İran artık eskisi gibi olmayacak - II*

İran toplumunu ve tarihsel dinamiğini kendimize göre ele alamayız. İran toplumu, mevcut rejimden memnun olmadığı gibi 1980 öncesinin İran’ına benzer ya da yeni koşullardaki bir versiyonunu da istemiyor.

Meşru savunmasız bir mücadele düşünmek, özellikle de Ortadoğu’da kuzuyu kurda teslim etmektir. Bütün mücadeleyi gerillayla sürdürmek, vururum, parçalarım toprak parçası koparırım gibi yaklaşım yerine, meşru savunma gücünün varlığı koşullarında demokratik örgütlenmeyi geliştirerek, İran halklarıyla birleşip demokrasi mücadelesi temelinde demokratik İran, federe ya da özerk demokratik Kurdistan hedefiyle mücadele geliştirilmelidir.

Ortadoğu ülkeleri içinde Kurdistan'dan ve Kürt toplum gerçeğinden sonra demokratik değerlere, demokratikleşmeye en yatkın toplum İran toplumudur. KODAR ve PJAK olarak, özgürlük ve demokrasi mücadelemiz, İran'ı demokratikleştirmek isteyenlerin, Kürt sorununu demokratik siyasal temelde çözüp demokratikleşme temelinde demokratik bir İran yaratmak isteyenlerin, İran'daki gelişmelere daha objektif, daha gerçekçi yaklaşması şarttır. 

KADIN İRAN TOPLUMUNDA EDİLGEN DEĞİLDİR

Kadın gerçeği de İran’da küçümsenemez. Sorunu eşarp takıp takmamaya bağlamak Batıcı ve modernist bir yaklaşımdır. Tabii ki zorla eşarp taktırmak, takmayanlara zoraki taktırmak yanlıştır. Ancak bu gerçekliğe rağmen İran’da kadın, toplum içinde etkilidir. İdari ve ekonomik alanda, hizmet sektöründe kadın çalışanların sayısı oldukça fazladır. İran'daki kadının erkek karşısındaki duruşu, toplum içindeki yeri küçümsenemez. Batılı birçok yazar, siyasetçi bile İran’da yaptığı araştırmalar sonucu, İran’ın anaerkil olduğunu söyleyecek kadar güçlü değerlendirmeler yapmışlardır. Bu gerçek de gösteriyor ki demokratikleşmede önemli bir öge olan kadın da İran toplumunda çok edilgen değildir. Tabii ki sorunlar yaşamaktadır, bazı kurumlarda kadının iradesi yeterince yansımamaktadır. Özellikle karar alma mekanizmalarında kadının yeri yok denecek kadar çok sınırlıdır ama Ortadoğu toplumları açısından ele alındığında, Kürt kadınından sonra sosyal yaşamda varlığı hissedilen bir konuma sahiptir. Böyle olumlu denilebilecek durumlardan söz edilse de mevcut rejim sosyal ve kültürel yaşam alanını kadına önemli düzeyde kapatmıştır. Bu tabii toplumdaki değişimi zorlayan, kadının siyasal, sosyal, kültürel alandaki değişimde oynadığı rolü sınırlayan bir etkendir. Buna rağmen İran’da kadının demokratikleşme ve özgürlükleri derinleştirilmesi konusunda önemli bir potansiyele sahip olduğunu söyleyebiliriz.

İran’da kadın konusunu da ele alırken daha doğru bir değerlendirme yapmak gerekmektedir. Batılılar da İran'da kadının önemli bir potansiyel olduğunu söylüyorlar ama onların İran için de düşündükleri kadın profili Batı’nın modernist kadındır. Modernist ölçüler içindeki kadındır. Bunun da büyük bir yanılgı olduğu açıktır. İran'daki kadın etkili olacaktır, etkisini daha da arttıracaktır ama bu kapitalizmin modernist zihniyetinin belirli kalıplara soktuğu ve model olarak düşündüğü biçimindeki bir kadın olmayacaktır.

