20 yılda 65 bin kişi intihar etti

Türkiye ve Bakurê Kurdistan’da 2002-2022 arasında intihar edenlerin sayısı 65 bin 545 olarak açıklandı. Sosyolog Ali Erol, “Derin yoksulluk kaynaklı intiharlar, cinayet olarak tanımlanmalı” dedi.

AKP iktidarı sürecinde intihar ederek yaşamına son verenlerin sayısındaki artış konuşuluyor. Özellikle 6 Şubat depremi sonrası giderek artan ekonomik krizle birlikte intihar haberlerinde artış gözle görünür bir hal aldı. Özellikle son 6 ay içerisinde büyük metropollerde metro, tramvay hatlarında yaşamlarına son verenlerin sayısındaki artış, azımsanamayacak bir boyuta ulaştı. 2022’ye kadar açıklanan veriler de yaşanan kriz ve derin yoksulluğun boyutunu gösteriyor.

Türkiye ve Bakurê Kurdistan’da resmi rakamlara göre; 2002 ile 2022 yılları arasında intihar ederek yaşamlarına son verenlerin sayısı 65 bin 545 kişi. Bu rakamlara intihar girişiminde bulunanlar eklenmiş değil. İntihar edenlerin yaş ortalamasına bakıldığında, en çok 20-24 yaş aralığındaki kişilerin fazlalığı dikkat çekiyor. Sadece 2022’deki intiharların sayısı ise 4 bin 146 olarak açıklandı. Buna göre; 20-24 yaş aralığında olan 544, 25-29 yaş aralığında olan 568, 30-34 yaş aralığında ise 460 yurttaş yaşamına son verdi.

ÇOCUK İNTİHARLARI DA ARTIŞ GÖSTERDİ

Dikkat çeken bir diğer husus ise çocuk intiharlarındaki artış. 2003 ile 2022 yılları arasında 15 yaş altı bin 673 çocuk yaşamlarına son verdi. Bunların yüzde 53’ünü, kız çocukları oluşturuyor. İntihar eden her 33 kişiden biri, 15 yaş altı çocuklardan oluşuyor. Çocuk intiharı, özellikle 2021 ile 2023 yılları arasında yüzde 40 artış gösterdi.

Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği İstanbul Şube Başkanı İkram Doğan ve Sosyolog Ali Erol yaşanan intiharların arka planını ANF’ye değerlendirdi.

YOKSULLUK TETİKLEYİCİ BİR ETKEN

Yoksulluğun intihar için tek sebep olmadığını, ancak önemli bir tetikleyici olduğunu belirten İkram Doğan, özellikle sağlık boyutuna dikkat çekerek şunları söyledi: “Tek başına ekonomik kriz intiharın oranını bu kadar arttırmaz. Soysal, ekonomik ve ruhsal sebepleri var. Ruhsal olarak risk grubunda olanlar kriz durumlarında tetikleniyor. Bu yüzden ekonomik kriz intihar girişimlerinde çok etkili oluyor.”

Özellikle son dönemlerde genç nüfusta intihar oranlarının yüksek olduğunu ve bunun da çoğunlukla gelecek kaygısı ve umutsuzluktan kaynaklandığını söyleyen Doğan, basının da haberleri veriş şeklinin tetikleyiciler arasından olduğunu belirtti.

BU ALANDA ÇALIŞANLARIN STANDARDI YOK

Türkiye’de ruh sağlığı yasası olmadığını, ruh sağlığı yasası olmayınca bu alanda çalışanların standartının da bulunmadığını kaydeden Doğan, şunları söyledi: “Herkes terapi hizmeti veriyor, bu alanda çalışıyor. Bunu denetleyen bir mekanizma da yok. Sağlık Bakanlığına veya üniversitelere bağlı hastanelerde terapi hizmetlerine erişim yok. Halk sağlığı boyutuyla bunu düşünmek gerekiyor. Kişilerin ruh sağlığı alanında çalışan uzmanlara erişimi çok az. Ruh sağlığı profesyonelleri genellikle özel hastane, klinik ya da kendi muayenehanelerinde hizmet verdiği için yoksulların bunu karşılayabilecek bütçesi yok. Bunları tartışmak lazım halk sağlığı boyutuyla.”

DERİN YOKSULLUK TEDİRGİNLİK YARATIR

Yaşanan derin yoksulluğun artacağını ve bunun tedirginlik verici olduğunu söyleyen Doğan, şöyle devam etti: “Son 20 yıllık bir hikaye var. Sağlık, eğitim ve sosyal hizmetlerin de piyasaya açıldığı bir dönem. Kamusal hizmetlerde tedavinin yanında koruyucu-önleyici hizmetler de sunulurdu, ancak özelleştirmeyle birlikte tüm kamusal hizmetlerin bu boyutu da ortadan kalkmış oldu. Böyle bir durum var. Ruh sağlığı mevzusuyla bunu ilişkilendirecek olursak, kapitalizm kendi krizini kendi lehine nasıl çevireceğini çok iyi kurgular. Kamusal hizmetlerin daralmasıyla istihdam da daraldı, dolayısıyla işsizliğin, yoksulluğun artığını görüyoruz. Herkes kendini kurtarma derdinde. Bu yoksulluğun böyle bir sonuca gitmesi çok muhtemeldir.”

CİNAYET OLARAK TANIMLANMALI

Sosyolog Ali Erol ise, Cumhuriyet tarihinin en geniş derin yoksulluk çeperi ile karşı karşıya olunduğunu belirterek, şunları ifade etti: “Derin yoksulluğun genişlemesi ile intiharların yaygınlaşması paralel ilerliyor. Ekonomik krizin derinleşmesi, toplumdaki umudu yok ediyor Krizin uzayınca çıkmaz da kendini farklı bir tahribatla gösteriyor. Artık çözüm üretemeyen kişiler, yanlışa yöneliyor. Aslında ailesi için çözüm üretemeyen birey, ailem için çözüm bulamadım o yüzden intihar girişiminde bulundum, diye savunuyor. İntihar edenlerin bıraktığı mektup ve videolarda hep bu açıklamaları görüyoruz. Türkiye'de borç hukuku, kişiden aileye kalan negatif miras olarak ilerliyor.”

Basının intihar haberini, toplumun haber alma hakkına riayet ederek ama domino etkisini de göz ardı etmeyerek yansıtmak gerektiğini belirten Erol, şunları ekledi: “Haber içeriğinde negatif miras ve intihar sonrası intihar eden kişinin ailesinin yaşamış olduğu zorlukları da içeren bilgi noktalarının yazılması gerekiyor. Tabii bir de intiharın nedeni olan ekonomik krizin nedenleri ve sorumluları haber içerisinde yazılmalı. Aslında derin yoksulluk kaynaklı intiharlar, cinayet olarak tanımlanmalı.”