ve ilişkileri yaratarak sosyalizme gitmeyi öngören Reber Apo, bir yandan kadının özgürlüğünü hedeflerken diğer yandan 'erkeği öldürerek' erkeği de özgürleştirmeyi esas almıştır...

Tüm bunların olabilmesi için ise, Kürdistan Devrimi'nin Manifestosu olan kadın kurtuluş ideolojisinin 5 temel ilkesi olan yurtseverlik, özgür düşünce/özgür irade, örgütlenme, mücadele, etik-estetik ilkelerinin özgürlük ilkeleri olarak olmazsa olmaz olarak kadın devrimciler tarafından yaşamsal kılınması gerektiğini belirtmiştir.

'KÜRT KADINI DÜNYA HALKLARININ UMUDU OLDU'

‘Sonuç olarak; bugün için artık biliyoruz ki Önder APO ve paradigması etrafında bir araya gelerek mücadele eden Kürt kadın devrimciler, dünya halklarının sömürüsüz, özgür, eşit bir gelecek için tek umudu haline gelmiştir ve 'Umut zaferden daha önemlidir' diyen Rêber Apo özgürleşmeden de, kimsenin özgür olmayacağı bilinciyle harekete geçen Leyla Güven, Gülistan İke, Dilek Öcalan, Nurgül Başaran, Fadile Tok, Sebahat Tuncel, Selma Irmak ve süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eyleminde olan tüm PAJK’lı yoldaşlarımız bugün itibarıyla dünya kadınlarının mücadelesinin öncülüğünü yapmaktadırlar. Herkes özellikle de tüm kadınların bu 8 Mart'ta bu mücadeleye sahip çıkmaları ve direnişi yükseltmeleri en tarihi sorumluluk olarak tüm insanlığın en temel görevi olarak herkesi mücadeleye çağırmaktadır."