Suriye savaşının merkezi konumunda olan Halep’in, Türkiye’nin başını çektiği Heyet Tehrir El Şam’ın (HTŞ) eline geçmesinden sonra Suriye savaşında yeni bir sayfa açıldı.

Halep’ten sonra Hama ve Humus’a yürümek isteyen HTŞ ile Şam Hükümeti güçleri arasında zaman zaman çatışmalar yaşansa da, Suriye’deki yeni durumun uluslararası bir müdahale olarak sahaya yansıyor.

TÜRK DEVLETİNİN MINBIC DERDİ

Sahada yeni gelişmeler ülkenin birçok yerine sirayet ederken, Türk devleti ise var olan durumdan yararlanarak, yeni gelişmeleri Kürt soykırım politikasında üzerinden bir aşamaya taşımak istiyor. Bu temelde değişen dönüşen dengeler ile Kuzey Doğu Suriye’de yeni kentler işgal etmeyi hedefleyen Türk devleti ve ona bağlı çete grupları Minbic’e yöneliyor.

ÖZEL SAVAŞ HAD SAFHADA

Kentin DAİŞ’ten kurtarıldığı 2016’dan bu yana Minbic Kantonu'nu işgal etmek isteyen Ankara, denetimindeki çete grupları ile kente dönük özel savaş taktiklerini devreye koydu. Halep senaryosunu Minbic’de tekrarlamak isteyen Türk devleti, çete gruplarının yakaladığı psikoloji üstünlüğü kullanarak, Kuzey Doğu Suriye kentlerine yöneliyor. Özel savaş medyasının öncülük ettiği bu durum, birçok yerde büyük bir bilgi kirliliğine yol açarken, kentin terk edildiği ve Minbic Askeri Meclisi’nin kenti bıraktığı söylemleri ile kantonu boşaltmayı amaçlıyor.

KENT OLAĞAN AKIŞINDA VE CANLI

Minbic ve Cerablus sınırında günlük olarak özel yayın yapan özel savaş medyası, bu durumu had safhaya çıkarırken, ANF kentin son durumunu görüntüledi.

Yaşamını olağan akışında devam ettiği görülürken, kent yayılan dezenformasyon bilgileri ve saldırı tehditlerine rağmen canlılığını koruyor. Sokak, cadde ve mahallelerde iç güvenlik güçlerinden kentin sivil yönetimine kadar birçok kurum çalışma içerisinde.

SALDIRILARA CEVAP VERİLİYOR

Türk devletine bağlı çete gruplarının kantonun batı köylerine sızma girişimlerine karşı da Minbic Askeri Meclisi, cevap vererek geri püskürtüyor. Kanton halkı ise bu durumun 8 yıldır devam ettiğini belirterek, bir yandan yaşamlarını örgütlediklerini diğer taraftan da işgal saldırılarını kurdukları ortak yaşam sayesinde boşa çıkardıklarını ifade ediyor.