Güney Kürdistan’a giderek çok sayıda temasta bulunan Kürdistan’ı Savun (Defend Kurdistan) İnisiyatifi Belçika’nın başkenti Brüksel’deki Basın Kulübü’nde (Press Club) bir toplantı düzenledi.
Toplantıda söz alan inisiyatif üyeleri, maruz kaldıkları engellemeleri, amaçlarını ve bölgede gördüklerini anlattı.
VERMAUT: 22 KÖY BOŞALTILDI, İŞGAL EDİLDİ
Uluslararası Haklar ve Özgürlükleri Savunma İttifakı (AIDL) bünyesinde insan hakları ihlallerini soruşturma departmanı üyesi Andy Vermaut, Türk devletinin savaş suçları işlediğini, köyleri boşalttığını ve bölgeyi ilhak etmek istediğini kaydetti.
Vermaut şöyle konuştu: “Türk devleti dronlarla bölgedeki köylüler üzerinde baskı kurdu, bölgeyi terk etmeye zorladı. Oraya giden insanlar engelleniyor, oraya giden herkes bir terörist olarak görülüyor. Oraya gidip insanlarla görüşmek istedik, anacak engellendik. Çok sayıda insanın orada zor koşullarda yaşadığnı öğrendik. Bu da Türk devletinin bombardımanlardan kaynaklanıyor. Metina’da 1500 köylü köylerini terk etmek zorunda kaldı, 22 köy kapatıldı. İnsanlar kaçmak zorunda bırakıldı, artık kendi köylerine bile geri dönemiyor. Bu tamamen toplumsal dokunun bozulmasına neden oluyor, aynı zamanda ekolojik bir tahribata yol açıyor, yasadışı ağaç kesimi yapılıyor, oradaki arı kovanları zarar görüyor, çiftçiler üzerinde büyük baskı oluşturuyor.”
‘KERKÜK VE MUSUL’U İŞGAL ETMEK İSTİYORLAR’
Türk devletinin özellikle Metina bölgesindeki Kêste’yi işgal etmeye çalıştığına dikkat çeken Vermaut, “Türkiye, Kestê’yi stratejik öneminden dolayı ilhak etmek istiyor. Türkiye, Lozan’dan sonra bu bölgeleri yeniden işgal etmek çok önemli” dedi.
Vermaut, “Şimdi Erdoğan, Musul ve Kerkük’ü yeniden işgal ve ilhak etmek istiyor. Çok sayıda askeri noktaları bulunuyor, 40’ı hareketli, 20’si sabit (…) Türkiye ve Irak’taki işgal karakolları arasında bağlantı kurdular” diye ekledi.
Vermaut, konuşmasında özetle şu hususlara dikkat çekti:
7 bin hektarlık ormanlık alan Metina’da yakıldı.
Yüzlerce kamyonun Kürt bölgesinde ağaç kesimi yaparak, Türkiye’ye götürdüğünü gördük.
Şimdi de köylüler hayvanlarını satmak zorunda, çünkü hayvanlarını götürecek alan kalmadı, yaylalara ve dağlara gidemiyor. Besicilik yapamıyorlar.
Avaşin’de 16 köy de boşaltıldı, Türk devleti bu köyleri işgal etti. Bu yasadışı bir şekilde Irak topraklarını ilhak etmek demek oluyor.
Uluslararası topluma Irak bunun önüne geçmesi için çağrı yapıyoruz.
SCHNEBLI: GÖRMEMİZİ İSTEMEDİKLERİ BİR SAVAŞ VAR
Cenevre Belediye Meclisi eski üyesi Tobia Schnebli, hem Almanya hem de Hewlêr’de maruz kaldıkları engellemelere dikkat çekerek, Alman polisinin kendilerini daha Hewlêr’e gitmeden sorguladığını söyledi.
Schnebli, “Benden geçerli bir sebep istiyorlardı, daha önce karşılaşmadığım bir sorundu. Normalde geri döndüğümüzde bu tür bir karşılama oluyordu” dedi.
Hewlêr’den zorla Frankfurt’ta geri gönderildiklerini anlatan Schnebli, şöyle konuştu:
“Benim bu yaşananlardan anladığım; bu unutulmuş bir savaşın parçasıydı. Şu an görüyorum ki, hiç unutulmuş değil, kilimin altına saklanarak görmemizi istemedikleri bir savaş. Bu savaşın Avrupa’da duyulmasından korkuyorlar. Çünkü bu insanlığa karşı bir savaştır. Aslında bunun bir şekilde kanıtlanması gerekiyordu. Savaş suçları sözkonusu. Savaş suçu olarak Avrupa’da tartışılması, yargılanması gerekiyordu. Türkiye devletinin sivillere saldırısını görmemizi istemiyorlar. Beni derinden etkileyen bir sürpriz ise, Almanya gibi bir Avrupa devletinin de bizlerin oraya gitmesini engellemesidir. Almanya’nın engel olması gerçekten akıl almaz bir durumdu.”
