İran'daki insan hakları durumuyla ilgili Özel Raportör Javaid Rehman pazartesi günü yayınladığı raporunda, özellikle İslam Devrimi sonrasında dini azınlıkları ve siyasi muhalifleri hedef alan “zulüm ve saldırılar” konusunda uluslararası bir soruşturma yapılması çağrısında bulundu.

Bağımsız uzman raporunda “1981-1982 ve 1988'deki yargısız, keyfi ve yargısız infazlar, insanlığa karşı cinayet ve imha suçlarının yanı sıra soykırım anlamına da gelmektedir” dedi.

İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Nasır Kanani raporun yayınlanmasını İran'ın “imajını lekelemeye” yönelik “düşmanların bir girişimi” olarak “şiddetle kınadı”.

BM uzmanını “görevini kötüye kullanmakla” suçlayan diplomat, “Bu raportör tarafından ortaya atılan iddiaların hiçbir yasal dayanağı yoktur ve tamamen reddedilmektedir” dedi.

Kanani, “İnsan Hakları Yüksek Komiserliği'nin suiistimalleri (...) ve ülkelere karşı önyargılı kişisel ya da kolektif amaçlar güdülmesini önlemek gibi yasal bir sorumluluğu vardır” diye ekledi. 

Sözcü Tahran'ın “bazı insan hakları kurumları tarafından izlenen bu kötü süreci protesto etme yasal hakkını saklı tuttuğunu” da ifade etti. 

İnsan Hakları Konseyi tarafından görevlendirilen bağımsız uzmanlar BM adına açıklamalarda bulunmuyor. 

BM uzmanı Rehman özellikle o dönemde kadın ve çocukların idam edildiğini ve Marksist, ateist ve diğer inançsızların da soykırım kurbanı olduğunu belirtti. 

Rehman ayrıca 19. yüzyılın başında İran'da kurulan ve ruhani merkezi İsrail'in Hayfa kentinde bulunan tek tanrılı bir din olan Bahailiğin takipçilerine yapılan zulmü de kınadı.

Rehman, “İran rejiminin ve liderlerinin insanlığa karşı işledikleri suçların ve soykırımın sonuçlarından kaçmalarına izin verilmemesi gerektiğini” ısrarla vurguladı.

Uzman, “İran hükümetinin, failleri adalet önüne çıkarılmayan ‘korkunç suçları’ inkar etmeye devam etmesinden” üzüntü duyduğunu belirtti.