İran’daki kadının eğitim düzeyi eskiye oranla yükselmiştir. Kadının çalışması kadar normal, doğal bir şey yoktur. Kadının evden çıkıp çalışması, kendi ayağı üzerinde durması engellenen, önü alınan bir olgu değildir; aksine teşvik edilmektedir. Bu da tabii önceki İran devriminde kadının oynadığı etkin rolün sonucu bir durumdur. Öte yandan İran da neolitik toplumda rol oynayan ana tanrıça kadının yaşam bulduğu, etkili olduğu alanlardan biridir. Belki Kurdistan kadar belirleyici değildir, Kurdistan coğrafyasındaki ana tanrıça kültü kadar tarih içinde etkinliği olmamıştır. Ana tanrıça kültünün, kadının oynadığı rolün İran coğrafyasında da önemli olduğu, bu yönüyle kadının tarihsel etkisinin toplumsal yaşamdaki damarların güçlü olduğunu söyleyebiliriz.

GENÇLİK DEĞİŞİM İSTİYOR

Gençliğin dinamizminden zaten kuşku yoktur. İran çok genç bir nüfuslu bir ülkedir ama bu genç nüfus, rejimin antidemokratik ve katı uygulamaları nedeniyle sosyal ve kültürel yaşamda etkin değildir. Bu yönüyle belki de en az kadın kadar toplumda kendini ifade edemeyen bir pozisyonda yaşamaktadır. Bu açıdan gençlik de bir değişim istemektedir. Mevcut durumdan memnun değildir. Son seçimlerde de görüldüğü gibi gençlik potansiyeli çok yüksektir. Bu yönüyle dışarıdan, Batı değerlerinden kimi etkilenmeler vardır. Daha doğrusu rejimin baskıcı karakteri gençliği böyle bir eğilime itmektedir. Özentili ve arayış içinde olan bir gençlik vardır. Bbunun, Batı kültürel değerlerini yaşamaktan çok, rejime karşı baskı ve tepki biçiminde ortaya çıktığını söylemek daha doğru olur. Bunun için de rejimin yumuşaması, demokratikleşmesi, baskıcı karakterini geriletmek açısından bu mücadelenin içinde aktif yerini almaktadır. Bundan sonra da muhalif hareketin en etkin gücü gençlik olacaktır. Sonuç itibarıyla İran'da orta sınıf da dahil, gençlik, kadın ve ekonomik, siyasal ve sosyal alanda etkili olmak isteyen eski iktidar bloku bu mücadeleyi İran’da değişim yaratana kadar sürdüreceklerdir. Bu mücadele inişli çıkışlı olsa da İran değişime uğrayana kadar durmayacaktır.

İRAN’DA REFORM KAÇINILMAZ

İran artık eski İran olmayacaktır ama ABD'nin, Avrupa’nın beklediği İran da olmayacaktır. Hatta denilebilir ki; Avrupa ve ABD'nin hoşuna gitmeyen bir İran gerçeği ortaya çıkacaktır. Artık günümüzde anti emperyalistlik, anti Amerikancılık ya da dış dünyaya karşı çıkmak Irak ve İran’da görüldüğü gibi bu baskıcı, otoriter rejimlerle, yönetimlerle olmamaktadır. Çünkü bunlar halkın gücünü, desteğini almadıklarından dolayı dışa karşı pozisyonları da zayıftır. Halkın gücünü alan, demokratikleşen, halkla barışık olan, halkın örgütlenmesine dayanan herhangi bir yönetim, ABD'ye karşı da, emperyalizme karşı da dışa karşı da daha rahat karşı koyuşlar gerçekleştirir. Yumuşama, reform ve demokratik adımlarla toplumsal tabanı genişleyen ve topluma örgütlenme ve ifade özgürlüğü tanıyan bir İran, ABD ve Batı karşısında daha güçlü bir pozisyona ulaşacaktır. ABD'nin istediği, iş birlikçi ve ekonomik olarak liberal bir değişimdir. Ancak İran’da böyle bir gelişimden çok, dışa karşı ama belirli düzeyde demokratik açılımları ifade eden reforma uğramış İran olacaktır.

