AB bu kez Mısır’la tartışmalı mülteci anlaşması yapıyor

Avrupa Birliği, insan hakları aktivistlerinin sert eleştirilerine rağmen Mağrip ülkeleriyle birbiri ardına anlaşmalar imzalıyor. Tunus ve Moritanya’dan sonra bu kez Mısır’la anlaşma yapılıyor.

Avrupa Birliği, insan hakları aktivistleri tarafından eleştirilen ve etkinliği belirsiz bir strateji olan göçmenlerin sınırlarına gelmesini önlemek amacıyla Kuzey Afrika ülkeleriyle birbiri ardına anlaşmalar imzalamaya devam ediyor. 

Avrupa Parlamentosu seçimleri yaklaşırken, anketler aşırı sağın oylarının artacağını gösteriyor. Avrupalı liderler de seçimlere üç ay kala göçmenleri hedef alarak aynı paralel de adımlar atıyor. 

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Belçika Başbakanı Alexander De Croo, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ve Yunanistan Başbakanı Kyriakos Miçotakis ile birlikte Pazar günü Kahire'ye gidiyor. 

Avrupalı liderleri, milyonlarca göçmen ve mülteciye ev sahipliği yapan Mısır’a finansal yardım yaparak ortaklık kurmak istiyorlar. Ciddi bir ekonomik krize sürüklenen, Gazze Şeridi ve Sudan gibi iki savaş bölgesine sınırı olan Mısır’da Uluslararası Göç Örgütü’ne göre  dört milyonu Sudanlı ve 1.5 milyonu Suriyeli olmak üzere yaklaşık 9 milyon göçmen ve mülteci bulunuyor. 

Mısır Maliye Bakanı Muhammed Maait Avrupa'dan "5 ila 6 milyar dolar" (4,5 ila 5,5 milyar euro) tutarında bir yardımdan söz etti. 

Planlanan anlaşma Temmuz ayında Tunus'la imzalanan anlaşmaya benziyor: Avrupalılar göçmenlerin menşei ya da transit geçtiği ülkelerden göçü durdurmalarını, yasadışı durumdaki vatandaşlarını AB'ye geri kabul etmelerini, bunun karşılığında da bir yardım ve yatırım paketi almalarını bekliyor.

Üçüncü ülkelerle göç işbirliği yeni değil: 2016 yılında Türkiye ile Suriyeli mültecileri kendi topraklarında tutması için bir anlaşma imzalanmıştı. 

AB ayrıca Libya sahil güvenliğini eğitmek ve donatmak için oldukça tartışmalı bir taahhütte bulunmuştu. Libya'da göçmenlere kötü muamele yapıldığına dair kanıtlara rağmen bu adıma atılmıştı. 

7 Mart'ta Moritanya ile 210 milyon Euro vermeyi ve Avrupa sınır koruma ajansı Frontex ile işbirliğinin arttırılmasını öngören bir anlaşma imzalandı.

Bir model olarak lanse edilen Tunus ile imzalanan "stratejik ve kapsamlı ortaklık mutabakat zaptı" da ciddi tartışmalara neden olmuştu. 

Perşembe günü oylanan bir kararda, AP milletvekilleri Komisyon'un kısa süre önce Tunus'a 150 milyon euroluk bütçe desteği sağladığı koşulları sorgulayarak "Tunus'ta hukukun üstünlüğünün bozulmasını" kınadılar. 

Avrupa Parlamentosu'nun Mısır raportörü Fransız Parlamenter Mounir Satouri (Yeşiller) de Kahire ziyareti öncesinde Salı günü Ursula von der Leyen'e gönderdiği mektupta "Mısır'da demokrasi ve insan haklarının içinde bulunduğu felaket durum" konusunda uyarıda bulundu.

AB SORUMLULUKLARINI TAŞERONLAŞTIRIYOR

Bir STK ittifakı olan Avrupa Mülteciler ve Sürgünler Konseyi (ECRE) Direktörü Catherine Woollard, "baskıcı hükümetlerle yapılan anlaşmaları" "AB'nin sorumluluğunu taşeronlaştırma girişimleri" olarak kınadı. 

Bu tür ortaklıkların etkisi de tartışma konusu.  Türkiye topraklarında 3 milyondan fazla Suriyeli mülteci barındırırken, Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan göçmen konusunu AB'ye baskı yapmak için kullanmaktan çekinmedi. 

Tunus konusunda, son rakamlar bu ülkeden çıkışlarda bir düşüş ve Libya'dan hafif bir artış olduğunu gösteriyor. Ancak Uluslararası Göç Örgütü’ne göre bu eğilimi çeşitli faktörler açıklayabilir ve AB-Tunus anlaşmasıyla bir bağlantı kurmak için henüz çok erken.

Orta Akdeniz, 2023 yılında yaklaşık 2,500 kişinin öldüğü ya da kaybolduğu, son derece tehlikeli bir göç rotası durumunda.