Tecride Karşı Uluslararası Delegasyon: CPT Türkiye’ye rağmen raporu yayınlamalı

Tecride Karşı Uluslararası Delegasyon Roma’da basın toplantısı düzenledi. Türk devletinin AİHS’nin 3. Maddesi’ni ihlal ettiğini belirten heyet, “Türk devletinin vetosuna rağmen raporu yayınlama yetkisine sahip olan CPT, raporu derhal yayınlamalı” dedi.

İstanbul ve Amed’de 24-29 Ocak tarihlerinde siyasi partiler, barolar ve sivil toplum kuruluşları ile görüşmeler yaptıktan sonra geri dönen Tecride Karşı Uluslararası Delegasyon, İtalya Basın Federasyonu’nda Kurdistan Enformasyon Bürosu ile birlikte basın toplantısı düzenledi. 

Toplantının açılışını Büro yetkilileri yaptı. 23 aydır kendilerinden hiçbir haber alınamayan Kürt Halk Önderi ve İmralı hapishanesinde bulunan üç tutsağın durumuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kurdistan Enformasyon Bürosu yetkilileri ardından delegasyon üyeleri sırasıyla gözlem ve düşüncelerini aktardı. 

CRED-GIGI Uluslararası Hukuk Araştırma ve İşleme Merkezi’nden Herta Manenti, kazanılan deneyimlerin ışığında, hukuk sistemi açısından temel sorunun, yargının hükümetten bağımsız olmaması olduğunu söyledi. Manenti, ayrıca İmralı modelinin Türkiye'deki hapishanelerini de kapsayacak şekilde genişletilmesinden duyduğu endişeyi dile getirdi.

AIHS’NİN 3. MADDESİ İHLAL EDİLİYOR

Potere al Popolo Yönetim Kurulu Üyesi Francesca Trasatti Avvocatessa, uluslararası hukukun 15 günden fazla süren herhangi bir tecrit sistemini yasakladığını hatırlatarak, “Bu ve Abdullah Öcalan'a yönelik tecrit modelinin yoğunluğu göz önüne alındığında, Türk devleti 24 yıldır cezasız bir şekilde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 3. maddesini ihlal etmektedir” dedi.

CPT, TÜRKİYE’YE RAĞMEN RAPORU YAYINLAMALI

CRED-GIGI Uluslararası Hukuk Araştırma ve İşleme Merkezi'nden Michela Arricale, CPT'nin Türk cezaevlerine ve özellikle İmralı'ya yaptığı sürpriz ziyarete ilişkin raporu hiçbir zaman kamuoyuna açıklamadığını, bu ziyaretin CPT'yi Türk devletinin dışladığı tek varlık haline getirdiğini dile getirdi. İmralı hapishanesindeki dört tutsağın durumunu öğrenmek için Türk devletinin vetosuna rağmen raporu yayınlama yetkisine sahip olan CPT'nin raporu derhal yayınlaması gerektiğini vurguladı. Arricale, “Türkiye'deki avukatların, özellikle de Abdullah Öcalan'ın terör suçlamalarıyla sürekli soruşturulan ve tutuklanan avukatlarının sistematik olarak kriminalize edilmesinin, Abdullah Öcalan'ı "tutuklu değil, diri diri gömülmüş" yapmak için kullanılan en büyük yasal savunma hakkının ihlallerinden biri olduğuna inanıyoruz” dedi.

TECRİT TÜM KÜRT HALKINA YÖNELİKTİR

İtalya Ulusal Partizanlar Derneği'nin Ulusal Sekreteri Fabrizio De Sanctis, her şeyden önce Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a uygulanan tecride karşı mücadele edilmesi gerektiğini, çünkü bu tecridin tüm Kürt halkını kapsadığını söyledi. “Kürt halkına karşı kimyasal silahların kullanılmasını kınayın ve uluslararası bir delegasyonun bağımsız bir soruşturma yürütmesi ve bunların kullanılmasını engellemesi için baskı yapın” çağrısında bulunan Sanctis, çalışamayacak duruma getirilen, polis tarafından fiziksel saldırıya uğrayan ve sıklıkla yalancı tanıklar kullanarak sistematik olarak terörizmle suçlanan gazetecilerin ve avukatların durumu dolayısıyla Türkiye'yi kınadı. Sanctis, bu bağlamda Tahir Elçi'nin hikayesini ve Sur'un yıkılışını anımsattı.

TÜRK DEVLETİNİN ŞEHİT AİLELERİNE VE TUTSAKLARA YÖNELİK UYGULAMALARI ŞOK EDİCİ

İnsan Hakları Projesi’nin avukatı Cosimo Alvaro, Türk devletinin siyasi tutsaklar ve şehit ailelerine yönelik uygulamaları karşısında şoke olduğunu belirtti ve ailelerin sevdiklerinin cenazelerini yıllar sonra plastik bir torba içinde teslim aldığı birkaç vakayı anlattı. Alvaro: “Duruşma sırasında bir anneye, kayıp olduğunu düşündüğü oğlunun külleri bir zarf içinde verildi!” dedi.

DAVALARIN TAHRİFATINA İLİŞKİN KONFERANS DÜZENLENECEK

Demokratik Avukatlar Birliği Temsilcisi Cesare Antetomaso, aralarında Giuristi Democrats'ın çok sayıda üyesinin de bulunduğu birçok uluslararası avukatın siyasi davalarda gözlemci olarak görev yaptıkları için Türkiye'ye girişlerinin yasaklandığını hatırlattı. Türk devletinin davaları nasıl tahrif ettiğini anlatmak için yakında bir konferans düzenleneceği bilgisini paylaşan Antetomaso, CPT'yi Türkiye ile ilgili raporu kamuoyuna açıklamaya zorlamak ve Avrupa Konseyi'nin tutsakların asgari haklarına saygı gösterilmesini garanti altına almaya dönük müdahale etmesi için uluslararası bir kampanya inşa edilmesi gerektiğini ifade etti. .

ERDOĞAN AVRUPA’NIN SESSİZLİĞİNDEN CESARET ALIYOR

Yeniden Yapılanma Komünist Partisi’nin Ulusal Sekreteri Maurizio Acerbo, Türkiye'nin Erdoğan'la iş yapan Avrupa ve Batılı güçlerin sessizliğine güvenerek sistematik olarak insan haklarını ihlal ettiğini söylerken, İtalya'nın Abdullah Öcalan'a yönelik Uluslararası Komplo’daki rolünü hatırlattı. Acerbo, İtalyan ve Avrupa medyasının Türk devletinin içinde bulunduğu korkunç durumu haber yapmak için yeterince çaba göstermediğini de söyledi. 

Delegasyon, toplantının sonunda herkesi başta Roma’da olmak üzere Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan için 11 Şubat günü Strasbourg’da yapılacak yürüyüşe davet etti.