Seçim komisyonu tarafından Pazar günü yayınlanan nihai sonuçlara göre ANC, parlamentodaki 400 sandalyenin sadece 159'unu kazandı.
Ana muhalefet partisi Demokratik İttifak (DA) 87 sandalye kazanırken, eski başkan Jacob Zuma liderliğindeki yeni popülist uMkhonto weSizwe (MK) partisi 49 sandalye kazandı. MK ülkenin üçüncü siyasi gücü haline geldi ancak birleştirilmiş sonuçların sunulduğu resmi töreni boykot etti.
Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa, partisi ağır oy kaybı nedeniyle zayıflamış olsa da törende hazır bulundu. Ramaphosa, neşeli ve rahat bir tavırla, “özgür, adil, güvenilir ve barışçıl” olarak nitelendirdiği bu yasama seçimleriyle “demokrasinin kazandığı zaferi” selamladı.
Şimdiye kadar, ANC her ulusal seçimi büyük bir çoğunlukla kazanmıştı. Ancak bu kez, 62 milyon Güney Afrikalının hayal kırıklığı, ülkeyi apartheid boyunduruğundan kurtaran harekete karşı uzun süredir sarsılmaz olan sadakatin önüne geçti.
Kıtanın ikinci büyük sanayi gücü olan Güney Afrika’da işsizlik, çalışma çağındakilerin üçte birini, özellikle de gençleri etkiliyor. Yoksulluk daha da derinleşirken, eşitsizlik artıyor, suç oranları ise düzenli olarak yeni rekorlar kırıyor.
Her gün tekrarlanan su ve elektrik kesintileri, apartheid döneminin sonunda ANC tarafından vaat edilen, herkesin eğitim, barınma ve temel hizmetlere erişebildiği bir ulus hayalinin hala ne kadar uzakta olduğunu hatırlatıyor. Partinin üst düzey yöneticilerinin adının karıştığı çok sayıda yolsuzluk skandalı ise güven ortamını daha da sarstı.
Son seçime kadar 230 sandalyeye (%57,5) sahip olan ANC, en büyük siyasi grup olmaya devam ediyor. Ancak baskın parti konumundan sıyrılarak bir koalisyon hükümeti kurmak için görüşmelere başladı bile.
Cumhurbaşkanı Ramaphosa, Güney Afrikalıların “oy verdikleri partilerden ortak bir zemin bulmalarını, farklılıklarının üstesinden gelmelerini ve kamu yararı için birlikte hareket etmelerini ve çalışmalarını beklediklerini” yineledi.
Bu aşamada, bu koalisyonun oluşumu hakkında spekülasyonlar devam ediyor. ANC, DA ile yakınlaşmaya karar verirse, kamu sektörünün özelleştirilmesini ve ekonominin kuralsızlaştırılmasını savunan liberal harekete taviz vermek zorunda kalacak.
Jacob Zuma'nın partisiyle yakınlaşma ise, Zuma ve mevcut başkan Cyril Ramaphosa'nın eski siyasi düşmanlar olması nedeniyle daha düşük bir ihtimal gibi görünüyor.