Stockholm'de Türkiye'deki ifade özgürlüğü ihlalleri kınandı

Türkiye'de ifade ve basın özgürlüğü ihlalleri, yayınevleri, Kürt ve muhalif medyaya yönelik baskı ve yasaklamalar İsveç'in başkenti Stockholm'de düzenlenen bir seminerde mercek altına alındı.

Türkiye'de ifade ve basın özgürlüğü ihlalleri, yayınevleri, Kürt ve muhalif medyaya yönelik baskı ve yasaklamalar İsveç'in başkenti Stockholm'de düzenlenen bir seminerde mercek altına alınırken, ifade özgürlüğü ihlallerini kınamak için Medborgarplatsen Meydanı'nda bir gösteri düzenlendi.

İsveç PEN Kulubü ve Uluslarası Af Örgütü temsilcilerinin konuşmacı olarak katıldığı seminerde, Yayıncı ve Yazar Ragıp Zarakolu 1960'lardan itibaren yayınevilere yönelik baskı ve yasaklamaları somut örnekler vererek katılımcılarla paylaştı.

Askeri cuntalardan hemen sonra ve 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yayınevlerine, Kürt ve muhalif basına yönelik saldırıların yoğunlaştığına dikkat çeken Zarakolu, ”Basın özgürlüğünün savunulması için risklerin göze alınması gerekiyor” dedi.

'YASAKLI KİTAPLAR SERGİSİ' SÜRECEK

Sigtuna Belediyesi eski Kültür Şefi Monika Elisabeth Dahlgren, Belge Yayınları tarafından örgütlenen 'Yasaklı Kitaplar Sergisi'nin İsveç'in 6 ilininin yanı sıra Göteborg ve Frankfurt kitap fuarlarında sergilendiğini ve ilgiyle karşılandığını söyledi.

Sergilenen yasaklı kitapların bile tek başına Türkiye'de ilerici ve demokrat yazarlara ve Kürt medyasına yönelik saldırıların boyutlarını gösterdiğini söyleyen Dahlgren, yasaklı kitapları İsveç'in değişik yerleşim birimlerinde sergilemeyi sürdüreceklerini ifade etti.

TÜRK HÜKÜMETİ ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERE UYMAYACAĞINI DEKLERE ETTİ

Uluslararası Af Örgütü adına konuşan Siyaset Bilimci Farhad Jahanmihan, Türk devleti ile PKK arasında barış görüşmelerinin yapıldığı süreçte ifade ve basın özgürlüğünde belirli iyileşmeler görülmesine, Kürtçe gazetelerin yayınına ve Kürdistan'da kültürel derneklerin kurulmasına izin verilmesine karşın sürecin bitirilmesi ve  savaşın yeniden başlamasından sonra derneklerin ve gazetelerin ard arda kapatıldığını hatırlattı.

15 Temmuz darbe girişiminin ardından Türk Hükümeti'nin Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi'ne uluslararası sözleşmelere uymayacağını bildirdiğine dikkat çeken Jahanmihan, aralarında eş başkanlarının da bulunduğu HDP milletvekilleri ve Kürdistan'daki belediye başkanlarının temelsiz suçlamalarla cezaevlerine atıldıklarını söyledi.

KÜRT VE DİĞER AZINLIKLARA YÖNELİK BASKILAR ARTTI

Azadiya Welat ve Özgür Gündem başta olmak üzere Kürt medyasının kapatıldığını ve gazetecilerin cezaevlerine atıldığını söyleyen Jahamihan, diğer azınlık haklara yönelik baskı ve saldırıların arttığına ”Asuri-Süryanilere ait tarihi ve kültürel manastır, kilise ve mezarlıklara el konuldu” diyerek dikkat çekti.

Jahamihan, Türk devletinin üç cehpede savaş başlattığı değerlendirmesini yaptıktan sonra bunları; PKK'ye karşı savaş, Gülen Cemaati’ne karşı savaş ve Amnesty gibi insan hakları örgütlerine karşı savaş olarak sıraladı.

