Sanatçı Thomas Kilpper: Hero ve Gulistan’ı onurlandırmak istedim

Thomas Kilpper, Türk devletinin katlettiği gazeteciler Hero Bahadin ve Gulistan Tara ile dayanışma içinde olduğunu belirterek "Portre yaparak onlara saygı duyuyor ve tabiri caizse onları onurlandırmak için yeniden hayata döndürmeye çalışıyorum" dedi.

THOMAS KLIPPER

“Kirchner gravürleri: Benjamin Badock, Gabriela Jolowicz ve Thomas Kilpper” (Kirchner Holzschnitte: Benjamin Badock, Gabriela Jolowicz und Thomas Kilpper) gravür sergisi, Bremen Kunsthalle’de kapılarını açtı. 7 odada sergilenen gravür sergisinin açılış konuşmasını, Kunsthalle Bremen Yönetmeni Prof. Dr. Christoph Grunenberg yaptı. Prof. Dr. Christoph Grunenberg, sergide üç sanatçıyı beklediklerini ancak Benjamin Badock’un hastalığı nedeniyle katılamadığını belirtti:


 “Bu çok üzücü çünkü harika bir katkıda bulundu. Ancak diğer iki sanatçı, Gabriel Jodowitsch ve Thomas Kilpper de burada, eserleri 21’inci yüzyıla taşımamıza ve güncellik kazandırmamıza yardımcı oldular. Ancak elbette bir dizi grafik eser, baskı, çizim, suluboya, çoğu İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra eve gelen yaklaşık 50 eser de var. Kirchner burada tekrar tekrar gösterildi, aynı zamanda Ekspresyonizm'in temsilinde merkezi figürdü ve hala merkezi bir figür diyebiliriz.” Konuşmasının devamında ekspresyonizm hakkında bilgi veren Grunenberg, “Ekspresyonizmin temel bir aracı olarak ağaç baskıya odaklanmak, aynı zamanda Ernst Ludwig Kirchner'in de temel bir aracıydı; ama aynı zamanda, elbette ilk çoğaltma aracı olan, çok doğrudan, çok fiziksel, özellikle de her şeyin dijital ve bedenlerde olduğu günümüzde, bunun gerçek, doğrudan, tüm yaşamla ilgili bir araç olduğunu düşündük,” dedi.


Sergide, Ekspresyonizm'in yaratıcılarından Kirchner’in eserlerinin yanı sıra Benjamin Badock, Gabriela Jolowicz ve Thomas Kilpper’in eserleri de sergileniyor. Serginin oluşum sürecini anlatan Kuratör Dr. Annett Reckert, “Ernst Ludwig Kirchner kadar gravür tutkunu olan ve bu projede bana katılmaya hazır olan- ve belirleyici faktör de bu- gerçekten çok uzun bir süre boyunca Ernst Ludwig Kirchner'le, çok ikircikli, aynı zamanda sizi kızdırabilecek ve birçok soruyu gündeme getirebilecek bir kişilikle ilişki kurmaya hazır olan sanatçılar arıyordum. Ve bulduğum üçü de heyecanlandı; çünkü dediler ki, Kirchner hakkında ayrıntılı olarak ne düşünürsem düşüneyim, onun çalışma aşamaları çekici. Ve bir ahşap oymacısı olarak benim için bu büyük bir zevk” diye konuşuyor.

‘SANATIMLA TOPLUMLA KONUŞMAK İSTİYORUM’


Bremen Kunsthalle’deki sergi salonunda gezintiye çıkıyoruz. Dürüst olmak gerekirse Thomas Kilpper’in ahşap üzerine çizdiği portreleri merak ediyorum. Sanatçı Kilpper’in portrelerinin sergilendiği salona geçtiğimizde çok etkilendiğimi belirtmem gerek. Ernst Ludwig Kirchner, Black Lives Matter hareketi, Anett Reckert, İsrail karşıtı açıklamalarıyla bilinen İsrailli mimar Eyal Weizman, filozof Dona Harroway, eminist Yazar Silvia Federici, sanatçı Hito Steyerl, Kürt özgürlük mücadelesinde şehit düşen Andrea Wolf ve Türk devletinin Başûr Kurdistan’da katlettiği gazeteciler Hêro Bahaddin ile Gulistan Tara’nın içinde olduğu 113 portre ahşap üzerine çizilmiş. Salonda izleyicilere hitaben konuşan sanatçı Thomas Kilpper, “Ve bir sanatçı olarak konuşma fırsatı. Her halükârda, sanatı bu şekilde kavramsallaştırıyorum; sanatımla toplumla konuşmak istiyorum. Konsept temelde oldukça basit. Bu zeminin deneyimlediklerini zemine geri koyuyorum. Ve müzede dolaşıyoruz. Müzede ne yapılıyor? Resimler gösteriliyor. Kahramanlarım yaklaşık 60 kişilik, hepsi sanat gösteriyor. Bu bakımdan müzenin bildiğimiz çerçevesi içinde bir mekânda hareket ediyoruz. Ve aslında, çatışmalar hakkında konuşmalarına izin veriyorum; çünkü bugün dünyayı çok kutuplaşmış, çatışmalarla dolu bir dünya olarak algılıyorum. Bu da bir şekilde bu sanat eserleri aracılığıyla, buradaki kahramanlar aracılığıyla ifade ediliyor” diye belirtiyor.

