Civaka Azad: Kurdistan’da ihanet çizgisi kaybedecek

KDP’ye içinde bulunduğu ihanet ve işgalcilerle işbirliğinden derhal vazgeçmesi çağrısında bulunan Civaka Azad, Başûr halkından da bu işbirlikçi-ihanetçi anlayıştan hesap sormasını istedi.

Avusturya’daki Kürt organizasyonların çatı örgütü Kongreya Civaka Azad (Özgür Toplum Kongresi), Kürt halkına ve Özgürlük Hareketi’ne karşı Türk devleti ile birlikte hareket eden KDP’nin ihanetini ve işbirliğini teşhir eden ve kınayan bir açıklama yayımladı.

Açıklamada şöyle denildi:

“Türk devleti Kürt halkını ortadan kaldırmak için yüz yıllık soykırım planını aksatmadan sürdürüyor. Bu planın bir parçası olarak Kürtlerle olan savaşı şimdi Kurdistan’ın dört parçasına yaymış bulunmaktadır. Kürtlerle olan bu soykırım savaşında hiçbir kural tanımamakta ve tüm insani değerleri hiçe sayarak savaşı sürdürmektedir. 

Kürt karşıtlığı üzerinden herkesle ittifaklar yaptığı gibi, Türkiye'deki tüm kaynaklar da egemenlere peşkeş çekilmektedir. Bunun yanı sıra Kürt Özgürlük Gerillasına ve halkına kimyasal silahların kullanımından tutalım, köy boşaltmalarına, orman yakmalarına ve bodrumlarda insan yakmalara kadar her türlü insanlık dışı uygulama yapılmaktadır. 

Tüm bu uygulamalara rağmen Kürt Özgürlük Mücadelesi geriletilemediği gibi gelişiminin önüne de geçilememiştir. 

Kurdistan tarihinde yaşanmış tüm Kürt direnişlerinde ihanet ve işbirlikçiler de olmuştur. Türk devleti de tarihte bu işbirlikçi-ihanetçi çizgiden hep yararlanmış ve bu çizginin desteğiyle direnişleri bastırılmıştır. Bu nedenle faşist Türk devleti Kürt Özgürlük Mücadelesine karşı işbirlikçi-ihanetçi çizgiye daha çok sarılmakta ve Kürtlerin iç çelişkilerini kullanmaya ve onları birbirlerine karşı kışkırtmaya uğraşmaktadır. Koruculuğu örgütledi, Hizbul-Kontra’yı bir cinayet şebekesi olarak kullandı, ekonomik olarak bazı Kürtleri palazlandırdı, kendisine bağladı. Bütün bunlara rağmen Kürt Özgürlük Mücadelesini bastıramadı, geriletemedi.

Türk devleti son dönemde Kurdistan'ın diğer parçalardaki Kürtleri ihanet çizgisinde bu savaşın bir parçası yapmaya çalışıyor. Özellikle Başûrê Kurdistan’da KDP üzerinde yoğunlaştı. Uzun uğraşılar ve değişik yöntemlerle KDP’yi PKK ve gerillaya karşı yedeklemeyi başardı. KDP’nin siyasi çizgisi de buna yatkındı. KDP demek esasında Barzani ailesi demektir. KDP’de demokratik, özgürlükçü bir siyasi karakter yoktur. 

Dört parça Kurdistan'da sadece silahlı mücadele değil aynı zamanda Kürt halkının ulusal birliğinin sağlanması ve ulusal haklarının uluslararası güvencelere alınması için mücadele etmeye devam etmektedir. Bir taraftan böylesi bir mücadele varken öte taraftan KDP'nin Türk devleti ile kurduğu kirli ilişkiler Kürt halkının çıkarlarına uygun düşmemektedir. Her defasında Özgürlük Hareketi temsilcileri yaptıkları açıklamalarla, ‘bu ihanet ilişkilerine son verin’ çağrısı yapmaktadır. Ancak KDP bu çağrıları duymamakta ve kirli ilişkilerine devam etmektedir. Nitekim geçtiğimiz günlerde Kurdistan Demokrat Partisi (KDP) yetkililerinden Ali Avni, Kürt Özgürlük Hareketini hedef göstererek, KDP tarafından yürütülen ihanet çizgisini meşrulaştıran bir açıklamada bulunmuştur. Soykırımcı Türk devletinin PKK gerillasına karşı yürüttüğü çirkef savaşa arka çıkan, Kurdistan'ın işgalini peşkeş çeken açıklamasında daha ileri giderek, PKK yöneticilerinin Türk devletinden dronlarla hedef alınmasını talep etti. Böylesi bir açıklama yapan hiçbir şahsiyet, kurum veya partinin Kürt ve Kurdistan halkının davası ile hiçbir ilgileri yoktur, olamaz da! İsimleri Kürt veya Kurdistan olsa da bir şeyi değiştirmez. Aslında KDP ve Barzani Ailesi, iktidarlarını ve geleceklerini Türk devletine endekslemiş ve düşman politikası izlemektedir. Başûrê Kurdistan'ın dört bir yanını Türk devletinin askeri işgaline açmış KDP'nin bu politikalarını görüp tarihsel ve toplumsal olarak mahkum etmeliyiz. Kürt halkına karşı tezgahlanan bu kanlı oyunun Kürt ayağı görülmeden, etkisiz hale getirilmeden bu trajedinin sonlandırılması olanaksızdır. 

KDP, içinde olduğu bu ihanet çizgisinden derhal vazgeçmelidir. Başûrê Kurdistan halkı da bu işbirlikçi-ihanetçi anlayışa sessiz kalmamalı, bu kirli politikaların hesabını sormalıdır."