Kobanê Davası kapsamında yargılanan tutsak siyasetçi Zeynep Ölbeci, “Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa çözüm” kampanyası kapsamında cezaevlerinde 27 Kasım’dan bu yana sürdürülen açlık grevine dahil olduklarını belirtti. Ölbeci, avukatları aracılığıyla gönderdiği mektubunda tutsak arkadaşlarıyla birlikte açlık grevinde olduklarını ifade etti.
‘ONURLU MÜCADELENİN BİR PARÇASI OLMAYA GELDİM’
Ölbeci’nin mektubu şöyle:
“Merhaba değerli Kürt halkı, sevgili sosyalistler, demokratlar, aydınlar, ülkesini seven kadınlar, gençler, sizleri saygı ve sevgi ile candan selamlıyorum. Lütfen bu selamı mağdur ya da aciz olduğum için verdiğimi düşünmeyin. Ben Kobanê Davası’nda 3 yıldır yargılanan bir kadın olarak, onurlu barış mücadelesinin bir parçası olmaya, sizlere ulaşmak ve demokratik eşit ve özgür yaşam mücadelenizle buluşmaya geldim.
Zorlu geçen 2023 yılını geride bıraktık. 2023 birilerinin çıkarı için savaşta ısrar edilen, her gün evlerimize ateşin düştüğü yıllardan biri oldu. Statükocular, savaştan yana olanlar, Kürt sorununun çözümünden sadece yok etmeyi anladılar. Oysa 2013’te kurulan müzakere masası bize Kürt sorununun çözümünün konuşularak, silahsız, siyaset yoluyla mümkün olduğunu göstermiştir. Barış için, onurlu yaşam ve birliktelik için büyük bedeller ödendi. Fakat 2015'te müzakere masası tek taraflı, siyasi ve ekonomik rant uğruna statükocuların ve savaş rantçılarının lehine devrildi.
TECRİDİN KALKMASI BARIŞIN OLMAZSA OLMAZIDIR
Ben de dahil Kürt siyasi tutsaklar, müzakere sürecine geri dönülmesi ve yeniden barış görüşmelerinin başlaması için Sayın Abdullah Öcalan'ın Kürt sorunundaki başat rolünü hatırlatarak, üzerindeki ağır tecridin kaldırılması, avukat, aile ve vasi görüşmelerinin yapılması gerektiğine inanıyoruz. Bu barış için olmazsa olmazdır. Biz Kürt halkı ve kadınlar olarak; buna inandık, barışın kalıcı olabilmesi için mücadelemizin merkezine barışı aldık. 27 Kasım 2023’te, Kürt tutsaklar olarak süresiz dönüşümlü onar günlük açlık grevleri eylemimizde, Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması, Kürt sorununun çözümünde müzakere masasının yeniden kurulması temel taleplerimiz olarak öne çıkmıştır.
Tüm kamuoyunu esas olarak bu talepler doğrultusunda demokratik ve özgür yaşam için mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz. Çünkü yaşadığımız tüm kötülüklerin kaynağı, özgür ve eşit yaşama, demokratik ulusa karşı savaşta ısrar edilmesidir.
ÖRGÜTLÜ KÖTÜLÜĞE MECBUR DEĞİLİZ
Kadın ve çocuk katliamları, tecavüzler, toplumun karşı karşıya bırakıldığı açlık ve sefalet, tüm dünyanın çetelerinin uyuşturucu baronlarının ülkeye akışı, buna karşılık; insanlarımızın kendi ülkesinde bir gelecek bulamamasından dünyanın dört bir yanına savrulmak durumda kalması, yaşadığımız doğal afetlerle bile baş edememenin kaynağı bu örgütlü kötülüktür. Bu örgütlü kötülüğün yönetimi altında yaşamaya mecbur ve mahkûm değiliz. Tam da bu hakikatten yola çıkarak, toplum olarak temel ihtiyacımız, savaşta ısrar değil, Kürt meselesinde demokratik yöntemlerle çözüm iradesini göstermektir.
TALEPLERİN HAYATA GEÇİRİLMESİNİ SAĞLAMAK İÇİN DAHA GÜÇLÜ MÜCADELE
Ben ve arkadaşlarım, tecrit kalksın, müzakereler başlasın diyerek açlık grevine girdik. Tüm demokratik kamuoyunu, haklı ve meşru olan bu taleplerimizin hayata geçirilmesini sağlamak için daha güçlü mücadele etmeye çağırıyorum. Hepinizi bu topraklara en yakın zamanda onurlu bir barışın geleceğine olan umudum ve inancımla, saygı ve sevgi ile kucaklıyorum.”