Philippe Dam, HRW internet sitesinde yayınlanan analizinde “Türkiye’nin içler acısı insan hakları durumunun AB ile ilişkileri üzerinde doğru sonuçlar doğurması” gerektiğini ifade etti.
AB Komisyonu Başkanı Ursula Von Der Leyen’in, bu yılın başlarında Türkiye'nin başkenti Ankara'ya yaptığı ziyarette "İnsan hakları pazarlık konusu edilemez” sözünü hatırlatan Dam, Türkiye’deki duruma ilişkin şu ifadeleri dikkat çekti:
“Çok sayıda gazeteci parmaklıklar ardında kalıyor ve ifade özgürlüğüne yönelik amansız bir baskı, sosyal medya paylaşımları için insanları hedef alıyor. İhraç edilen Türk Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun hapse atılması, Halkların Demokratik Partisi'ne (HDP) yönelik bir kapatma davası ve onlarca siyasetçiye yönelik ayrı bir gösteri davası, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ceza adalet sistemini muhalefete karşı nasıl bir sopaya dönüştürdüğünü gösteriyor. HDP'nin İzmir'deki ofisine silahlı bir kişinin saldırması ve çevrede polisler varken genç bir kadının öldürülmesi de olası bir bir şiddete kaymanın durumunu gündeme getiriyor. Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin insan hakları savunucusu Osman Kavala ve Kürt siyasetçi Selahattin Demirtaş'ın serbest bırakılması yönünde verdiği kararları uygulamayı açıkça reddetti.”
Dam devamla şunları ifade etti:
AB liderleri, Türk hükümetini muhalif politikacılara, gazetecilere, avukatlara ve insan hakları savunucularına yönelik saldırılara son vermeye açıkça çağırmalıdır. Hükümeti İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararını geri almaya ve Avrupa Mahkemesi'nin Kavala ve Demirtaş hakkındaki kararlarını uygulamaya çağırmalıdırlar.
AB yetkilileri ayrıca, basit tartışmalar üzerine değil, haklar konusunda gerçek ilerlemenin kanıtlarında ısrar etmelidir. AB liderlerinin haklar konusundaki “diyaloğun AB-Türkiye ilişkisinin bir parçası” olduğu yönünde zayıf bir öneride bulunmaları uygunsuzdu.
Haklara saygıyı, yeni ticari ilişkilere ilişkin görüşmelerin ön koşulu haline getirmelidirler. Ankara'nın talep ettiği Gümrük Birliği'nin modernizasyonu konulu müzakereler, bağımsız bir yargı ve hesap verebilir kurumlar için somut tedbirler alınana kadar başlamamalıdır.
İnsan haklarının temel önkoşullar olduğunu teyit etmeyen bir AB-Türkiye gündemi, kendi taahhütlerini eksik bıraktığı gibi Türkiye vatandaşlarını da başarısızlığa uğratacaktır.”