Özak İşçisi Gülel: Kadın işçileri aşağılayamayacaklarını direnişimizle gösterdik

BİRTEK-Sen öncülüğündeki direnişlerini Riha'dan İstanbul’a taşıyan Özak işçilerinden Seher Gülel, “Fabrikada kadın olduğumuzu unutmuştuk. Biz kadın işçileri böyle aşağılayamayacaklarını direnişimizle gösterdik” dedi.

Urfa Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren Özak Tekstil Fabrikası’ndaki kölece çalışma koşullarına göz yuman sarı sendikadan istifa edip, BİRTEK-Sen’e geçtikleri için işten atılan Özak işçilerinin İstanbul’a taşıdıkları direniş etkisini göstermeye başladı. Levi’s’ten sonra BİRTEK-Sen’in görüşmeleri sürdürdüğü Zara markası da Özak Tekstil’in Malatya ve İstanbul’daki fabrikalarında üretim yaptırmama kararı aldı.

Yağmur soğuk demeden kurdukları çadırda direnen işçilerden Seher Gülel, ANF’ye konuştu. Fabrikada en çok da kadın işçiler olarak aşağılandıklarını anlatan Gülel, “Kadın işçileri böyle aşağılayamayacaklarını göstermek istiyorduk ve bunu da direnişin öncüsü olarak gösterdik” vurgusunda bulundu.

‘ORADA ÇALIŞIRKEN KADIN OLDUĞUMUZU UNUTUYORDUK!’

Seher Gülel, sendika seçme hakkını kullandığı için Özak Tekstil Fabrikası’ndan ilk atılan işçi. 6 ay fabrikanın kalite kontrol bölümünde çalışan 26 yaşındaki Gülel, mesailerinin günde kimi zaman 19-20 saati bulduğunu ve bunun karşılığında ise asgari ücret aldıklarını belirtti.

Özellikle kadın işçilere yönelik çok büyük baskı olduğuna, insan yerine konulmadıklarına dikkat çeken Gülel, yaşananları şöyle anlattı: “Yaklaşık 300 kadın işçi çalışıyorduk ve başımızda bizi sürekli aşağılayan Mehmet Çiftçi isimli bir yönetici vardı. Öyle ki orada çalışırken kadın olduğumuzu bile unutuyorduk. Çünkü orada bir ismimiz yoktu; sürekli, ‘Körsünüz, çeneniz düşük, salaksınız, yediğiniz yemek, aldığınız para haram’ diye hakarete uğruyorduk, özel hayatlarımıza müdahale ediyordu. 6 ay boyunca hep bunu yaşadım. Telefon kullanmamız bile yasaktı, kullananlar olursa hemen ikna odalarına alıp attıkları mesajları sildiriyorlardı. Bu sorunları üye olduğumuz Hak-İş’e bağlı Öz İplik-İş’e anlatıyorduk ama hiçbir şekilde dikkate almıyorlardı. Bunun üzerine sendika değiştirme kararı aldık ve BİRTEK-Sen’e üye olduk. Kadınları böyle aşağılayamayacaklarını göstermek istiyorduk ve nitekim de bunu da direnişin öncüsü olarak gösterdik.”

HEM RÜŞVET HEM TEHDİT!

Sendika değiştirdiklerinin Kasım 2023’te bir sendika toplantısında konuşurken gizlice çekilen bir fotoğrafla ortaya çıktığını belirten Gülel, bunun üzerine baskı ve mobbingin daha da arttığına işaret etti. Yöneticileri Mehmet Çiftçi’nin fabrikanın ortasında kendisini, “Senin 6 ayın deneme süreci, ona göre konuş” diyerek tehdit ettiğini anlatan Gülel, birkaç gün boyunca sürekli sözlü sataşmalara maruz kaldığını söyledi.

Son olarak iş hakkında üzerine gelmeye başladıklarını anlatan Gülel, şunları kaydetti: “İşimi düzgün yaptığım herkes tarafından bilinmesine rağmen ‘iş onaylanmamış’ diyerek yalan söylediler. Oysa mal benden sonra iki aşamadan daha geçiyor ve defolu olmasına imkan yok. Ama beni Kod 46 ile işten çıkarmak için bahane arıyorlardı ve nitekim o kodla çıkardılar. Bu durumu protesto etmek için işçiler fabrikanın önünde toplandığında ise sarı sendika Öz İplik-İş patronun aracılığıyla mahalle muhtarına ulaşıp hem babama baskı kurdu, hem beni çağırarak rüşvet teklif ettiler. Ankara’ya özel olarak benim gelen sendika temsilcileri, ‘Sen aradan çekil, sana iki kat daha fazla ödeme yapacağız’ dediler. Bunu kabul etmeyince hem muhtarı aracı ederek beni jandarma ile tehdit ettiler hem de arabulucuyu devreye koydular.”

‘SARI SENDİKA KADIN ARKADAŞIMIZA ŞANTAJ YAPTI’

Baskının kendisiyle de sınırlı kalmadığını dile getiren Gülel, sendika seçme hakkını kullanan diğer kadın işçilerin de büyük bir baskıya maruz kaldığını, ikna odalarına çekilip sözlü hakarete uğradıklarını belirtti. Hatta sarı sendika Öz İplik-İş temsilcilerinden Gülbahar Kaya’nın işi, bir kadın işçiyi ailesiyle tehdit etmeye kadar vardırdığına dikkat çeken Gülel, “Bir kadın arkadaşımızın resmini dışarda bir erkek arkadaşıyla dolaşırken gizlice çeken sendika temsilcisi Kaya, bu fotoğrafları daha sonra şantaj amacıyla kullandı. Urfa’da aşiretler nedeniyle kadınların üzerindeki aile baskısının çok olduğu bilen Kaya, kadın arkadaşımızı, ‘Eğer sendikadan çıkarsan bu fotoğrafları babana gösteririm’ diyerek tehdit etti. Bu yüzden sendikadan çıkamayanlar oldu” dedi.

‘DOSTU DA DÜŞMANI DA GÖRDÜK’

Direnişe başlamalarıyla bu defa da karşılarında devleti bulduklarını belirten Gülel, patron-sarı sendika-vali işbirliğiyle kriminalize edilmeye çalışıldıklarını anlattı.

Riha'daki (Urfa) direniş boyunca 3 defa işkenceyle gözaltına alınan Gülel, “Tazyikli su, gaz ile defalarca bizi darp ederek gözaltına aldılar. Önce şikayet ettik ama daha sonra jandarmanın jandarmaya bir şey yapmayacağını gördük. Valisinden kolluğa, belediye başkanından cami müftüsüne, herkes patronun yanaydı, kimi kime şikayet edeceğimizi bilmiyorduk. Bu süreçte dostu da düşmanı da gördük. Devlet karşımızdayken, BİRTEK-Sen ve EMEK Partisi hep yanımızdaydı. Bu bizim siyasi bakış açımızı da etkiledi. Ailecek AKP’ye yakındık ama açıkça patronun yanında olduklarını gördük. EMEK Partisi hep yanımızda oldu ve mücadelemize güç verdi. Biz sonuna kadar direneceğiz ve inanıyorum ki işçi sınıfı direnerek kazanacak” vurgusunda bulundu.