AKP’nin silahlanma harcamaları çok yüksek

Ekonomist Özgür Müftüoğlu, ekonomik kriz sebebiyle tasarrufa gidilirken silahlanma harcamasının arttığını; AKP’nin özellikle en çok yatırım ve teşviği buraya yönlendirdiğini söyledi.

SİLAHLANMA HARCAMALARI

Çalışma ekonomisti Özgür Müftüoğlu, zaten giderek kriz nedeniyle en temel ihtiyacını, beslenmesini, barınmasını bile sağlayamayan insanların üzerine savaş sanayisi için başka bir yük daha bindirilmesini eleştirdi.

AKP’nin Meclis’e sunduğu Savunma Sanayii Destekleme Fonu’na yeni kaynak sağlamak gerekçesiyle hazırlanan yasa teklifine göre, limiti 100 bin lira üzerinde olan kredi kartlarında yıllık 750 TL savunma sanayi için pay alınacak. Halbuki hükümet, ‘savunma bütçesi’ne geçen yıl 529 milyar lira, 2024’te ise yaklaşık 971 milyar lira ödenek ayırdı. Ekonomist Özgür Müftüoğlu, savaş ekonomisine bütçeden devasa paylar ayrılırken AKP’nin “İsrail, Türkiye’ye saldıracak” söylemlerinin ardından yeni bir tehdit algısıyla vatandaş para toplanmaya çalışılmasını ANF’ye değerlendirdi.

SİLAH HARCAMALARI ARTIYOR

Müftüoğlu, bu düzenlemeye geçtiğimiz bahar aylarında Cumhurbaşkanı’na verilen bir yetki ile zemin hazırlandığını hatırlatarak, şunları söyledi: “Buna dair birtakım düzenlemeler Meclis’e de getirilmişti. Cumhurbaşkanına ödenek ekleme yetkisi üzerine bir düzenlemeydi bu. TSK’nın modernizasyonu ve savunma sanayiine destek konusunda ödeneklerin yetersiz kalması halinde Cumhurbaşkanı’na bir ödenek yetkisi tanıyan düzenlemeler vardı. Bütçe dışında da savaş sanayiine yönelik bir kaynak aktarma çabası vardı yani. AKP’nin özellikle bu son dönemde en çok yatırım ve teşvik verdiği alanların başında silah sanayii geliyor. Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) Küresel Askeri Harcamalar raporuna göre, 2023'ten 2024’te Türkiye'deki savunma sanayi yüzde 37 artmış. 2028 hedeflerinde de sürekli olarak bir artış hedeflendiğini görüyoruz. Sürekli olarak bir silah sanayiini teşvik etme durumu uzunca bir süredir Türkiye hükümetinin gündeminde ve bunu büyük ölçüde gerçekleştiriyor. Bununla da övünüyor. 2023'teki seçimlerde savaş gemisi getirdi, SİHA ve İHA'larla bir gövde gösterisi yaptı. Özetle AKP’nin son süreçteki silahlanma harcamaları çok yüksek.”

TEHDİT ALGISI YARATILDI

Özgür Müftüoğlu birçok alanda ekonomik kriz sebebiyle tasarrufa gidildiğini fakat silahlanmada harcamanın arttığına dikkat çekerek, şöyle devam etti: “Ekonomik kriz var ve sözde bir tasarruf yapılacak. Taşımalı eğitimde öğrencilerin taşınmasından yapılıyor. Yürütüyorlar çocukları. Okulların temizliğinden tasarruf yapılıyor, çocuklar aç şekilde okula gidiyor, ya da sağlıktan vesaire tasarruflar yapılıyor. Ama hem iktidarın şatafatında hem de sermayeye kaynak aktarımında bir tasarruf yok. Aynı zamanda silahlanma meselesi için de bir tasarruf yok. Bu alanlar hep bunun dışında tutulmuş. Dolayısıyla kaynak yetmiyor, bütçe açıyor, giderek büyüyor. Yine halkın sırtına yükleyelim diye düşünüyorlar. Bunu meşrulaştırmak için de bence Erdoğan, Meclis’teki konuşmasında İsrail'in vadedilmiş topraklar üzerinden hareket ederek Türkiye'yi de tehdit edeceğini söyledi. Hiçbir dayanağı yok. Bir tehdit algısı yaratıp ‘Lübnan gibi mi olalım, Filistin gibi mi olalım, işte Suriye gibi mi olalım’, ‘öyle olmayalım o zaman daha fazla silah harcaması yapalım, yatırım yapalım’ diye bir düşünceleri var. Örneğin S-400'ler meselesi var, parası ödendi ve öylece duruyor. Öbür taraftan F-35 projesi var, ona da gene milyarlarca dolar verilmiş. Bu paralar hep halka hizmetten tasarruf edilen kaynaklarla yapıldı.”

HER ARZ KENDİ TALEBİNİ YARATIR

Müftüoğlu, bu politikalardan özel sektörün ve sermayenin kazandığına da işaret ederek, şöyle izah etti: “Devlet kendi silahını üretmiyor, özel sektör yapıyor ve bunlar kâr amacı güden yerler. Silah sanayiine aktardığınız her kaynak aslında birilerine kâr olarak dönüyor. Bugün mesela bakıyorsunuz en çok karı kim ediyor? Baykar. Baykar kim? Erdoğan'ın damadı. Dolayısıyla yakın çevrelere kaynak aktarılmış oluyor bu sayede. Zaten giderek kriz nedeniyle en temel ihtiyacını, beslenmesini, barınmasını bile sağlayamayan insanların üzerine bir başka yük daha bindiriyorsunuz. Niye? Zaten çok büyük kârları olan işletmeler, firmalara daha da fazla kâr etsinler diye. İkincisi; kapitalizmde bir kural vardır, her arz kendi talebini yaratır diye. Br şey üretilirse onun mutlaka kullanılması gerekir. Örneğin 29 krizinden çıkmak için de Roosevelt’in çağrısıyla bir silahlanma kampanyası yapıldı. Sonra 2. Dünya Savaşı çıktı. Dolayısıyla bu üretim arkasından talep yaratır, yani savaşı beraberinde gelir. Savaş politikaları, savaş harcamaları bir ekonomik meseleymiş gibi gözükebilir ya da dış siyaset meselesi gibi gözükebilir ama birbiriyle son derece bağlantılı. Silahlanma kâr ürettiği sürece savaşlar da savaş politikaları da ortadan kalkmaz. Buna rıza üretmek için ayrıca bu düzenlemeye karşı çıkanlara da ‘Ermeni, Rum ya da DEM’li’ diyorlar. Halkın arasındaki kutuplaşmayı daha da artırarak bunu yapmaya çalışıyorlar.”