Mevcut muhalefet tabii ki dış dünya ile kavga etmek istememektedir. Sivri bir çatışma düşünmemektedir ama öyle Batı’nın iş birlikçisi olma, bütünleşme, değerlerini benimseme gibi bir yaklaşımları yoktur. Avrupa ve Amerika’dan oturan muhalefet de öyle halkın ihtiyacını karşılayacak bir özgürleşmeyi ve demokratikleşmeyi getirmeyecektir. Bu nedenle halk demokrasi ve özgürlükler konusunda önemli sorunlar yaşamaya devem edecektir. Halkın demokratikleşme konusunda daha güçlü talepleri karşısında bunlarla halk arasında bir gerilim yaşanacaktır. Zaten demokratikleşme dinamiği, böyle pozitif gerilimlerle demokrasinin gelişmesini ve derinleşmesini sağlayacaktır. Burada bir daha belirtelim: halkın demokratikleşme, yumuşama talepleri, İslami rejimin yıkılması biçiminde olmayacaktır. Ekonomik sosyal olarak daha adil, daha eşit bir toplum için demokratikleşme ve özgürlük alanlarının genişlemesi İran'ın kendi özgün koşullarına göre, tarihine, kültürüne uygun olarak gelişecektir. İran’daki serhildanlarda bunu bariz bir biçimde gördük.

BASKI ALTINDAKİ TOPLUMLARI RAHATLATACAK

İran'da gelişen bu hareketlenmenin İran’daki iç siyaset açısından önemli bir etkisinin olacağını düşünmek gerekiyor. Bu yönüyle bir defa bu çekişme Kürt halkı başta olmak üzere baskı altında olan toplumları rahatlatacaktır. Mevcut baskıcı rejimin önemli zorluklar ve sıkıntılar yaşadığı açıktır.

İran'daki rejim çok sert davranarak bu süreci atlatamaz. İran toplumu öyle çok sertliğe pabuç bırakacak bir toplum da değildir. Tabii ki hareketler ilk başta olduğu gibi sürekli ve yoğun değildir. Gösteriler azalmıştır ama bu rejime karşı muhalefetin zayıfladığı anlamına gelmiyor. Bu biraz da İran toplumunun karakteriyle ilgilidir. Diğer yandan mevcut muhalif kesim de çok sert ve cepheden bir çatışma yürütmeyi uygun görmüyor. Bu bakımdan muhalefet toplumsal kesimleri arkasına alarak, çeşitli mücadele yöntemleriyle kendisini etkin kılmaya çalışacaktır. Zaman muhaliflerin değil, rejim aleyhine çalışmaktadır.

KÜRT HALKININ ÖZGÜRLEŞME İMKANLARI

Tabii ki bu süreçten demokratik güçler yararlanacaktır. Bu süreçte mücadele geliştirilirse İran’ın demokratikleşmesi ve Kürt halkının özgürleşme imkanları ortaya çıkacaktır. Bu yararlanma, ABD ve Batı’nın İran içinde çelişkiler çıktı, o zaman bize bağlı iş birlikçileri harekete geçirelim, bu zor durumda yüklenerek İran’da kendimize bağlı bir rejim kuralım biçiminde olmasını yanlış görmek ve bu tür politikalara alet olmamak gerekir. Bu süreçte ABD ve Batı’nın Ortadoğu’ya yine kendi gözlükleriyle bakıp iş birlikçilerini harekete geçirerek İran’ı eskisi gibi iş birlikçi ve kendi çıkarlarına kullanma politikası gütmek istediğinin işaretleri görülmektedir. Ancak bunlar gerçekçi olmayan, gerçekleşmesi söz konusu olmayan beklentilerdir. Bu tür beklentilere dayanarak politika yapanlar, İran’da kaybetmeye mahkumdur. İran toplumu, mevcut rejimden memnun olmadığı gibi 1980’li yıllar öncesinin İran’ına benzer ya da onun yeni koşullardaki bir versiyonu olacak bir ülke de istememektedir.

