İspanyol milletvekillerine hitaben bir konuşma yapan sosyalist başbakan, "Uluslararası toplum, varlığını tanımadığı Filistin Devletine yardım edemez" dedi. 

"Bu Avrupa'nın jeopolitik çıkarına" diye ekleyen Sánchez, Madrid'in bunu yapmaya "hazır" olduğunu bir kez daha teyit etti, ancak kesin bir tarih vermedi.

Sanchez, geçtiğimiz hafta Ürdün, Suudi Arabistan ve Katar'ı kapsayan turunda kendisine eşlik eden basına da benzer açıklamalarda bulunmuştu. 

Sosyalist lider, İspanyol hükümetinin bu tür bir tanıma için olası bir tarih olarak haziran sonundan bahsetmişti.

İsrail ile diplomatik ilişkilerini 1986 yılında kuran İspanya'nın bir Filistin devletini tanıması, 2014 yılında Muhafazakâr bir hükümet döneminde Parlamento'da temsil edilen tüm siyasi gruplar tarafından kabul edilen ancak devamı getirilmeyen bir karara dayanacak.

Ancak kasım ayından bu yana böyle bir tanımadan söz eden Sánchez, diğer Üye Devletlerle koordineli bir şekilde hareket etmek istiyor.

Mart sonunda Brüksel'de düzenlenen bir Avrupa zirvesi sırasında İrlandalı, Maltalı ve Sloven mevkidaşlarıyla ortak bir deklarasyon yayınlayan Sánchez, liderlerin İsrail-Filistin çatışmasının çözümüne "olumlu bir katkı sağlaması" halinde "Filistin'i tanımaya hazır olduklarını" söylemişti.

İspanyol hükümet sözcüsü Pilar Alegría'nın Salı günü yaptığı açıklamaya göre, Perşembe gününden itibaren Polonya, Norveç ve İrlanda'yı kapsayan yeni bir tura çıkacak olan Sanchez, önümüzdeki hafta Slovenya'ya gidecek ve ardından Portekizli mevkidaşını kabul ederek "Filistin'in tanınması yönünde ilerleme ihtiyacını" bir kez daha ele alacak.

Filistin Yönetimi'ne göre BM üyesi 193 ülkeden 137'si Filistin devletini tanıdığını ilan etmiş durumda.

Ancak AB'de sadece büyük bir Filistinli topluluğa sahip olan İsveç 2014 yılında bunu yaptı. Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Polonya, Bulgaristan, Romanya ve Kıbrıs ise AB’ye katılmadan önce Filistin devletini tanımıştı. 

AB'nin İsrail konusundaki en eleştirel sesi olan ve radikal sol ile koalisyon halinde hükümet eden Sánchez, Gazze'deki çatışmaların başlamasından bu yana yaptığı gibi Çarşamba günü de Binyamin Netanyahu hükümetini bir kez daha sert bir dille eleştirdi.