Türkiye’de ve dünyada kadına şiddet salgın düzeyinde

2024 yılının ilk 10 ayında Türkiye’de 300’ün üzerinde kadın katledildi. Dünyanın birçok yerinde süren savaşlarda katledilenlerin yüzde 40'ını kadınlar oluşturdu.

2024’ün ilk 10 ayında, Bianet’in “Erkek Şiddeti Çetelesi” rakamlarına göre Türkiye’de 327 kadın, erkekler tarafından katledildi. 1 Temmuz 2022’de İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin ardından ise toplamda 824 kadın katledildi.

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’nun (TKDKF) yayınladığı 10 aylık rapora göre, 1 Ocak-31 Ekim tarihleri arasında erkekler tarafından 357 kadın katledildi. Anıt Sayaç verilerine göre ise, 2024 yılı henüz bitmeden, şüpheli ölümler de dahil 397 kadın yaşamını yitirdi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre ise 2024 Ocak ve Kasım ayları arasında şüpheli ölümler dahil 314 kadın katliamı kayıtlara geçti.

KADINLAR EVLERİNDE VE YAKINLARI TARAFINDAN KATLEDİLDİ

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre, Türkiye’de kadın katliamlarının büyük bir kısmı, kadınların yakınları tarafından işleniyor. Bu yakınlar genellikle eşler, eski eşler, partnerler veya aile üyeleri oluyor. Cinayetlerin çoğu, kadınların ayrılma isteği, evlenmeyi reddetme gibi sebeplerle gerçekleşiyor.

Bianet’in yerel ve ulusal gazetelerden, haber sitelerinden ve ajanslardan derlediği haberlere göre, erkekler yalnızca kadınları değil, çocukları da öldürdü.

Aynı aylık raporun verilerine göre; 2024’ün ilk on ayında erkekler 327 kadını öldürdü, 100 kadını taciz etti, 175 çocuğa, 521 kadına şiddet uyguladı, 13 kadına tecavüz etti. Erkekler, en az 376 kadını fuhşa zorladı. Ayrıca, 240 kadının ölümü basına “şüpheli” olarak yansırken, en az 39 çocuk erkekler tarafından katledildi.

Bu cinayetlerin çoğuna gerekçe olarak “ayrılmak istemek”, “kıskançlık”, “barışmak istememek” gibi benzer sebepler öne sürülüyor. Ay bazında incelendiğinde ise kadınların çoğunlukla evlerinde ya da evlerinin yakınındaki sokaklarda katledildikleri ortaya çıkıyor.

Bu yıl özellikle kamuoyunu sarsan üç cinayet yaşandı. Bunlardan biri, Amed’in Rezan ilçesinde kaybolduktan 19 gün sonra bir dere yatağında cesedi bulunan Narin Güran'ın katledilmesi oldu. Olay, büyük tepkilere yol açtı. Kamuoyunun yoğun ilgi gösterdiği dava, tutuklu aile üyelerinin yargılanmasıyla yakın zamanda başladı.

İkinci olay, 4 Ekim’de Semih Çelik tarafından Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner’in vahşice katledilmesiydi. Bu cinayetlerden sonra özellikle üniversite ve liselerde eylemler yapıldı. Aynı zamanda, sanal platformlarda kadına karşı kullanılan şiddet dilinin de tartışılmasına neden oldu.  Bu cinayetlerin ardından Adalet Bakanlığı, infaz yasasında düzenlemeler yapılacağına dair açıklamalarda bulunsa da cezasızlık pratiği giderek artıyor. Kadınlar ise yasaların uygulanmadığına dikkat çekerken, çocukları ve kadınları koruyan İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının üzerinden iki yıl geçti.

POLİTİK ŞİDDET DE DEVAM ETTİ

2024’te yalnızca fiziksel şiddet değil, politik şiddet de hız kesmeden devam etti. 31 Mart seçimlerinde, 300 bin seçmenin bulunduğu Êlih’te Gülistan Sönük, oyların yüzde 64,52’sini alarak eş başkan seçildi. Fakat 4 Kasım’da, Mêrdîn ve Xelfetî ile Êlih’in; 22 Kasım'da ise Dersim ve Pulur belediyelerinin gasp edilmesiyle kadın iradesine ağır bir darbe vuruldu.

Öte yandan, kadınlara yönelik farklı şiddet biçimleri ve politikalar da devam etti. Sağlık Bakanlığı’nın “Normal Doğum Eylem Planı” kapsamında hazırladığı ve normal doğuma yönlendirme adı altında, sezaryen doğum yapan kadınlara “eksik” olduğu vurgusu yapıldı. Normal doğum yapmayan kadınlara “eksiklik” üzerinden psikolojik şiddet türlerinden birinin uygulandığı bu video tepkilere yol açtı.

İstanbul Tabip Odası Kadın Komisyonu, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, videoda işaret edilen doğumun normal ve sezaryen olarak sınıflandırılmasının tıbbi etik kurallara uygun olmadığını belirtti. Komisyon, doğru endikasyonlarla belirlenen sezaryen doğumların da vajinal doğum kadar "normal" olduğunu vurgulayarak, sezaryen doğum yapan annelerin başarısız ve bebekleriyle bağ kuramayacak gibi gösterildiği videonun geri çekilmesini talep etti.

