Fransa Demokratik Kürt Konseyi (CDK-F) ve Fransa Kürt Kadın Hareketi’nin (TJK-F) çağrısıyla işgalci T.C’nin Rojava’ya yönelik saldırılarına karşı Kürtler ve dostları, başkent Paris’te bulunan Denfert Rochereau’da bir araya geldi.
Eyleme, Avrupa Devrimci Gençlik Hareketi (TCŞ), Avrupa Ezilen Göçmenler Konfederasyonu (AvEG-KON), Young Struggle (YS) Marksist Leninist Komünist Partisi (MLKP) Halkların Birleşik Devrim Hareketi (HBDH), Demokratik Halklar Platformu (DHP) ve çok sayıda enternasyonal katıldı.
Yürüyüş öncesi bir konuşma yapan CDK-F Dış İlişkiler Sözcüsü Berivan Fırat, NATO ve Avrupa’nın Rojava’ya yönelik çete ve işgalci TC saldırılarına karşı sessiz kaldıklarını hatırlatarak, bunun saldırılara destek anlamına geldiğini belirtti. Fırat, devamında Fransa hükümetine ve devrimci-demokrat kesimlere seslenerek, Avrupa güven içindeyse, bunun YPG ve YPJ’li Kürt savaşçılar sayesinde olduğuna dikkat çekti.
Fırat’ın konuşmasının ardından CDK-F Eşbaşkanı Xane Akdoğan kısa bir konuşma yaptı. Xanê Akdoğan, faşist AKP-MHP iktidarının izlediği savaş politikaları ile Kürtlerin asla bitmeyeceğini, mücadelenin bir bütün olarak süreceği ve zaferin Kürtlerin olacağını söyledi.
Hemen ardından söz alan KCDK-E Eşbaşkanı Fatoş Göksungur ise Rojava kazanımlarına yönelik işgal saldırılarına dikkat çekerek Paris Komünlerini örnek gösterdi. Fatoş Göksungur, Paris komün direnişlerinin Rojava Devrimi sırasında tekrar gün yüzüne çıktığını ve bu direniş ruhuyla bir devrim yaratıldığının altını çizdi. Devamında ise şunları belirtti: “Buradan bütün Fransız dostlarımıza sesleniyorum; gün Rojava Devrimini sahiplenme ve savunma zamanıdır. NATO’nun işgalci Türk ordusuna verdiği teknik ve askeri desteğe rağmen gerilla muhteşem bir direniş sergiliyorsa, bu orduları ve zihniyeti şimdiden yenmiştir. Bizler de burada yaşayan sol-sosyalist, devrimci, yurtsever bütün kesimler olarak bu mücadeleyi sahiplenerek Kürdistan devrim mücadelesini zafere taşımalıyız. Biz ne kadar güçlü olursak Rojava’ya yönelik hava saldırıları da o kadar azalır, NATO desteği TC’den çekilir. Bu nedenle bizler bu ruhu her zaman büyütecek ve halkımıza zaferi getireceğiz” dedi.
Kitle daha sonra taşıdıkları “L’etat Turc Assassin, Sortez Du Rojava” ve “ Defendez Rojava, Debout Pour Rojava” pankartları ve YPG-YPJ flamalarının yanı sıra “ Rojava’yı Savun” dövizleri ile Fransız Parlamentosu’na doğru yürüyüşe geçti.
FRANSA NATO ZİRVESİNDE HANGİ POZİSYONU BENİMSEYECEK?
Parlemento önünde yapılan basın açıklamasında ise, “Cihatçı NATO müttefiki Türk çeteleri Kuzey ve Doğu Suriye'yi işgal etmeye hazırlanıyor” denildi. Açıklamada şunlar kaydedildi; “Birkaç haftadır, Türk İslamo-faşist Erdoğan, görünüşte Suriye'nin kuzeyindeki Rojava'ya yönelik yeni işgal operasyonları düzenlemekle tehdit ediyor. Ukrayna'daki savaştan yararlanan Türk devleti, birkaç yıldır keskin bir şekilde bozulan diplomatik ilişkilerinde yumuşama kartı oynuyor. Bunu yaparken, bir yandan bu kriz durumundan maksimum faydayı elde etmeyi, diğer yandan da bölgede neo-Osmanlı yayılma projesini sürdürmeyi amaçlamaktadır. Türk-cihatçı NATO müttefiki, stratejik çıkarlara zarar verme konusunda ne kadar yetenekli olduğunu gösterdi. Tehdit ve şantaj kartını sallayarak müttefiklerinin Akdeniz, Yunanistan, Kıbrıs, Libya, Suriye, Irak, Dağlık Karabağ... Türkiye'nin emperyal hedeflerinin listesi uzun. Türkiye'nin yayılmacı manevraları hiçbir zaman bugünkünden daha açık olmamıştı. Türkiye cihatçıları açıkça destekliyor, finanse ediyor ve silahlandırıyorsa, bunun nedeni tamamen uluslararası toplumun utanç verici sessizliği ve alaycı gönül rahatlığıdır. Bölgesel ve küresel istikrarsızlığın kaynağı olan bu Türkiye, bugün destek arayışındadır. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi tarafından kontrol edilen bölgeleri işgal etmek istiyor. Ukrayna'daki savaştan Finlandiya ve İsveç'in NATO'ya katılmasına kadar, Türkiye'nin İslamo-faşisti Erdoğan'ın Kuzey Suriye'yi işgal etme planına yeşil ışık yakması için her fırsat var. Bu planın hayata geçirilmesi, Türkiye'ye fayda sağlamanın yanı sıra, yalnızca zararlı sonuçlara yol açar: Kuzey Suriye'nin istikrarsızlaştırılması; milyonlarca insanın Avrupa'ya göçü; işgal altındaki Efrîn, Girê Spî, ve Serêkaniyê bölgelerinde mevcut terör rejiminin genişletilmesi; Türkiye'nin Ortadoğu'daki stratejik konumunu güçlendirmek; ve hepsinden önemlisi, Türkiye'nin şu anda SDG'nin elindeki binlerce cihatçı üzerindeki kontrolü. Bu bağlamda, Fransa'nın sessizliği derinden endişe vericidir. Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya, bölgede olası bir Türk işgali, diplomasi hakkında konuştu, Fransa bu konuda herhangi bir iletişimden özenle kaçındı. Neden? Bu devletin, Fransız topraklarına saldıran cihatçıları desteklediğini bilerek Türkiye'ye yeşil ışık mı yakacak, yoksa tam tersine kaybeden müttefiklerini korumayı tercih ederek bir kez olsun sağlam bir tavır mı alacak? Bu bağlamda İslamo-faşist Erdoğan'ın yeni bir işgal saldırısını önlemek için özellikle aydınları, siyasileri ve sivil toplum kuruluşlarını Kuzey ve Doğu Suriye halkları lehine hareket etmeye çağırıyoruz.”
Eylem bitiminden önce söz alan Yüksel Koç ise, mevcut saldırılar karşısında ortaya çıkan birliğin önemine vurgu yaparak, herkesi devrimi ve Kürdistan’ı sahiplenmeye çağırdı.
Yürüyüş boyunca PKK’nin “terör” listesinden çıkarılması için de imza toplandı. Eylem alkış, slogan ve zılgıtlarla sona erdi.