Halep’in güneydoğusunda Kürtlerin yaşadığı Til Hasil ve Til Eran beldelerinde, Türk devleti destekli El Nusra çeteleri tarafından 27 Temmuz 2013’te katledilen 50 kişi için Kıbrıs’ın Limasol kentinde anma etkinliği düzenlendi.
Teofilos Kürt Kültür Merkezi’nde Kıbrıs Partiya Yekîtiya Demokratîk (PYD) temsilciliği öncülüğünde yapılan anmaya çok sayıda kişi katıldı.
Saygı duruşu ile başlayan anmanın açılık konuşmasını Kıbrıs Kürt Halk Meclisi Eşbaşkanı Fatma Doğan yaptı.
Kürdistan'ın her karışında şehitlerin kanı olduğunu söyleyen Fatma Doğan, “Bizim onlara büyük borcumuz var. Rojava Devrimini hazmedemeyenler, Kürt’e karşı katliamlar yaparak ölümü reva görebilir. Ama bizim de şehitlerimize özgür Kürdistan'ı armağan etme sözümüz var. Şehitlerimiz bize direnmeyi emrediyor, biz de direniş dışında hiçbir yolu tercih etmeyeceğiz" dedi.
Kıbrıs PYD temsilcisi Yasin Terbus ise katliamın yapıldığı döneme değinerek, şöyle konuştu: "Rojava Devrimi ile Ortadoğu'da büyük bir umut doğdu. Sadece Kürt halkı değil Arap, Süryani, Ermeni ve diğer halklar da Rojava Devrimi ile bir nefes aldı. Rojava devrimi halklar için bir nefes olurken egemen güçlerin ise korkulu rüyası oldu. Çünkü Rojava Devrimi gücünü Önder Apo'nun felsefesinden ve ideolojisinden alıyor. Bu ideolojiyi boğmaya hiç kimsenin gücü yetmeyecektir. Şehitlerimizin kanıyla yazılan Rojava Devrimi, tüm halklar için özgürce bir arada yaşamanın adıdır."
Son olarak katliamda yaşamını yitiren Hemam Terbus'un ablası Rewşen Terbus bir konuşma yaptı. Abla Terbus konuşmasını yaparken duygulu anlar yaşandı. Anmaya katılanlar gözyaşlarına hakim olamazken, defalarca "Şehîd namirin" sloganları ile Rewşen Terbus'un sözleri kesildi.
Abla Terbus da konuşmasına şehitleri anarak başladı. Acımız çok büyük olsa da başımız dik ve şehitlerimizle onur duyuyoruz” diyerek, kardeşi Hemam Terbus ile kuzeni Cuma Kalo'nun şehit düştükleri anı anlattı. Terbus, şunları söyledi: “DAİŞ köye saldırdığı anda ben Kıbrıs'taydım. DAİŞ'in köye girdiğini duyduğumda kardeşimin şehit olacağını biliyordum. Çünkü kardeşim köyden çıkmayacaktı, halkı ve özlemini kurduğu Özgür Kürdistan için direneceğini adım gibi biliyordum. Savaş başladığında köyde yapılan bir toplantıda YPG'ye katılmak için elini kaldıran tek kişiydi. Çünkü o, Önder Apo'nun ideolojisine tereddütsüz bağlıydı. Bir defasında bana telefonda "Benim Önder Apo'ya bağlılığım sonsuzdur. Ancak onun düşünceleri ile Kürdistan'ı özgürleştirebiliriz" demişti. DAİŞ korku yaymıştı. Köye girmiş ve her tarafı sarmıştı. Camiden, halkın evleri boşaltması yönünde anonslar yapmışlar. ‘Evlerini boşaltmayanlar PKK'lidir, onları yaşatmayacağız’ demişlerdi. Buna rağmen şehitlerimiz teslimiyeti seçmedi. Kardeşim bir an bile olsun teslimiyeti düşünmedi. Eşini ve çocuklarını ikna ederek evden çıkardı. O sıra halamın oğlu Cuma Kalo da orada bulunuyordu. Daha 16 yaşındaydı. Kardeşimin misafiriydi. Cuma da evden çıkmayı yediremedi kendine.
Çeteler onların evden çıkmadığını fark ettiklerinde evi hedef aldılar. Kardeşime ilk kurşun değdiğinde halamın oğlu Cuma'yı korumak için kendini siper etti. Hatta sonradan kendi kanıyla yere 'beni öldürebilirsiniz ama Cuma'ya karışmayın. O benim misafirim' yazdığını öğrendim. Bu derece hem kendi halkına hem de ülkesine bağlı biriydi. Tabii zalimler Cuma'yı da katletti.”
Bu katliamda çok sayıda yakınını daha yitirdiğini ifade eden Rewşen Terbus, devamla, “Ama onlar benim değil bu halkın şehitleridir. Acım çok büyük ama onun mücadelesini her daim büyüteceğimin sözünü vermişim. Onların yolu benim de yolumdur. Bugün Zap'ta arkadaşlar tüm şehitlerimizin intikamını alıyor. O gün bu saldırıyı yapan çetelerle bugün Zap, Metîna ve Avaşîn'e saldıranlar da aynı zihniyeti taşıyor. Nasıl ki orada kahraman şehitlerimizin direnişine çarptılarsa bugün de aynı şekilde Kürdistan'ın evlatlarının destansı direnişi karşısında yenileceklerdir” dedi.
Anma etkinliği katliama ilişkin hazırlanan sinevizyon gösterimi ardından son buldu.