İsviçre, 22 Ekim’de Federal Meclis ve Senato Meclisi seçimleri için sandığa gidiyor. 200 kişiden oluşacak Federal Meclis ve 40 kişiden oluşacak Senato Meclisi seçimleri için Türkiye ve Kurdistanlı adaylar da birçok bölgeden adaylığını gösterdi.
Adayların içinde en fazla dikkati çeken ise 22 yaşındaki Leyla Güzel. Genç yaşına rağmen İsviçre siyasetinde gençlere ve göçmen sorununa çözüm için çalışacağını dile getiren Leyla Güzel, 2020’de Oberburg Belediye Meclis üyeliğine aday oldu ve sadece 3 oyla kaybetti.
22 Ekimde yapılacak İsviçre genel seçimlerinde SP’den (Sozialdemokratische Partei der Schweiz) Bern kanton adayı Leyla Güzel, ANF’nin sorularını yanıtladı.
Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Yaklaşık 5 senedir İsviçre siyaseti ile ilgileniyorum. İsviçre’de siyaset yapmaya "Kurdistan’da çocuk olmak" adında bir sunum ile başladım. Bu sunum, siyasete atılmamda ön ayak oldu. Türk devletinin vurduğu küçük çocuklar ve yaşattığı zulüm üzerine bir sunum yaptım. Ve aynı gün SP’ye katıldım. Sunum için gelen insanların yüzde doksanı İsviçrelilerdi. İnsanlar o kadar şaşırdı ki, onların içinde uzun yıllardır siyaset yapan kişiler vardı ve Kürtlerin üzerinde bu kadar baskı olduğunu bilmiyorlardı. Ondan sonra zaten her şey çabuk ilerledi. Juso’ya girdim; SP’nin gençlik kolu oluyor. Juso’ya girdikten kısa bir süre sonra Oberburg Belediye Meclisi üyeliği için adaylığımı koydum. 3 oyla kaybettim. Orada oylar yetmedi ama sonra Belediye'nin Kültür Komisyonu’na girdim. 4 senedir Juso Emmental’in yönetimindeydim.
Aynı zamanda yaklaşık 4 senedir “SP migrant innen Kanton Bern’de” aktifim. Şimdi bir senedir orada başkanlığı üstlendim. Bir ay önce bşbaşkan sistemini oturttuk. Şimdi 4. aydan bu yana da Gewerkschaftsbund emmental’in başkanlığını yapıyorum. Ve ilk girdiğimden beri söylüyorum, benim için en önemli noktalardan biri İsviçre’deki migration (göçmenlik bürosu) yani buraya gelen göçmenler ve onların yaşadığı sorunlar. Zaten buraya gelmek zor bir süreç. Ama burada yaşama tutunmak, adapte olmak, entegre olmak farklı zorluklar taşıyor. Onun üzerine uğraşıyorum. Şimdi de milletvekilliği için adaylığımı koydum.
İsviçre’de yaşayan insanların temel sorunları nelerdir? Son dönemde göçmen kamplarında yaşanan sorunlar basına yansıyor. İsviçre’nin göçmen politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Göçmenlerin buraya gelmesi İsviçrelileri biraz korkutuyor. Mesela geçenlerde sağcıların siyasetini okudum; “Göçmenler geldikçe ev kiraları artıyor çünkü evler azalıyor ve kalan evlerin fiyatları da artıyor. O kadar az yerimiz kaldı ki, İsviçre’de hiç ellemek istemediğimiz arazilere ev yapmak zorunda kaldık” diyorlar.
İsviçreliler, buraya gelen insanları sanki çok gelmek istiyorlarmış gibi düşünüyorlar. Ama ülkelerinden göç etmek zorunda kalan o insanların psikolojilerini anlamaya çalışmıyorlar. Eğer sağcı ve biraz daha kötü bir belediyeye denk gelirsen 10 yaşında da olsan seni o sınava sokup uğraştırıyorlar. Çünkü vatandaşlık vermek istemiyorlar.