Schnebli, “Bir savaş var, savaş suçları var, radikal olarak bunu belgelemek istiyorduk, bunun için oy aldık, seçildik. Dünyada baskı altındaki halkların da haklarını savunmamız gerekiyordu. Bunların başında Kürt halkı geliyor” diye konuştu.
İSVİÇRE’NİN SİLAH SATIŞI UTANÇ VERİCİ
“Benim ülkem İsviçre bile Türkiye’ye silah satıyor” diyen Schnebli, şöyle devam etti: “Bu dronlar sadece Kürdistan’da değil Ermenistan’da sivilleri katletmek için kullanılıyor. Bu aynı zamanda İsviçre’nin de bir utancıdır. Uluslararası Cenevre Anlaşması’na sivillerin savaş koşullarında korunması gerekiyor, fakat imzacı İsviçre Türkiye’nin savaş suçu işlemesi için silah satıyor.
COURTOIS: KDP’NİN BİR KARŞI DURUŞU VAR
Belçika’da FTGB işçi sendikasından Quentin Courtois, anti-demokratik engellemelere dikkat çekerek, 150 kişilik heyetten ancak 70 kadarının Hewlêr’e geçebildiğini anlattı.
Amaçlarının işgal saldırılarını durdurmak ve Kürt güçleri arasında diyalogu geliştirmek olduğunu ifade eden Courtois, yaptıkları ziyaretlere ilişkin bilgiler verdi.
Courtois, KDP güçlerinin Şengal’e ziyareti engellediğini ifade ederken, “KDP tarafından bir karşı duruş vardı” dedi.
Görüşme yapacakları partilerin tek tek arayıp görüşmeleri iptal ettiklerini söyleyen Courtois, heyette yer alan Kuzey ve Doğu Suriye’den üç kişiden 10 Haziran’dan bu yana haber alamadıklarını kaydetti.
Courtois, “Farklı partilerle görüşmeden önce tüm bunları yaşamak zorunda kaldık” diye belirtti.
‘OTELE KAPATILTIK’
Dışişleri Bakanı kendileriyle görüştüğünde de 9 istihbarat üyesi ile geldiğini söyleyen Courtois, “Bizim amacımız Kürtler arası gerilimin tırmanmasını engellemek içindi. Ama bu yönlü bir mesaj vermedi” diye konuştu.
Aksine BM ofisi önünde basın açıklaması yapmaları ve bombalanan bölgeleri ziyaret etmelerinin engellendiğini ifade eden Courtois, “Otele kapatıldık” diye özetledi.
Courtois, “Bu ziyaretimizin ilk bölümüydü. Daha sonra Süleymaniye’ye geçtik. Burada daha açık bir şekilde karşılandık. Siyasi argümanlarımızı daha fazla geliştirebildik. Farklı eylem ve etkinlikler yapabildik” şeklinde konuştu.
‘DİYALOG KONUSUNDA BAŞARILI OLDUK’
“Orada bulunan heyet 20 Haziran günü yeniden bombalanan bölgeleri ziyaret etmek istedi ama Türk devletinin baskıları sonucu yeniden engellendi” diye ekleyen Courtois, devamla şunları söyledi:
“Kürt halkının özerkliği için görüşmeler yapabildik. Bence budan sonra bir ittifakın başlangıcı, sinyalidir. Bu Kürt güçlerine bir birlik mesajıydı. Belki Türk devletinin geri çekilmesini sağlayamadık, ama yine de tüm Kürt örgütleri bir masa etrafında toplama konusunda bir başarı elde ettiğimizi düşünüyorum.
‘BM VE AB ROLÜNÜ OYNAMIYOR, MEDYANIN SESSİZLİĞİ UTANÇ VERİCİ’
Yanlış anlaşılmasın, Kürtlerin yerini almak için burada değiliz. Bir aile şefi gibi ne yapmalarını anlatmak için orada değildik. Ama BM ve Avrupa Birliği gibi kurumlar hiçbir şey yapmıyor, oysa bu onların rolüdür. Savaş suçlarının işlendiği bir yerde onların rolü var. (Onlar rolünü oynamadığı için) Biz Avrupa vatandaşları olarak bu inisiyatifi aldık. En utanç verici olan medyanın sessizliğidir.”