Suriye’nin Güneş Tanrılarının tarihine tanıklık eden kenti Hıms’tan (Humus), Güneş’in ve Ateş’in ülkesine doğru yol alan bir Arap savaşçının hikayesini yazdı Zap. Hikâyenin adı: “Mordem Eylül”
Abdullah Nebû, bugün tanımlamakta zorlandığımız, kara lekelerin fermanlarıyla inleyen Hıms’ta doğdu. O, kendi doğumuna özgürlüğü alınyazısı olarak belledi. Hıms, tarihin devrimsel birçok gelişimini, birçok uygarlığın savaşını, birçok tarihi yapının inşasını, birçok savaşı ve beraberinde getirdiği acıyı, zaferi ve daha nice tarihsel milatları kendi bağrında saklı tutmuştur. Abdullah Nebû, işte bu tarihsel enerjinin akışında yetişti ve büyüdü.
Sadece Kürt gençleri değil, Ortadoğu’nun hiçbir genci, özgür değildi kendi topraklarında. Tarihin birçok dönemine kültürel zenginlik ve savaş kabiliyetiyle hükmeden Arap halkı da son tahlilde birlik olamamış ve özgür bir vatan parçasına sahip olamamıştı. Acı, bedel ve savaşçılığıyla kendi evlatlarını toprak bilinciyle büyütmüştü Arap halkı. Ve birçok soylu savaşçının doğum yeri olmuştu.
Abdullah da böyle bir toprak parçasında, böyle bir aile gerçekliğinde ve böyle bir kültürel mirasla büyümüş, büyütülmüştü. “Partiye katılmadan önce hissettiğim bir duygu vardı, o da eksik olmaktı, bir şeyler yapabilme isteğiydi” diyordu. Genç yaşlarına yeni adım atmışken, Suriye’den Rojavayê Kurdistan’a göç eden ailesiyle, Kürt halkı gerçekliğini tanır. Gözlerini yeni açan, yeni doğan çocukların merakıyla, Kürt halkının kültürünü, yaşamını ve direnişini araştırır.
Abdullah Nebû, genç yaşlarda yurtsever Kürt gençleriyle tanışır, onlarla arkadaşlık kurar ve onların toprak sevgisinden etkilenerek yurtsever Kürt gençlerinin mücadelesine katılır. “Tarihi bilmediğimiz için birbirimizi iyi tanıyamıyoruz. Ve bu yüzden halklarımızın mücadelesini de tanıyamıyoruz” diyen genç Abdullah, onurlu Kürt davasına ışık olan PKK Hareketi’yle tanışır.
Önder Apo’ nun halklar mozaiği felsefesini tanıyınca, yaşama yeniden başlamanın andını içer. Savaşçılığın nişanesi sayılan Halîd Bin Velîd’in kentinden yola çıkarak, Baas rejiminin işkencelerine karşı bedenini ateşe veren cesur Hasan Ali Akleh’in kentinde büyür ve tüm zamanların en cesur savaşçılarının toplandığı Kürdistan dağlarına yol alır.
2016 yılında Kürt Özgürlük Hareketi’ne katılan Abdullah, Kürdistan dağlarında, tüm halklar adına savaşan savaşçılar gerçeğiyle tanışır. İsmini Kürtçe’de “insan” anlamına gelen “Mordem” olarak seçer. Halkların onurlu, eşit ve özgür bir yaşaması uğruna kendilerini feda eden savaşçıların hakikatiyle bir araya gelir. Emek vererek, düşüp kalkarak, dizini kanatarak, doğanın gücüne odaklanarak, yoldaşlık sevgisiyle beslenerek ve en zor koşullarda direnen onuruna sığınarak, Kürdistan’ da savaşçı olmanın bedeliyle kendini var eder.
Arap ve Kürt halkının yekpare gücüne, tüm emperyalist devletlerle savaşmanın öz güce dayandığına inanarak kendini yetiştirir. Kürtçeyi bilmediği için yoldaşlarına gülümseyerek kendini ifade eder. Kısa zamanda, zorlu dağ koşullarını yoldaşlık ve dağ sevgisiyle aşar.
Emek vererek, yağmur, çamur, kar ve soğuk demeden zorlu koşullarda yoldaşlarına erzak ve cephane taşımak, ihtiyaçlarını karşılamak için çalışır. Çalıştıkça emeğin değerini daha iyi anlar. Emek verdikçe, kendini de yeniden oluşturduğunun farkına varır. Birçok alanda gerillacılık yapan Mordem’ in son durak yeri ise Şehit Delîl Batı Zap Bölgesi olur.
Şehit Delîl Batı Zap Bölgesi, askeri ve ideolojik anlamda gerillanın yaşamına birçok yenilik katan bir bölgedir. Üç yıl boyunca tüm teknik silahlar, psikolojik ve özel savaşa rağmen direnen gerilla hem savaş taktiklerinde hem de savaş tünellerinde nasıl yaşanması gerektiğini ortaya koydu. Girê Bahar Direniş Alanı da Mordem için, yeniden yaşamı sevmenin ve yaşamı tanımlamanın yeri olur. “Hep bir şeyler eksikti. Biz eksiktik. Yaşam bile yoktu ama PKK’de yeni birçok şey buldum. Her şeyle yeniden burada tanıştım” diyen Mordem Eylül için, yeni birçok başlangıcın da yeri olur.
Medya Savunma Alanları ve daha birçok direniş alanında hareketli gerilla timlerine dahil olan Mordem, dürüst yaklaşımı, samimi ve içten gülüşü, Kürt, Arap, Türk demeden her yoldaşa eşit yaklaşımıyla, çalışkan ve atik duruşuyla tüm yoldaşlarının gönlünde taht kurar. Savaş tünellerinde, yoldaşları arasında ‘Bizim Mordem’ diye bilinir ve tanınır. Mordem, fedailiğin anlatılarak değil, ancak yaşanarak temsil edileceğine inanırdı. Ve bu inançla, yeni yaşam dediği dağlara yola çıktı.
Gerilla Mordem Eylül, 2024’ün bir yaz sıcağında ayrıldı yoldaşlarından ve göç etti şehitler diyarına. Hep hatırlanacak; yoldaşlarında bıraktığı iç huzuru sağlayan birçok anı ve değerle hatırlanacak.