İsviçreliler yabancıları anlamaya çalışmıyor. Neden buraya geldiler, hangi zorlukla buraya geldiler? Neden burada kalmak zorundalar? İnsanları buraya entegre etmek için ne yapabiliriz diye kendilerini sorgulamak zorundalar. Çünkü şu an yabancıların, göçmenlerin nasıl İsviçre’ye ihtiyacı varsa, İsviçre’nin de göçmenlere ihtiyacı var.
Siyasette hedefleriniz nelerdir?
Bizim evde hep siyaset konuşulurdu. Kurdistan’da yaşananlar anlatılırdı. Annem küçükken Dersim’de yaşadığı zorluklardan bahsediyordu. Babam küçükken Kürtçe konuştuğu için okulda öğretmeninden dayak yediğinden bahsediyordu. Yani ikisi de çok zorluklar yaşayarak buraya gelmiş. Babam ve ailesi siyasi sebeplerden dolayı, annem ise sağlık sorunlarından dolayı buraya gelmiş. Okulda hep bundan söz ediyordum; “Babam bu yüzden gelmiş, Türkiye’de bu olaylar yaşanıyor. Türkiye’de 6-7 yaşındaki bir çocuk anadilini konuştuğu için dayak yiyor” gibi şeylerden söz ediyordum. Öyle başladım ve sonra fark ettim ki ben burada yaşıyorum ve gerçekten eğer bir şey yapmak istiyorsam, buranın siyasetine adapte olmam lazım. Ama baştaki amacım hala aynı. Tek değişen; o zamanlar sadece Kürtler için bir şeyler yapmak istiyordum ama şimdi genel olarak göçmenlere yardımcı olmak istiyorum.
Mesela SP migrant’a girdiğimden beri birinin bir sorunu olduğunda rahat bir şekilde beni arayıp bana sorabiliyorlar. Tabii ki kantonal bir şekilde milletvekili olayım, Grossrat (federal meclis) olabilir. Ama ilk amacım o değil. İlk amacım insanlara yardımcı olabilmek. Buraya gelen insanların yaşamını kolaylaştırabilmek için çalışacağım. Çünkü buraya gelmek zaten zor, sıfırdan bir yaşama başlamak ise daha zor. O yüzden daha fazla topluma yardımcı olmak istiyorum.
İnsanlar neden size oy vermeli?
Bir yandan bizim insanlarımız hatta herkes bunu söylüyor; işte gençlerimiz keşke biraz şu konuyla ilgilense, keşke biraz siyasetle ilgilense diye. Mesela ben SP migrant başkanlığını üstlendiğimde 21 yaşındaydım. Ve hiç beklemediğim zorluklar oluştu yaşımdan dolayı. Mesela belediye meclisine adaylığımı koyduğumda annem, babam oy kullanamadı. Üç oyla kaybettim ve ikisi oy kullanabilseydi zaten geçmiş oluyordum. Ve ondan sonra ikisinde böyle şey hissi oluştu, keşke vatandaş olsaydık. Keşke şunu yapsaydık, keşke bunu yapsaydık. Burada 30-40 senedir yaşayan insanlarımız var. Ama vatandaş değiller, oy kullanamıyorlar. Bazıları istemediği için vatandaş olmadı. Bazıları paradan dolayı olamadı çünkü çok pahalı bir süreç. Bazıları gerekli duymadığı için vatandaş olmadı. Benim en çok uğraştığım ve en çok uğraşmak istediğim konu, burada yaşayan insanlar. Mesela C kimliği olan insanlara bir kolaylık tanınması ve o insanların oy kullanabilmesi. Göçmen bir ailenin kızı olarak, beni böyle şeylerden dolayı seçmelerini istiyorum. Çünkü her konuda göçmenlerin problemleri var. Mesela ben burada doğdum büyüdüm, 22 yaşımdayım ama hala günlük hayatımda dışlandığımı hissedebiliyorum. Yani ne kadar ben İsviçreliyim desem de bir İsviçrelinin beni bir İsviçreli olarak görmediğini biliyorum.