‘BİR SANATÇI OLARAK SANATSAL ESERLERİMLE KONUŞMAM GEREKTİĞİNİ HİSSETTİMİ’

Ahşap serginin sonuna doğru yakaladığım sanatçı Thomas Kilpper ile eserleri hakkında konuşmak istiyorum. Özellikle de Bremen’in en önemli müzesinde sergilediği, Türk Devletinin 23 Ağustos'ta Silemanî’nin Seyidsadiq ilçesinde SİHA ile katlettiği gazeteciler Hêro Bahadin ile Gulistan Tara portlerine odaklanırken hangi motivasyonla hareket ettiğini soruyorum.

Gayet sakin bir şekilde sorumu yanıtlayan Thomas Kilpper, “Hükümetim NATO'nun bir parçası ve Türk ordusu da NATO'nun bir parçası olduğu için bu cinayete bu derece dahil olduğumu hissettim. Bu yüzden kendimi bu gazetecilerle dayanışma içinde hissediyorum. Ve bu bir utanç kaynağı. Demokrasiden bahsediyoruz ama burada, insanları bilgilendirmek için çalışan insanlar öldürülüyor. Yani bu hiç de demokrasi değil. Tam tersi. Ve ben bunu haberlerimizde okuyamıyorum. Bu yüzden bir sanatçı olarak, sanatsal eserlerimle bu konu hakkında konuşmam gerektiğini hissettim. Yani yaptığım şey, bir portre yapmak. Bunu da elimden geldiğince onlara saygı duyarak ve onları yeniden hayata döndürerek yapmaya çalışıyorum. Tabii ki artık hayatta değiller, ama tabiri caizse onları onurlandırmak için” diyor.

‘FRANKFURT'TA YAŞARKEN VE OKURKEN ANDREA'YI TANIDIM VE ONDAN ÇOK ETKİLENDİM’

1996 yılında Türk devleti tarafından vahşice katledilen Alman devrimci Andrea Wolf (Ronahî) portresi de sergileniyor. 28 yıl önce, 23 yoldaşıyla birlikte faşist Türk devleti ile girdiği çatışmada sağ ele geçtikten sonra Türk devleti tarafından işkence ile katledilen büyük devrimci Andrea Wolf (Ronahi), Kürt özgürlük mücadelesi içerisindeki enternasyonalist mücadelenin simgesi olur. Sergide, Andrea Wolf’un portresi sanatçı yazar Hito Syteyerl’in elinde görünüyor. Elbette bu durum bir tesadüf değil. Nitekim, Andrea Wolf ve Hito Steyerl arasındaki ilişkiyi, onları işaret ederek anlatıyor Thomas Kilpper: “Bir de Andrea Wolf adında bir arkadaşım var. O bir yoldaştı. Frankfurt'ta onunla çalışıyordum. Frankfurt'ta yaşarken ve okurken Andrea'yı tanıdım ve ondan çok etkilendim. Yeraltına inmesi gerekiyordu çünkü Almanya'daki baskı çok güçlüydü. Polis, onu Kızıl Ordu Fraksiyonu (RAF) üyesi olmakla suçladı, oysa öyle değildi. Sonra Kürdistan'a gitti, izini kaybettim tabii. Ve o da Türk ordusu tarafından korkunç bir eylemde öldürüldü; yani yakalandıktan sonra öldürüldü. Ve bir arkadaşı olan Hito Steyerl tarafından takdim edildi. Andrea, Münih'te gençken onunla arkadaştı. Ve bugünlerde Hito Steyerl, Almanya'da çok saygı duyduğum tanınmış bir sanatçı.”