Yazılı bir açıklama yapan ADGB, Hewlêr’de Almanya’da barış heyeti üyelerinin Güney Kürdistan’a gidişinin engellenmesi ve Hewlêr’e gidenlerinde maruz kaldığı uygulamalara tepki gösterdi. ADGB, Güney Kürdistan’dan çıkması gerekenlerin barış savunuları değil, işgalciler olduğunu kaydetti.
Açıklamada şunlar ifade edildi:
“ABD, Almanya, İngiltere gibi emperyalist güçlerin de desteğini alan Türk Devleti 23 Nisan’dan bu yana Güney Kürdistan’da işgal ve imha saldırıları gerçekleştiriyor.
Kürt Özgürlük Hareketi’ni hedef aldığını iddia eden Türk Devleti, esasında bir bütün olarak Kürt halkını ve onun bir statü kazanmasını hedef almakta. AKP-MHP iktidarıyla daha da mafyalaşan Türk Devleti, tıpkı Afrin’de yaptığı gibi Kürt halkının tarihsel, maddi, manevi birikimlerine emperyalizmin desteğini arkasına alarak cihatçı çetelerle birlikte “çökmek” istiyor.
Hiçbir uluslararası hukuka, insani değere uymayacak şekilde iki aya yakındır Kürdistan dağları, köyleri, yolları bombalanıyor, ormanları yakılıyor, ağaçları kesiliyor, adeta yaşam bitirilmek isteniyor.
Bu işgale dur demek ve yüz yıldır statüsüzlüğe mahkum edilmiş Kürt halkının en temel haklarını kazanmasını sağlamak için barış ve diyalog çağrısı yapmak isteyen heyetler dahi hedef haline getiriliyor.
Türk Devleti’nin Güney Kürdistan’a yönelik işgal girişimine ve askeri saldırılarına karşı Avrupa’nın 14 ülkesinden yaklaşık 150 kişi bu sürece müdahale etmek için “Barış ve Özgürlük İçin Uluslararası Delegasyon”u oluşturdu. Bu delegasyon Türk Devleti’nin Kürdistan’ı işgaline dikkat çekmek ve işgalin sonlandırılarak sorunların diyalog yoluyla çözümünün önünün açılmasına katkı yapmak için Kürdistan Federe Bölgesi’ne geçerek siyasi güçlerle bir dizi görüşme yapmak istedi.
Delegasyon’un bu girişimi önce Alman Devleti tarafından hukuksuz bir biçimde “seyahat yasağı” koyarak engellenmek istedi, ardından Kürdistan Federe Bölgesi’ne geçiş yapabilenlerin önemli bir kısmı KDP güçlerince gözaltına alınıp sınır dışı edildi.
Alman Devleti açıkça “NATO’da ittifak gücümüz olan Türk Devleti’ne karşı yapılan bu eyleme izin veremeyiz” diyerek tarafını ve Türk Devleti’ne desteğini ilan ederken, KDP yetkilileri ise Kürt Halkının özgürlüğü için yola çıkan Delegasyonu provokasyon yapmakla suçladı.
22 yıl önce Uluslararası bir komployla Sayın Abdullah Öcalan’ı Türk Devleti’ne teslim eden emperyalist güçler, şimdi de bu komplonun devamı olarak Kürt Özgürlük Hareketi’ni, Kürt Halkının örgütlü ve direngen gücünü Türk Devleti’ne teslim etmek istiyorlar!
Türk Devleti’nin Kürdistan’daki işgal ve saldırılarının hiçbir hukuksal, tarihsel, insani meşruluğu yoktur. Gerek Kürt halkının bütün eğilimleri gerekse de tüm halklardan demokratik güçler daha büyük çatışmalarla karşı karşıya kalmadan yüksek sesle “Türk Devleti Güney Kürdistan’dan çık, işgale son ver!” demelidir.
Yüz yıldır “yokluğa” mahkum edilen Kürt Halkı artık “var olabilmek” için bütün parçalardaki işgale ve statüsüzlüğe, emperyalist kuşatmaya birlik olarak yanıt vermelidir. İşgalci güçlere gösterilecek tepkiyi öz savunmasını yapan özgürlük güçlerine göstermek Kürt halkının çıkarlarına değildir.
Biz Avrupa’da bulunan Türkiyeli ve Kürdistanlı demokrasi güçlerinin oluşturduğu Avrupa Demokratik Güç Birliği olarak, aralarında bileşenlerimizin temsilcilerinin de olduğu “Barış ve Özgürlük Delegasyon”una hem Alman Devleti’nin hem de KDP’nin yaklaşımlarını kabul etmiyoruz. İşgalci Türk Devleti’ne, emperyalist sömürgecilere karşı Kürt halkının yanında olduğumuzu bir kez daha bildiriyor, Kürt halkının bütün güçlerini birlik olmaya ve aralarındaki sorunları diyalogla çözmeye çağırıyoruz.”