MUHALİFLER VATAN HAİNLİĞİYLE SUÇLANIYOR

Türk Hükümeti'nin insan hakları ve sivil toplum örgütlerini teröre destek vermekle, muhalif aydın, öğretmen, gazeteci ve yazarları da vatan haini olmakla suçladığını belirttikten sonra ”Ancak bu kuruluş ve insanların terör örgütü üyesi oldukları veya desteklediklerini kanıtlayan hiç bir belge ve delil yok” dedi.

Türk devletinin sadece Türkiye ve Kürdistan'daki muhalifleri tutuklamalarla yetinmediğini ve diasporada yaşayan muhalifler üzerinde baskıyı artırmak ve ifade özgürlüğünü ortadan kaldırmak  için Interpol'ü bir araç olarak kullandığını somut örnekler vererek dile getiren Jahamihan, İsveç'de MİT ve AKP'ye bağlı kuruluşların rejim muhaliflerini fişleyip Türkiye'ye bildirdiklerine de dikkat çekti.

AVRUPA İHLALLERİ GÖRMEZDEN GELİYOR

Tüm bu uygulamalara karşı Avrupa ülkelerinin sessiz kalmalarının kabul edilemeyeceğini vurguladıktan sonra şunları kaydetti:

”Avrupa Birliği eleştirmeye başladığında Erdoğan ve Türk Hükümeti  sığınmacıları Avrupa'ya gönderme tehditleri savuruyor. Tehditlere boyun eğen Avrupa ülkeleri insan hakları ihlallerini görmezden geliyor. Bu tutum AKP ve Erdoğan'ı daha da cesaretlendiriyor.”

OSMAN KAVALA'NIN TUTUKLANMASI SKANDAL

İsveç PEN Kulubü adına konuşan Yazar Elisabeth Olin, AKP Hükümeti'nin baskı ve saldırılarının yeni bir safhaya girdiği ve liberal aydınlara da yöneldiği değerlendirmesini yaptı. Türkiye'nin Soros'u olarak adlandırdığı Osman Kavala'nın tutuklanmasını skandal olarak niteledi.

1996 yılından beri pek çok kez Türkiye ve Kürdistan'a gittiğini ve PEN'i temsilen 6-7 duruşmayı izlediğini söyleyen Olin, “1996 Newroz'unda Amed'de insanların ölümü göze alarak nasıl mücadele ettiklerine tanık oldum... Amed ve İstanbul'da katıldığım duruşmalarda yazar ve insan hakları savunucularının nasıl temelsiz suçlamalarla cezaevlerinde tutulduklarını gördüm” şeklinde konuştu.

Olin, 15 Temmuz darbe girişiminin sonra tutuklamalar ve işten atılmaların artmasıyla birlikte Türkiye'de dayanışmanın zayıfladığını gözlemlediğini belirttikten sonra İsveç ve Avrupa'daki insan hakları ve sivil toplum örgütlerinin rejim muhalifleriyle dayanışmayı yükseltmelerin önemine vurgu yaptı.

Ozan Ali Çağan söylediği 3 türküyle Dayanışma Derneği'nin düzenlediği etkinliğe renk katarken Şair Sebuktay Kaan ve Tiyatro Sanatçısı Serpil İnanç, Nazım Hikmet'in şiirlerini okudu.

AF ÖRGÜTÜ'NDEN PROTESTO GÖSTERİSİ

Öte yandan Uluslararası Af Örgütü de dün öğle saatlerde Stockholm'un Medborgarplatsen Meydanı'nda Türkiye'deki insan hakları ve ifade özgürlüğü ihlallerini kınamak için bir gösteri düzenledi.

Uluslararası Af Örgütü İsveç Seksiyonu adına yapılan konuşmalarda Olağanüstü Hal Uygulamalarına son verilmesi, cezaevinde tutulan insan hakları savunucularının ve aydınların serbest bırakılması talep edildi.