KCK: Yeni süreci doğru anlayalım, oyunlara karşı uyanık olalım!

AKP'nin savaşı ve çatışmayı derinleştiren politika izlediğini belirten KCK, halka ve demokratik güçlere gelişen yeni süreci doğru anlamaya ve sahip çıkmaya, gelişebilecek her türlü saldırı, oyunlara karşı uyanık olmaya ve mücadeleyi geliştirmeye çağırdı.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı açıklaması şöyle:

“Önder Apo çatışmalı sürecin sona ermesi ve sorunların demokratik yollardan çözülmesi için büyük bir özveri içerisindedir. Koşulların oluşturulması durumunda süreci çatışmalı zeminden siyasi ve hukuki zemine çekmek istediğini belirtmiş, hareket olarak biz de Önder Apo'nun ortaya koyduğu iradeyi ve geliştireceği süreci esas alacağımızı belirtmiştik. DEM Parti heyetinin İmralı'ya gidip Önder Apo'yla görüşme gerçekleştirmesi ve ardından Önder Apo'nun Kürt sorununun çözümüne ve çatışmalı sürecin sonlandırılıp sürecin siyasi ve hukuki zemine çekilmesine yönelik düşünce ve önerilerinin Parlamentoda temsili bulunan siyasi partilerle görüşerek tartışılması son derece olumlu bir gelişmedir. Türkiye siyasetinin Önder Apo'nun görüş ve önerilerini tartışmasını önemli bir gelişme ve aynı zamanda yeni bir başlangıç olarak görüyoruz. Önder Apo, Kürt-Türk ilişkilerini tarihsel özüne uygun biçimde yeniden düzeltmek, özellikle son yüzyıldır saplandığı çatışmalı durumdan çıkararak, karşılıklı birbirini tanıyan ve güçlendiren bir temele oturtmak için çabalıyor. İçerisinde bulunduğumuz süreci bu tarihsel amaç için hem fırsat ama aynı zamanda da son şans olarak görüyor. Bundan dolayı ağır İmralı koşullarında büyük bir özveri, sorumluluk ve kararlılıkla hareket ediyor ve herkesi de tarihsel sorumluluk ve ciddiyetle hareket etmeye çağırıyor.

AKP’NIN TUTUMU ÖNDER APO’NUN GELİŞTİRMEYE ÇALIŞTIĞI SÜRECİ BALTALIYOR

Önder Apo'nun süreci çatışmalı zeminden siyasi ve hukuki zemine çekme, savaşı sonlandırma, Kürt sorununun demokratik çözümü ve Türkiye'nin demokratikleşmesi temelindeki çabaları toplumda umut ve inanç yaratırken; bazı AKP yöneticilerinin açıklamaları ile bunları esas alan bazı basın organlarının tartışmaları bunun tersi oluyor, toplumda oluşan umut ve inancı kırıyor. Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılarda görüldüğü gibi, AKP iktidarı savaşı ve çatışmayı sürdüren ve derinleştiren bir politika izliyor. Bir taraftan kardeşlik, barış denilmesi, savaşın sonlanması için Önder Apo ile görüşmeler yapılması, ama öbür yandan AKP iktidarı tarafından savaşı ve çatışmayı derinleştiren yaklaşımların geliştirilmesi bir paradoksa işaret etmektedir. AKP iktidarının bu tutumu, sürecin siyasal zemine evirilmesini zorlaştırdığı gibi, aynı zamanda savaşın ve çatışmanın derinleşmesine de hizmet ediyor ve Önder Apo'nun büyük bir özveri ile geliştirmeye çalıştığı süreci baltalıyor. Halka yönelik artan baskılar, Kürt halkına ve Önder Apo’ya yönelik söylenen hakaret içeren sözler, kayyum atamalarının sürdürülmesi, Rojava'ya yönelik işgal saldırıları, AKP iktidarının nasıl bir yaklaşım içerisinde olduğunu ortaya koyuyor. Son olarak Akdeniz Belediyesine kayyum atandığı ve tekrardan halkın iradesinin gasp edildiği bilgisi kamuoyuna yansımıştır. Bu yaklaşımların Önder Apo'nun büyük özveriyle geliştirdiği çabaları boşa çıkarmaya yönelik olduğu ve savaşı daha da derinleştirdiği çok açıktır.