KODAR ve PJAK olarak İran’daki gelişmelere, Batılıların gözüyle yaklaşmaktan uzak durmak gerektiğini düşünüyoruz. Bunun için de en başta Batı’nın ve ABD'nin söylemlerinden, anladığı biçimde bir demokratikleşme süreci bekleme ve Batı gibi bir demokratik İran yaratma gibi yaklaşımlardan kaçınılmalıdır. İran, öyle Batı’nın beklediği süreçler içinde ve ölçülerde demokratikleşmeyecektir. Onlar, İran'ın iş birlikçi hale gelmesini ve ekonomik olarak tamamen liberal olmasını istemektedir. İran'da ise Batı’ya ve Avrupa’ya karşı iş birlikçilik yapmama, iş birliğinden uzak durma, bir toplumsal eğilimdir. Bunun da görülmesi gerekiyor. Kaldı ki Batı iş birlikçiliği ve hayranlığı iyi bir eğilim değildir. Bu nedenle Batı’dan uzak durmalarına olumsuz bir şeymiş gibi yaklaşmamak gerekir. İran toplumsal muhalefetinin halkın beklentilerini karşılamayacak düzeyde de olsa, devrim niteliğinde, demokratik açılımlar istedikleri ama bunu Batı’yla iş birliği yapma temelinde düşünmedikleri de görülmelidir.

DEMOKRATİK İRAN, ÖZERK YA DA FEDERE KURDİSTAN

Bu yönüyle KODAR ve PJAK, Kürt sorununun siyasal çözümü, İran'ın demokratikleşmesi biçiminde bir yaklaşım içindedir. Ancak şu anda İran'daki muhalif toplumsal güçler biraz daha aktif durumda olduğu için siyasal çerçeveyi de bu yönüyle İran'ın demokratik değişiklikler yaparak demokratikleşmesi ve Kürt sorununun demokratik siyasal-toplumsal temelde çözülmesi yönünde koymak daha sonuç alıcı olabilir. Hatta demokratik İran, federe ya da özerk Kurdistan biçiminde bir politikaya da sahip olabiliriz. Kuşkusuz İran'ın demokratikleşmesi süreci, Kürt halkının özgürleşmesi açısından da önemli imkanlar sunar. Bu yönüyle KODAR, İran toplumunu ve muhalif kesimleri ile ilişki içeresinde olmaya devam edecektir. Önderlik, en son kapitalizmin bir kanser olduğunu ortaya koydu. Batı dünyasındaki modernizmin insanlığı bitirdiğini özellikle vurguladı. Zaten Önderlik kendi savunmalarını ve değerlendirmelerini Ortadoğu’nun kendini bu kapitalist moderniteye karşı savunmaları olduğunu özellikle vurgulamıştır. Önderliğin demokrasi anlayışı, özgürlük anlayışı, esas olarak da Ortadoğu gerçeğini ifade etmektedir.

İran’da kadın öncülüğünde gelişen serhildanlar, Kurdistan Özgürlük Mücadelesinin hem doğru politika üretme hem de İran’daki siyasal gelişmelere müdahil olma ve söz konusu hareketin içeriğini ve hedeflerini demokratikleşme boyutunda kapsamlılaştırma, derinleştirme potansiyeli ve gücü gösterdi. Kürt Özgürlük Hareketi’nin, Doğu Kurdistan'daki toplumsal desteği küçümsenemez. Aslında İran toplumunu da etkileyen bir yaklaşım içindedir. İran devleti tarafından da İran'daki muhalifler tarafından da İran toplumu tarafından da bölgesel ve dış güçler tarafından da dikkate alınacak bir Kürt Özgürlük Hareketi, Kürt demokratik toplum gerçeği söz konusudur. Demokrasi esas olarak da bir örgütlenme ve örgütlenmeye dayanarak mücadele yürütme sorunudur. Esas olarak da Kürt toplumunun demokratik örgütlenmesini sağlamak, bu demokratik örgütleme temelinde İran ve Kurdistan'da demokratikleşmeyi geliştirmek doğru stratejidir.

