Avrupa Kurdistanlı Demokratik Toplumlar Kongresi (KCDK-E), "Almanya’da PKK yasağının kalkması Kürt sorununun demokratik çözümüne ve Türkiye’de demokrasinin gelişmesinin önüne açacaktır" dedi.
KCDK-E açıklamasında, "Almanya’nın Türkiye ile olan siyasi ve ekonomik ilişkileri sonucu 1993 yılında dönemin Alman hükümeti, Türk devletinin talebi üzerine siyasi bir kararla PKK faaliyetlerini Almanya’da yasaklaması süreci başlatılmıştır. Kürtleri kriminalize etmenin ilk adımı olan bu kararla Kürt sorununun demokratik yollardan çözümünün önünü kapatılmak istenmiştir.
Uygulanan bu yasak adım adım geliştirilerek neredeyse Avrupa’da devreye sokulmuştur. Kürt halkının haklı ve meşru özgürlük mücadelesi ‘terörizm’ kavramı üzerinden kriminalize edilmiştir. Bir halk olarak 100 yılı aşkın bir TC süreci boyunca devam eden haklı mücadele dezenformasyonla zemininden koparılarak yasaklama politikaları uygulanmıştır. Bu yasaklama sürecinin başını çeken Almanya bir çok dönem soykırımcı Türk devletini aratmayan uygulama ve yasaklara başvurmuştur" denildi.
KCDK-E açıklamasında şu hususlara da dikkat çekildi:
"Alman hükümetinin uyguladığı yasaklar içinde bayrak, flama, Önderlik resimleri, yürüyüşler, örgütlenme ve toplanma hakkı siyasetçilerin tutuklanarak cezaevlerine atılmamasına kadar vardırılmıştır. Avrupa’da sayısı neredeyse 3 milyonu geçen Kürt halkının üzerinde sürdürülen bu baskı ve yasak anti-demokratik bir uygulamadır.
PKK yasağı üzerinden sürdürülen bu evrensel haksızlık nedeniyle Türk devleti yıllardır Kurdistan'da katliam sürdürmekte ve dünyanın gözü önünde Kurdistan’da işgal gerçekleştirmekte ve sivil halkı katletmektedir. Sürdürülen bu tutum ve soykırımcı yöntem sorunları çözmediği gibi derinleştirmekte, demokrasi ve uluslararası hukuka da zarar vermektedir.
Ortadoğu’da demokratik bir ortak yaşam ve kadın özgürlükçü yaşamı savunan, farklı kimlik ve inançların ortak bir hareketi olan PKK üzerinde sürdürülen bu yasak demokrasinin önünde engeldir. DAİŞ karşı insanlık adına mücadele eden yenilgiye uğratan PKK’yi yasaklamayı sürdürmek demokrasinin gelişmesini engellediği gibi, DAİŞ zihniyetli diktatör Erdoğan’ın önünü açmakta bölgede kaosu ve krizi derinleştirmektedir.
Kürt sorununun demokratik yöntemlerle çözümü için PKK yasağını kaldırarak bir değişikliğe gidilmesi sorunların çözümünde kolaylaştırıcı olacağı gibi Türkiye’nin demokratikleşmesinin önünü açacaktır. Bilinmektedir ki Türkiye’nin demokratikleşmesinin yolu Kürtlerin özgürlük taleplerine kulak vermek ve çözümünden geçmektedir. Yani Kürt sorununun siyasal çözümü Türkiye ve Ortadoğu'nun demokratikleşmesinin de anahtarıdır.
Lüksemburg’daki Avrupa Adalet Divanı’nın 2018’de verdiği karar ve Belçika Yüksek Mahkemesi’nin de 2020’de verdiği kararda, PKK’nin terörist bir örgüt olarak ele alınamayacağını; PKK’nin, savaş hukuku kapsamında ve savaşan taraf statüsü ile ele alınmasına karar vermiştir.
Bu hukuki kararlara dünyadaki tüm toplumların vicdanında özgürlük, eşitlik ve kadın özgürlük mücadelesi olarak kabul edilen PKK’e yasağını sürdürmek hem hukuk hem de insanlık vicdanını hiçe saydığı gibi Kürt sorunun demokratik çözümünü engelliyor. İşgalci Türk devletinin Rojava’da, Şengal’de, Başûr’da yani tüm Kurdistan’daki Kürt katliamının önünü açmakta olduğunu görerek artık PKK yasağın kalması gerekmektedir.
Bu talep sadece Kurdistanlı kurum ve Kürt halkının talebi değil, farklı ülkelerde de farklı toplumsal kesimlerin talebi olarak parlamentolarda, konferanslarda, kongrelerde ve sokak eylemlerinde dile getirilmektedir.
Artık zamanı gelmiştir, PKK ve diğer Kürt örgütleri üzerinde Almanya’da süren yasaklar kaldırılmalı ve EU terör listesinde çıkarılması gerekmektedir. Kaldı ki 10 Ekim’de dünyanın 100’ü aşkın merkezinde “Önder Öcalana özgürlük, Kürt sorununa çözüm” çağrıları bu yasağı anlamsızlaştırmaktadır.
KCDK-E olarak Almanya’daki uygulanan PKK yasağı ve Kürtleri kriminalize etme politikalara karşı 18 Kasım’da Alman kurumlarının öncülüğünde Berlin`de yapılacak merkezi yürüyüşe ve aynı gün tüm ülkelerde Almanya konsoloslukları önünde gerçekleştirilecek protesto eylemlerine başta Kurdistan halkı olmak üzere tüm özgürlük ve eşitlik isteyen herkesi katılmaya çağırıyoruz.