KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı'nın açıklaması şöyle:
“Suriye'de Alevi halkının yoğunlukta olduğu yerlerde son bir haftadır Alevilere yönelik saldırılar yoğunlaşmış ve önceki gün onlarca kişi katledilmiştir. Medyaya yansıyan görüntüler vahşetin ve katliamın korkunçluğunu gözler önüne sermiştir. Alevi halkına yönelik gerçekleştirilen bu vahşi katliamı şiddetle kınıyoruz. Başta Alevi halkı olmak üzere bütün Suriye halklarına baş sağlığı diliyoruz. Ortaya çıkan bu durumdan son derece üzüntülüyüz. Kürt halkının Suriye'deki bütün halklarla dayanışma içerisinde olduğunu bir kez daha belirtmek istiyoruz.
Müslümanlar için kutsal bir ay olan, kan dökmenin katiyen yasak olduğu Ramazan ayında böyle bir katliamın yapılması insanlık açısından olduğu kadar Müslümanlar ve İslam adına da büyük bir üzüntü ve yetersizliktir. Büyük bir insanlık suçu olduğu kadar büyük bir günahtır. İslam'ı esas aldıklarını söyleyenler tarafından böyle bir katliamın yapılması ise hiçbir şekilde kabul edilemez. Bunun İslam'la izahı asla yapılamaz. İslam'ı esas alanlar katliam ve soykırımı esas almadıkları gibi, Ramazan ayında kan dökmeyi haram görür ve kan dökmez. Bu kutsal ayda bile İslam'ın en temel şartını esas almayanların Müslüman olarak kendilerini göstermeleri elbette bir aldatmadır, doğru değildir. Bu açıdan herkesten önce Müslümanların bu vahşi, insanlık dışı katliama karşı çıkması gerekir.
Şam'daki yönetim tarafından bu katliamın gerçekleştirilmiş olması Suriye’nin geleceği açısından son derece kaygı vericidir. Bu durum Suriye'nin ve Suriye halklarının nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunu açıkça ortaya koymuştur. Bu tehlikenin herkes tarafından görülmesi ve herkesin buna tutum alması gerekir. Zihniyeti ve pratiği bilinmesine rağmen HTŞ'yi destekleyen, destekleriyle meşrulaştıran güçlerin bu katliam karşısında sessiz kalmaları, güçlü bir tepki göstermemeleri kabul edilemez bir durumdur. Suriye halkları, mezhepçi, tekçi, gerici zihniyetten dolayı katliam ve soykırım tehdidi altındadır. Katliamların esas nedeni bu gerici, tekçi, mezhepçi zihniyettir. Bu zihniyet desteklenmemelidir. Bugüne kadar bu zihniyeti destekleyen, destekleriyle meşrulaştıran herkes bu katliamın suç ortağıdır. Bundan sonra gerçekleşecek bütün katliamların sorumluları da bu zihniyeti desteklemeye devam edenler olacaktır. Bu açıdan herkesi mevcut tutumlarını gözden geçirmeye, Alevi halkına karşı gerçekleştirilen bu vahşi katliamı güçlü bir şekilde kınamaya ve buna karşı tutum almaya çağırıyoruz. Suriye'de yapılması gereken bütün Suriye halklarının ve Suriye toplumunun, kültür ve inanç gruplarının içerisinde yer aldığı, herkesin haklarının tanındığı ve iradelerinin yansıtıldığı demokratik bir siyasi sistemin gelişmesi için çabalamaktır. Desteklenmesi gereken bu demokratik zihniyet ve çabalar olmalıdır.
Bir kez daha ortaya çıkmıştır ki, Suriye'de ve Ortadoğu'da çözümün en doğru yolu Önder Apo'nun geliştirdiği ve halkların kardeşliğine, eşitliğine ve bir arada yaşamasına dayalı demokratik ulus zihniyeti ve sistemidir. Her türden milliyetçi, mezhepçi, tekçi anlayışların çözüm olmayacağı, insanlığı utandıracak katliam ve soykırımdan başka bir şey getirmeyeceği Alevi halkına yaşatılan bu katliamla bir kez daha ortaya çıkmıştır. Önder Apo'nun 27 Şubat 2025 tarihinde dünyaya duyurduğu "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı" özünde katliamların, soykırımların önüne geçmek, Ortadoğu'da savaşı ve çatışmaları sona erdirmek, herkesin haklarının tanındığı, özgür olduğu bir yaşamı yaratmak amacıyladır. Ortadoğu'nun ve insanlığın kurtuluşu bu manifestonun hayata geçirilmesinde yatmaktadır. Demokratik Suriye ve Demokratik Ortadoğu, halkların, inançların ve kadınlar başta olmak üzere ezilen tüm kimliklerin özgür, eşit ve demokratik yaşam garantisidir. “