Avrupalı ​​milletvekilleri, üç yılı aşkın süredir devam eden müzakerelerde Avrupa göç politikasında reform yapılmasını öngören İltica ve Göç Paktı lehinde oy kullandı. AB'nin dış sınırlarında hapishane benzeri koşulların yaratılabileceği yönündeki protestolara ve eleştirilere rağmen anlaşma, milletvekillerinin çoğunluğuyla kabul edildi.

Kabul edilen pakt, Avrupa'ya göçün daha yakından kontrol altına alınmasını amaçlıyor. Anlaşmaya göre, kalma hakkı alma şansı çok az olan göçmenlerin daha hızlı ve doğrudan AB'nin dış sınırlarından sınır dışı edilmesi gerekiyor . Bunun, genellikle on iki hafta içinde tamamlanması gereken zorunlu sınır prosedürleri yoluyla yapılması gerekiyor. Ancak tüm göçmenler bu prosedürlerden etkilenmemektedir. Refakatsiz çocuklar bundan muaf tutuluyor.

On metinden oluşan bu projede, göç baskısının önemli olduğu İtalya ve Yunanistan gibi ilk alıcı ülkelerle zorunlu dayanışma ilkesi de getirilecek. Metin aynı zamanda talepleri kabul edilebilir olan ancak uluslararası koruma elde etme şansı çok az olan sığınmacılar için “sınır” prosedürlerinin oluşturulmasını da amaçlıyor.

Kesin ayrıntıların hâlâ AB Komisyonu tarafından üzerinde çalışıldığı belirtiliyor.

Göçün daha iyi kontrol edilmesine ek olarak, göçmenlerin parmak izleri ve biyometrik bilgilerinin toplanacağı AB çapında bir veri tabanı oluşturulacak. Göçmenlere yönelik güvenlik kontrollerinin de yapılması planlanıyor.

Avrupa'nın 2015'te yaşadığına benzer benzeri görülmemiş bir göç krizi yaşanması durumunda, spesifik sistemler devreye girecek. Anlaşma aynı zamanda “güvenli üçüncü ülke” kavramının oluşturulmasını da öngörüyor.  

ELEŞTİRİ VE PROTESTOLAR: BU ANLAŞMA ÖLDÜRÜR!

Tartışmalı İltica ve göç anlaşması reformunun 2026'da uygulanması bekleniyor. İnsan hakları örgütleri, göçmenlerin AB'nin dış sınırlarında, hareket özgürlüğünün kısıtlandığı hapishane benzeri koşullarda tutulabileceğinden endişe ediyor. Uluslararası Af Örgütü, “Bu Göç ve İltica Paktı'nın önümüzdeki yıllarda Avrupa iltica hukukunda gerilemeye yol açacağı, yalnızca acıları artıracağı ve daha fazla insanı yolculuklarının her aşamasında insan hakları ihlallerine maruz kalma riskiyle karşı karşıya bırakacağı her zamankinden daha açık” dedi.

Avrupa Parlamentosu'ndaki oylama sırasında aktivistlerin üzerinde "Bu anlaşma öldürür" yazan kıyafetler giymesiyle protestolar yaşandı.