DEMOKRATİK MÜCADELE GÜÇ VERMEK

Kürt Özgürlük Hareketi, İran sınırları içinde, Türkiye sınırları içinde, Suriye sınırları içinde bu sorunu diğer halklarla yan yana yaşama ekseninde demokratik temelde çözme politikasını hep dile getirmiştir ve bunu esas alacaktır. Bu çözümü nasıl gerçekleştireceğiz bunu düşünmek gerekir. Bu bir mücadele işidir. Mucizevi ya da kestirme yöntemlerle olmaz. Birilerinin gelip ülke ve demokrasi bahşedeceğini düşünmek, zaten demokratik ve özgürlükçü olmamaktır. Kürt halkı büyük zorluklara karşı direnerek, büyük bedeller ödeyerek bugünlere gelmiştir. Bu bakımdan demokratik örgütlenme, toplumsal mücadeleyi geliştirme ve demokratik güçlerle birleşme mücadelesinin büyük çabalarla ortaya çıkarılması gerekir. Tabii tutuklamalar da, işkenceler de, katledilmeler de olacaktır, başka sıkıntılar da olacaktır. Ağır bedelleri olacak bir mücadeleyle Kürt halkı kendi özgürlük ve demokrasi alanını geliştirecek, demokratik örgütlenmesini güçlendirecek, İran'daki demokratik mücadelenin gelişmesini sağlayacak, derinleştirecektir. Yoksa sadece silahlı mücadele vereceğim, gerilla mücadelesi vereceğim, bununla vuracağım, bununla yıkacağımı çok klasik bir yaklaşımdır ve eski ulusal kurtuluşçuluktur. Belirli dış güçlere ve bölge ülkelerine dayanarak sonuç alma yaklaşımıdır ki bunlar doğru değildir. Irak ve ya Suriye’de olduğu gibi birisi gelir vurur, biz de onunla ilişki içinde olur bir şeyler elde ederiz yaklaşımı da doğru bir yaklaşım değildir. Suriye koşullarında ortaya çıkmış bir durumu sanki başka yerde de olabilirmiş gibi bir anlayış haline getirip politikayı bunun üzerine kurmak gibi yaklaşımlar kesinlikle kaybettirir. Bu tür yaklaşımlar mücadelesizliği ve çabasızlığı esas alan yaklaşımlardır. Bu tür yaklaşımlar, halkın kendi örgütlenmesine ve mücadelesine dayanarak demokrasiyi geliştirme, bölge halklarıyla özgür ve demokratik temelde bir ilişki ortaya çıkarma mücadelesinden uzak durmayı beraberinde getirir.

En doğru yaklaşım, bütün parçalarda Kürt halkında gelişen bilinç düzeyini, örgütlenme düzeyini daha örgütlü hale getirip mücadeleyi geliştirmek ve İran’da olduğu gibi ortaya çıkan belirli imkanları büyük bir fırsat olarak değerlendirip bu ülkelerdeki demokratik mücadeleye güç vermek gerekir. Bu ülkelerdeki değişim süreçlerine ve bu yönlü mücadelelerine destek vermek, onlarla dolaylı ya da dolaysız bir ortak hareket yaratma çabaları içine girmek gerekir. 

