GÖRÜNTÜLÜ

Özgürlük Şehitleri Winterthur'da anıldı

Farklı tarihlerde şehit düşen özgürlük savaşçıları için düzenlenen anma etkinliğinde, “Biz şehitlerimizin yolunda her zaman yürüyeceğiz. Bütün halkımız da üzerine düşen görevi yapmalıdır” denildi.

Farklı tarihlerde şehit düşen Cesur Roboskî (Özgür Encü), Hewrê Bêkes (Ferdîn Salihî), Şahan Şahin (İsmail Dayı) ve Berxwedan Serdem (Salih Muhammed) için İsviçre’nin Winterthur kenti Demokratik Kürt Toplum Merkezi’nde anma düzenlendi.

İsviçre Şehit Aileleri Kurumu (KOMAW) ve Winterthur Kürt Toplum Merkezi’nin ortaklaşa organize ettiği anmaya KOMAW, İsviçre Demokratik Kürt Konseyi (CDK-S), Winterthur Kürt Toplum Merkezi Meclis üyeleri, Winterthur ve çevresinde yaşayan şehit aileleri ve yakınları ile Winterthur'da yaşayan çok sayıda Kürdistanlı katıldı. 

Kürdistan Özgürlük Şehitleri anısına saygı duruşuyla başlayan anmada, İsviçre KOMAW Eş Sözcüsü Mustafa Karahan bir konuşma yaptı. PKK’nin bir şehitler partisi olduğunu belirten Karahan,  “Eğer biz bugün özgürlüğe yakınsak bunu ilk şehidimizden bugüne kadar canlarını hesapsızca feda eden şehitlerimize borçluyuz. Onların mücadelesi, fedakarlığı ve hesapsız kahramanlığı sayesinde bir noktaya geldik. Kürtlerden kimse bahsetmiyordu. Bu mücadele Kürt halkını uyandırdı. Herkes Kürdistan gerçeğiyle tanıştı. Gerillalarımız düşmana karşı direniyor. Aslında daha ilginç olan ise, analarımız, kızlarımız, çocuklarımız, sivil halkımız silahsız olarak gidip silahların, bombaların altında direniyorlar. Bombaların altında halay çekiyorlar. Bu ruhu kim yarattı? Bu ruhu şehitler yarattı. Bu şehitlerin ve Önder Apo’nun sayesinde bir halk olduk. Özgürlük için örgütlü olmalıyız. Eğer biz örgütlü olmazsak, gücümüzü büyütmesek düşmanın ekmeğine yağ sürmüş oluruz” dedi.

Siyasetçi Sıddık Batur ise, şehit ailelerine başsağlığı dileyerek konuşmasına başladı. Batur, şöyle dedi:  “Şehitlere sahip çıkmanın ölçüsü çok nettir. Yurtseverliğin ölçüsü de şehitlere sahip çıkmaktır. Şehitlere sahip çıkmak ancak onların mücadelesine, amaçlarına sahip çıkmakla olur. Biz yurt dışındayız. Burada yurtseverlik görevi nedir? Dilimize, kültürümüze, kimliğimize ve haklarımıza sahip çıkmakla gerçekleşir. Eğer bunlara sahip çıkıyorsak o zaman biz şehitlerimize sahip çıkıyoruz diyebiliriz. Önderliğin şehitler için yaptığı değerlendirmeyi hatırlatalım. Önderlik “Şehitler bizden onlar için üzülmemizi istemez. Bugün yaşanan direnişin anlamının farkına varmaktır” diyordu. Şehitler canlarını hesapsız bir şekilde ortaya koydular. Kendilerini feda ettiler. Niçin kendilerini feda ettiler? Bizim için, ülke için, halkının özgürlüğü için kendilerini feda ettiler. Şu anda tünellerde kimyasala karşı direniyorlar. Tişrîn’de, Qereqozax’ta, Zap’ta, Xakurkê’de, Metîna’da olağanüstü bir direniş var. Düşman bütün tekniğine rağmen bir adım atamıyor. Biz işte bu uğurda şehit düşenlere sahip çıkıyoruz. Bu anma onun için yapılıyor.  Biz şehitlerimizin yolunda her zaman yürüyeceğiz. Bütün halkımız da üzerine düşen görevi yapmalıdır.”

Anma, sinevizyon gösterisi ve şehitlere ithafen okunan şiirlerden sonra “Şehîd Namirin” sloganıyla sona erdi.