Bir başka politik şiddet ise, kadınların kazanılmış haklarına yönelik saldırı olarak ortaya çıktı. TBMM’ye sunulan 9’uncu Yargı Paketi, özellikle kadınların soyadı hakkı konusunda büyük tartışmalara yol açtı. "Kadının soyadı" maddesi, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen şekliyle yer aldı. Yeni düzenlemeye göre, kadınların evlenmeden önceki soyadlarını kullanma hakkı kısıtlanacak ve evlendikten sonra eşlerinin soyadını almaları sağlanacaktı. Fakat pakete verilen tepkiler üzerine düzenleme paketten çıkarıldı. Kadınlar, daha önce kazandıkları bu hak için geri adım atmayarak 2024'te iktidara geri adım attırmış oldu.

TÜRK DEVLETİ İKİ KADIN GAZETECİYİ KATLETTİ

Kadınlar, erkek şiddeti kadar devlet şiddetiyle de katledildi. Türk devleti, sınır ötesi saldırılarıyla iki kadın gazeteciyi katletti. Ağustos ayında Türkiye'ye ait bir SİHA, Silêmanî'ye bağlı Seyîdsadiq ilçesinde, içinde Kürt gazetecilerin bulunduğu bir aracı bombaladı. Bu saldırıda, özgür basın emekçisi Hêro Bahadîn ile yine özgür basın için çalışan gazeteci Gulistan Tara katledildi.

2024 YILINDA HİÇBİR ÜLKE CİNSİYET EŞİTLİĞİNİ SAĞLAYAMADI

Türkiye’de 2024’ün ilk 10 ayında durum böyleyken, dünyada da kadınlar, erkek şiddetinin yanı sıra savaşların kurbanı oldu. Focus2030 verilerine göre, 2024 yılında hiçbir ülke cinsiyet eşitliğini sağlayamadı. Her üç ülkeden biri, 2015’ten bu yana cinsiyet eşitliği konusunda ilerleme kaydedemedi; hatta Venezuela, Afganistan ve Güney Afrika gibi 18 ülkede kadınların durumu daha da kötüleşti. Mevcut ilerleme hızıyla, dünya çapında toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için 131 yıl daha geçmesi gerekecek. Dünya çapında kadınların yüzde 40'ı, kürtaj yasalarının kısıtlayıcı olduğu ülkelerde yaşıyor. Kürtaj hakkı yasallaştırıldıktan sonra bile, 2022'de ABD Yüksek Mahkemesi'nin aldığı karar, 14 eyalette kürtajın yasaklanmasına yol açtı.

Dünya Sağlık Örgütü'nün 2024 verilerine göre, dünya çapında 270 milyon kadının modern doğum kontrol yöntemlerine erişimi yok. Ayrıca, 2024 yılında her gün 12 binden fazla kız çocuğu, kadın sünneti riski altında olacak. Dünya Bankası verilerine göre ise, günümüzde kadınlar, daha önce tahmin edilenin aksine, erkeklerin yararlandığı yasal hakların üçte ikisinden daha azına sahipler.

2 BİN 326 FİLİSTİNLİ KADIN ÖLDÜRÜLDÜ

7 Ekim 2023’ten beri devam eden Filistin-İsrail savaşına dair açıklama yapan BM Fonu (UNFPA), BM Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve BM Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA), Gazze’de şimdiye kadar 2 bin 326 kadının ve 3 bin 760 çocuğun öldüğünü açıkladı. Kasım ayının başında yapılan bu açıklamaya göre, bunun her gün 420 çocuğun öldürüldüğü ya da yaralandığı anlamına geldiği belirtildi

7 Ekim 2023’ten beri devam eden Filistin-İsrail savaşına dair açıklama yapan BM Fonu (UNFPA), BM Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ile BM Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) Gazze’de şimdiye kadar 2 bin 326 kadın ve 3 bin 760 çocuğun öldürüldüğünü açıkladı. Kasım ayının başında yapılan bu açıklamaya göre bunun her gün 420 çocuğun öldürüldüğü ya da yaralandığı anlamına geldiği belirtildi.

SAVAŞTAN ETKİLENEN KADINLARIN SAYISI ARTIYOR

Birleşmiş Milletler Kadın Birimi’nin geçtiğimiz ekim ayında açıkladığı verilere göre, 2023’te savaştan etkilenen kadınların sayısı iki katına çıktı. Bu rapora göre, savaş alanlarında ölenlerin yüzde 40'ını kadınlar oluşturuyor.

Ayrıca, savaşlar sırasında Birleşmiş Milletler tarafından doğrulanan cinsel şiddet vakaları, 2023'te 2022'ye kıyasla yüzde 50 arttı. BM, 2023 yılında silahlı çatışmalarda en az 33 bin 443 sivilin öldüğünü kaydederken, bunlardan 13 bin 377’den fazlasının kadın olduğunu belirtti. Bu da çatışmalarda ölen her 10 sivilden 4’ünün kadın olduğunu gösteriyor. Öte yandan, her 10 sivilden 3’ü ise çocuk.

BM Kadın Birimi, savaş sırasında kadınları ve çocukları koruyan uluslararası yasaların hiçe sayılması sonucunda, kadınların çatışma bölgelerinde sağlık hizmetlerine erişemediğini de kaydediyor. Buna göre, çatışmalardan etkilenen ülkelerde her gün 500 kadın, hamilelik ve doğumla ilgili komplikasyonlardan dolayı hayatını kaybediyor. Örneğin, cinsel şiddet istatistiklerinin yüksek olduğu Sudan’da, çoğu mağdur, tecavüze uğradıktan sonraki ilk 72 saat içinde acil tıbbi bakıma erişemiyor.