KODAR VE PJAK TEMEL ARKTÖRLERDİR

Özcesi İran'da gelişen durumlar karşısında seyreden, izleyen durumdan çıkıp, kesinlikle İran’ı demokratikleştirmede en temel güç olacak bir rol üstlenmek için yaratıcı politik taktikler, uygun söylemler, uygun mücadele yöntemlerini bulmak ve bu temelde Kürt sorununa çözüm bulmak çabası içinde olunmalıdır. Şu anda İran, tabii ki mevcut hareketlenmeye etkili mücadele edecek bu toplumsal hareketliliği örgütleyip mücadele gücü haline getirerek rejimi geriletecek aktörlere ihtiyaç duymaktadır. Kuşkusuz bu aktörlerin başında KODAR ve PJAK gelmektedir. KODAR’ın esas aldığı ideolojik ve teorik değerlendirmeler, örgüt ve örgütlenme anlayışı ve mücadele çizgisi, İran’da önemli bir siyasal ve toplumsal aktör olmasına imkan tanımaktadır. Zaten şimdiden KODAR ve PJAK, Doğu Kurdistan üzerinde en etkili olan hareket olarak İran’da bu rolü oynamaya aday ve hazırdır.

İran’daki Kürt Özgürlük Hareketi mücadele ve muhalefet ederken programı da örgütlenmesi de mücadele tarzı da farklıdır. Bu, kendi dışındaki gelişmeler karşısında farklı çevrelerle dolaylı ya da dolaysız demokrasi mücadelesinde ortaklaştırılmasına engel değildir. KODAR tabii ki kendi paradigmasal yaklaşımları doğrultusunda bir örgütlenme içinde olacaktır. Toplumsal örgütlenmesini demokratik konfederal temelde yapacaktır. Genel demokratikleşme talepleri yanında Kurdistan’la ilgili kendi programına uygun talepleri de olacaktır. İran’da her renkten demokratik eğilimli güçlerle mücadelesini ortaklaştırırken, bu mücadelede kendi tarzıyla etkin olma çabası içinde olacaktır. Farklılığını mücadelesinde, örgütlenmesinde, çalışmasında ortaya koyacaktır.

YENİ POLİTİKA, YENİ SÖYLEM, YENİ ÜSLUP

İran’da bu tür mücadelelerin koşulları yoktur, demek kesinlikle doğru değildir. Ya hep ya da hiç mantığıyla bir yerde mücadele olmaz. İran koşullarında bu tür mücadelenin imkanları yok demek aslında sağcılıktır; mücadeleden kaçmanın, mücadele içine girmemenin teorisini yapmaktır. Bu yaklaşım mücadeleden kaçmak olduğu gibi sanki bir politikaymış, doğru bir yaklaşımmış gibi kendini kandıran, toplumu kandıran tutumlar da görülmektedir. Bu açıdan bu tür mücadeleyi geliştirmeyen, örgütü geliştirmeyen, Kurdistan'da ve İran'da demokratik siyaseti ve mücadeleyi geliştirmeyen kestirmeci yöntemlerle mücadelesiz bir şeyler elde edilirmiş yaklaşımları çok yanlıştır. Kürt Özgürlük Hareketi’nin bütün parçalardaki demokratik özgürlükçü etkisini Kurdistan'da nasıl örgütlemeye kavuşturabilir, demokratik mücadele kanallarını ve mevzilerini bedeller ödense de nasıl açılabilir konuları üzerinde durmak ve bu sorunlara cevap verme temelinde mücadeleyi geliştirmek en doğru politikadır. Çünkü bu süreç doğru politika üretilir ve etkili mücadele verilirse kesinlikle sonuç alınacak imkanlar sunmaktadır.

İran'da demokratikleşmenin ve Özgürlük Mücadelesinin, İran koşullarında gelişeceğini görerek, yeni bir söylem, yeni bir politikayla, yeni bir üslupla demokratik mücadelenin geliştirilmesi gerekmektedir. Meşru savunmasız bir mücadele düşünmek, özellikle de Ortadoğu’da kuzuyu kurda teslim etmektir. Bütün mücadeleyi gerillayla sürdürmek, vururum, parçalarım toprak parçası koparırım gibi yaklaşım yerine, meşru savunma gücünün varlığı koşullarında demokratik örgütlenmeyi geliştirerek İran halklarıyla birleşip demokrasi mücadelesi temelinde demokratik İran, federe ya da özerk demokratik Kurdistan hedefiyle mücadele geliştirilmelidir.

* KODAR Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Fuad Bêrîtan, ANF için yazdı.