Çalışana tasarruf, sermayeye teşvik
Türk hükümetinin açıkladığı kamuda tasarruf paketi kamu emekçilerini hedef alırken, sermayeye oluk oluk akan para kanallarına dair herhangi bir şey öngörmüyor.
Türk hükümetinin açıkladığı kamuda tasarruf paketi kamu emekçilerini hedef alırken, sermayeye oluk oluk akan para kanallarına dair herhangi bir şey öngörmüyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz kamuda tasarruf paketi açıkladı. Açıklanan pakette faturanın kamu emekçilerine çıkartıldığı; esnek çalışmanın getirileceği ve personelin azaltılacağı da görülüyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “OVP'ye uygun olarak verimi artırmayı amaçlayarak tasarruf yapmayı amaçlıyoruz” diyerek “Üç yıl boyunca emekli olanlar kadar kamuya yeni personel alınacak. Destek personeli sayısı azaltılacak. Esnek ve uzaktan çalışma modelleri geliştirilecek. Yönetim kurulu ücretlerine tavan sınır getirilecek" ifadelerini kullandı. Sadece bu birkaç başlık bile tasarrufun kamu çalışanları üzerinden yapılacağını gösteriyor. Kamuda bu “tasarruf” önlemleri alınırken devlet bütçesine asıl yükü neler oluşturuyor? Sadece birkaç başlıkta hazinedeki asıl yükün tablosunu çizmeye çalışacağız.
YAP İŞLET DEVRET’E MİLYONLAR
Bakan Mehmet Şimşek, sermayeye adeta vergi affını altın tepside sunuyor. İktidar “vergi indirimi, muafiyeti, istisnası” (vergi harcamaları) adı altında sermaye kesiminden 2024’te 2 trilyon 210 milyar TL’lik bir vergiyi tahsil etmeyecek. 2024-2026 dönemini kapsayan üç yılda bu tutar, 8 trilyon 211 milyar TL’yi bulacak. Sermayeden alınan kurumlar vergisi ise sadece 19.5 milyar. Kamudan sermayeye akan bir başka kaynak ise yap-işlet-devret (YİD) modeli. Bu model ile geçiş garantisi verilen köprü, otoyolları ve hastaneler inşa eden şirketlere 2024 bütçesinden toplamda 73 milyar 830 milyon lira ödenmesi öngörülüyor. Oysa tasarruf gereği kaldırılan kamu personel servislerinin 2023’te devlete maliyeti sadece 2 milyar 611 milyon 796 lira. Örneğin YİD kapsamında yapılan Osmangazi Köprüsü açıldığında geçiş ücreti araç başına 35 dolar + yüzde 8 KDV olarak belirlenmişti. Ücret, ABD enflasyonuna endekslendiğinden Mart 2024’te köprü geçiş ücreti 51 dolara ulaştı. 18 Mart’ta açılışının ikinci yılını dolduran 1915 Çanakkale Köprüsünde de şimdiye kadar verilen garantiler nedeniyle geçiş sayısı tutturulamadığı için şirkete 11 milyar 705 milyon TL ödendi.
YİD’in yanı sıra Kamu Özel İşbirliği projeleri de yine garantilerin tutturulmaması üzerine milyarlarca lirayı sermayeye aktarıyor. Örneğin Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) raporuna göre; 2023’te yolcu garanti sayısı tutturulamadığı için Kamu Özel İşbirliği projeleri ile yapılan havalimanlarına toplam 199,7 milyon euro ödeme yapıldı. Ayrıca yine YİD ile yapılan 13 şehir hastanesi için 2023 yılının Ocak-Mayıs döneminde ödenen kira,sadece 5 ayda 22,5 milyar TL olarak geçti.
FAİZ ÖDEMESİ PERSONEL GİDERİNDEN FAZLA
Hazine, kamu personel giderlerini ve sayısını azaltırken dış borç faiz ödemesinde de geçen yıl rekor kırdı. Türkiye, 2023’te 28,4 milyar dolar faiz ödedi. İktidarın, 2023’te topladığı her 100 lira verginin 15 lirası faize gitti. Bu rakam 2024’te 17 lira olarak faize gidecek, elbette bunun artması da olası. Bu rakam 2011’den beri ödenen en yüksek miktar oldu.
Kamu hazinesinden ödenen başka bir gider de Kur Korumalı Mevduat (KKM). Dövizi dizginleyen önemli bir araç olarak kullanılsa da büyük bir pay devlet tarafından ödendi. Şimdi uygulamadan kaldırılan KKM'ye 1,1 trilyon lira ödendi.
YABANCI YATIRIMCIYA BU BİLE YETMEDİ
İktidar sermayeye dokunmadan bir tasarruf paketi hazırlarken İngiliz ekonomist Timothy Ash, kamuda tasarruf paketine dair, “Bunlar, kamu maaşları ve emekli maaşlarında gerçek bir kısıtlama olmaksızın enflasyonu düşürmek için yeterli mi?” diyerek maaşların da düşürülmesine işaret etti. Oysaki veriler Türkiye’de enflasyonun, çalışan maaşlarının yükselmesiyle değil, sermayenin süper kârlar sağlamasıyla arttığını ortaya koyuyor. Mehmet Şimşek ise IMF’siz IMF programını uygularken iç talebin bastırılmasının dayalı olarak talep enflasyonunu ile mücadele ettiklerini her defasında ifade ediyor. Bu da alım gücünün düşürülmesi anlamına geliyor. Kârların arttığı küçük bir zengin kesimin alım gücü düşmüyor aksine katlanıyor ama ücretleri eriyen çalışan kesimin alım gücü düşüyor.