Bir göçmen aileyle konuştuğunuzda hepsi farklı farklı problemler anlatır. Çocuğunun okulda dışlandığından, iş bulamadığından, notları iyi olduğu halde mesleğini yapamadığından bahsediyor. Ben bu problemleri yaşayan insanların sesi olmak istiyorum. Böyle şeyler için uğraşmak istiyorum. Gördüğüm şeyleri İsviçre toplumuna anlatmak istiyorum. Mesela bir defa babamın hayatı hakkında bir sunum yapmıştım okulda. Babamın buraya gelme sebebi, küçücük bir çocuğun o yaşta çalışmak zorunda kalması. Babam bunu uzun süre anlatmadı, bir fırında çalışıyormuş geceleri ve o zamanlar 11-12 yaşında gece 00.02’den sabaha kadar fırında çalışıyormuş. Saat 8.00’da okula gidip, öğlen molasına çıkıyorlar 12.00’da. 12.00-13.00 arası bir lokantadan yemek alıp yaşlı bir teyzenin evine götürüyormuş. Okul, ev, iş arasında gidip geliyormuş. Hangi İsviçreli bir aile 11-12 yaşlarındaki bir çocuğu çalıştırır. 30 yaşındaki biri bile bu şekilde çalışmıyor. Ama maalesef bu durum göçmenler için bugün hala böyle. Geçinemeyen ailelerimiz var. Her şey gittikçe pahalılaşıyor. SP insanların yaşadığı maddi sıkıntılar üzerine çalışıyor.
Burada yaşayan ailelerin tek zorluğu dışlanmak değil. Yani ekonomik sıkıntılar da günümüzde çok büyük bir problem yaratıyor. Bir diğer önemli nokta ise artan sağlık masrafları, 2024 yılında yine yüksek bir artış bekleniyor. Asıl hedeflerim arasında bu vb. ekonomik ve sosyal sorunlar için çalışmak. Eğer seçilirsem bu tür problemlerle için uğraşmak istiyorum.
Size oy vermek isteyenler nasıl oy verecek?
Adreslerine oy pusulasının içinde olduğu bir zarf gidiyor. Seçmek istediği kişinin liste numarasına bakılıyor. Ben 5. listedeyim. Altta boş sıralar var, o sıralarda benim adım ve yanında ne yazıyorsa birebir onu yazmak lazım. Yanında yazan aday numaraları var o numaraya yazılıyor. Her şey aynı o sırada olduğu gibi bire bir yazılıyor. Ve o pusulanın olduğu zarfın içinde bir kağıt var oraya da imza atılıyor, ters çevirip tekrar zarfa konuluyor. Gönderilecek yerin adresi yazıyor. Sonrasında imzalayıp gönderime hazır hale getiriliyor.
Jin Jiyan Azadî sloganı şu an dünyada işkence ve eziyet gören tüm kadınlar için bir felsefe haline geldi. Siz Jin Jiyan Azadî felsefesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kürt kadınlarının yaşadığı zorlukları ve sergiledikleri direnişi, İsviçre siyasetiyle uğraşan, İsviçreli kadınlarla konuşuyorum. Hepsi Kürt kadınlarının gücünden, direnişinden bahsediyor, çok etkileniyorlar.
Burada yaşayan Kürt kadınlarına söyleyeceğim şey; siyasette hepimize yer var. Yani az önce dediğim gibi aday olmak istediğinde vatandaş olman gerekiyor ama oraya gelene kadar yapabileceğin o kadar şey var ki. Mesela sadece senin bir İsviçreliyle oturup yaşadığın zorlukları anlatman bile yetiyor. O İsviçrelinin aklına bu giriyor. O gidiyor başkasına anlatıyor. Yani bu şekilde hem zorluklarımızı anlatabiliyorsun, hem insanların biraz gözünü açabiliyorsun hem de Kürt kadınlarının gücünü gösterebiliyorsun. O yüzden Kürt gençlerinin, kadınlarının siyasetle uğraşmasını istiyorum. Jin Jiyan Azadî bugün bütün dünya kadınlarının kurtuluş çığlığı oldu. Bunu daha da büyütmek bizim elimizde.