ROJAVA’YA SALDIRILAR KÜRTLERE NASIL YAKLAŞTIĞINI ORTAYA KOYUYOR

AKP iktidarının SMO çeteleriyle Rojava'ya yönelik yaptığı saldırılar, Kürtlere karşı nasıl yaklaştığını ortaya koyuyor. AKP iktidarının Kürt düşmanlığı bitmiş değildir. Bu düşmanlık sürüyor ve Rojava'da kendisini açıkça gösteriyor. AKP iktidarı, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ne saldırarak halkların demokratik ortak yaşam iradesini yok etmeye çalışıyor. Böyle bir zihniyete ve siyasete sahip bir iktidarın kardeşlikten ve barıştan yana olmadığı, tam tersine savaşı ve düşmanlığı geliştirdiği çok açıktır.

Rojava'ya yapılan saldırı insanlığa yapılan bir saldırıdır. Rojava insanlığın ortak değeridir. DAİŞ'e karşı insanlığın onuru için savaştı, bu uğurda ağır bedeller verdi. Şimdi AKP iktidarı insanlığın bu ortak değerlerine saldırıyor ve yok etmek istiyor; DAİŞ’i yeniden diriltip hakim kılmak istiyor. AKP iktidarı her gün katliamlar yapıyor, evleri, yolları, köprüleri, yaşam alanlarını ve bütün beslenme kaynaklarını bombalıyor. Saldırıların durması için Tişrîn barajına yürüyen sivil halkı bile bombalamış ve katliam gerçekleştirmiştir. Öte yandan Tişrîn Barajı’na yönelik yaptığı saldırılar büyük bir felakete kapı aralıyor. Bütün bunlar insanlık suçudur. Herkesin bu gerçeği görmesi, buna karşı çıkması, insanlığın ortak değeri olan Rojava'nın savunulması için tutum ve çaba içerisinde olması gerekir. Tüm uluslararası güçlerin ve kamuoyunun, kimin çözüm için çaba yürüttüğünü, kiminse bu çabaları sabote edip savaştan ve çözümsüzlekten nemalandığını görüp anlaması gerekir.

Bunlar temelinde bütün halkları ve devrimci-demokratik güçleri, AKP iktidarının ve ona bağlı çetelerin Rojava'ya yönelik saldırılarına karşı çıkmaya, Rojava'yı güçlü bir şekilde sahiplenerek harekete geçmeye çağırıyoruz. Başta Kuzey ve Doğu Suriye halkları olmak üzere, Kürt halkı da bulunduğu her yerde Rojava'ya sahip çıkmalıdır.

Kuzey ve Doğu Suriye halklarının, saldırıların durması için Tişrîn Barajı’na kitleler halinde yürümesi büyük ve çok anlamlı bir eylemdir. Bu cesur tutumlarından dolayı Kuzey ve Doğu Suriye halklarını kutluyor, anlamlı eylemlerini selamlıyoruz. Türk devletinin saldırıları sonucu şehit düşenleri saygıyla anıyor, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Halkların tutumu ve iradesi bütün saldırılardan, düşmanlardan çok daha büyüktür ve onları durdurmaya ve yenmeye muktedirdir. Bu çerçevede halkların gelişen tutumu işgal ve soykırım saldırılarını kıracak ve yenecektir.

Bunlar temelinde tüm yurtsever halkımızı ve demokratik güçleri, gelişen yeni süreci doğru anlamaya ve sahip çıkmaya, gelişebilecek her türlü saldırı, hile ve aldatıcı oyunlara karşı uyanık, tedbirli ve örgütlü olmaya, birliği ve mücadeleyi daha çok geliştirmeye çağırıyoruz!”