Konferansın ikinci gününde öğleden sonra başlayan oturuma katılan Amor, konferansın programında yer almıyordu.
Amor, Türkiye ile uzun yıllardır ilişkisinin olduğunu söyleyerek AB üyeliği konusunda yaşanan sorunlara dikkat çekti.
Daimi raportör, “Türkiye’nin ilerleme kaydetmemesi, benim raporlarımda en fazla altını çizdiğim konulardan biri. Aday bir ülke ama katılım süreci fiilen durmuş durumda. Raporda ilerleme eksikliğinden bahsediyoruz. Diğer otoriter ülkelerden farklı olarak, Türkiye’de demokratik standartlarda gerileme var. Katılım süreci de ilerlemiyor. Bunun temel sebebi demokratik reformlarda ilerleme için siyasi iradenin olmamasıdır” şeklinde konuştu.
Avrupa açısından Türkiye’nin jeostratejik pozisyonunun bir önemli olmadığını ve bu şekilde üye olunmadığını savunan Amor, “Bizim açımızdan kriter Türkiye’nin demokrasi alanında kaydettiği ilerlemedir. Ama bu alanda ilerleme yok” dedi.
HDP’yi de incelediğini dile getiren Amor, “HDP ile sürekli olarak temas halindeyim” ifadelerini kullanırken, kayyumların kabul edilemez olduğunu ve bu süreci takip ettiklerini söyledi.
Amor, “Tüm siyasi gruplar (AP’deki) Türkiye’nin ilerleme kaydetmediğini görüyorlar” dedi ve şunları ekledi:
“Ben her zaman HDP’li dostlarımla iletişim kuruyorum. HDP’yi siyasi sistemin dışına itmek sadece hukuksuz ve adaletsiz değil, aynı zamanda çok vahim siyasi bir hatadır. HDP şiddetin önünün kesilmesinde de temel bir oyuncudur (…) Netice itibarıyla Kürt kökenli Türkiye yurttaşların ve HDP’nin de haklarını savunmaya devam edeceğim.”