Newroz Uysal: Öz savunmamızı güçlendirmeliyiz

Kürdistan’da yürütülen kadın düşmanı politikaların, Türk devletinin özel savaş politikalarından bağımsız olmadığını ifade eden Newroz Uysal, “Öz savunmamızı güçlendirmeliyiz” dedi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi (DEM) Partisi Şirnex Milletvekili Newroz Uysal, Kürdistan’da yürütülen kadın düşmanı politikalar ve bu politikaların içerisinde yer alan özel savaşın etkilerini ANF’ye değerlendirdi.

Newroz Uysal, kadın düşmanı politikalarla savaşın bağının artık somut olarak görüldüğünü belirterek şunları söyledi: “Kadına yönelik şiddet ve kadına yönelik cinsel suçların hepsine baktığımızda, hiçbir zaman tek başına ya da aile içerisinde birer vaka değildir. Kadına karşı uygulanan bu politikaların birçok etkeni tabii var. Bazıları birbirinin doğrudan nedeni ya da birbirini etkileyen gerekçelerdir; toplumda da kabul edilen ya da akademik olarak da araştırması yapılan. Ancak Kürdistan'daki kadın politikalarının temelinde, Kürt sorunundan kaynaklı savaş ve çatışma ortamının yaratmış olduğu, daha çok devletten gelen etkenlerin sonuçları var. Bu politikaların içerisinde de özel savaş, bunun en önemli etkenlerinden.”

ÖZEL SAVAŞIN YANSIMALARI TÜRKİYE’DE DE GÖRÜLMEKTE’

2014 yılı Çöktürme Planı sonrası, Kürdistan'daki savaşın bir yan yöntemi olarak değil, temel bir savaş yöntemi olarak kullanıldığını ifade eden Newroz Uysal, bu politikaların Türkiye’ye de yansıdığını şu sözlerle anlattı: “Bilhassa kolluk güçleri, asker, polis, uzman çavuşlar ya da özel harekât, korucular ve bunların belli başlı işbirlikçi çeteleri eliyle kadınlara yönelik birçok anlamda yönelim var. Bunun içerisinde cinsel suçlar, uyuşturucu, kültür ve dilin yasaklanması, kadınların baskı altına alınması gibi hepsinin birer yansıma biçimi var. Bu suçların işlenmesi ve uygulayıcılarının statülerine göre cezasız kalması,özel savaş politikalarının bir yansımasıdır. Bu işlenen politikaların hepsinde aslında şiddet ve savaş ortamının yaratmış olduğu psikolojiyle, kimi yerlerde militarizmin yükselmesiyle, kimi yerlerde ırkçılıkla, erkekliğin yüceltilmesiyle beraber kadınların, çocukların, toplumun daha korunması, özel savaşa da kapı aralayan bir neden. Bu özel savaş politikaları, kadın düşmanı politikalarla iç içe yürütülürken bunlardan en çok etkilenen Kürt toplumu aslında. Bu toplumun parçası olduğu Türkiye toplumlarının hepsi, bu kadın düşmanı politikaların daha da yaygınlaşan bir halini alıyor. Bugün özel savaş Kürdistan'da yoğun, ancak Türkiye'de de bu özel savaşın yansımaları görülmektedir.”

SOYKIRIM REJİMİ TEŞHİR EDİLMELİ’

Türk devletinin kadınlara, Kürt toplumuna, sistematik olarak aralıksız bir biçimde uyguladığı politikaların soykırım olarak tanımlanmasının ve teşhirinin yapılmasının en önemli mücadele yollarından biri olduğunu vurgulayan Newroz Uysal, “Kadınlara dönük, topluma dönük, iş hayatına dönük, eğitime dönük, gençlere dönük  her bir yönelme biçimini, yani bu rejimin mekanizmalara dönüp baktığımızda bizlerin de bütünlüklü, örgütlü, belki de bu saldırılara karşı  öz savunmamızı güçlendirecek bir mücadele ortaya çıkarmamız gerekiyor. Çünkü bu soykırım rejimi, kadını, doğayı, toplumu bir bütün olarakiradesizleştirmeyi hedeflemekte ve bir irade oluşturmak, bu rejime karşı en büyük bir savunma olacak bir noktaya geldi. O nedenle sürekli bu rejimin uygulama biçimini ve sonuçlarını gündemde tutmanın, açığa çıkarmanın, tartışmanın, siyaseten ve toplumsalolarak en önemli bilinç olduğunu düşünüyorum. Bunu da hem bizler hem birçok farklı alan, basın yoluyla toplum içerisinde yapmaya çalışmakta” dedi. 

SOYKIRIM REJİMİNİN MERKEZİ İMRALI ADASI’

Newroz Uysal, Önder Apo’nun üzerindeki tecrit yıkılmadan, içinde bulunduğumuz kaotik halden çıkamayacağımıza şu sözlerle dikkat çekti: “Toplum içinde, yine bu soykırım rejiminin toplum dışı, insanlık dışı, militarist, ırkçı, ötekileştiren aklına karşı demokratik ulus temelli bir yaşamla ancak bu mekanizmaların ya da bunun yaşamlaşmasıyla ortaya çıkarabiliriz. Bunların gerçekleşmesi için de devletin bu soykırım rejiminin merkezi halini aldığı, merkezi olarak uygulamaya koyduğu İmralı Adası’ndaki tecridi ele alarak belki başlayabiliriz. Çünkü İmralı Adası, bu soykırım rejiminin bir merkezi haline getirilerek, her türlü politikalar kadınlara, topluma dönük politikaların bir başat merkezi haline gelen bir mekanizma. O nedenle, İmralı tecrit mekanizması yıkılmadan, bugün bu rejimin, bu mekanizmanın hiçbir dişlisini kıramayacağımız açık.”

KADIN MÜCADELESİNİ BÜYÜTÜYORUZ’

DEM Parti Kadın Meclisi’nin hem kadına yönelik şiddetle mücadelede hem de AKP -MHP'nin yürütmüş olduğu politikaların tamamında en büyük mücadeleyi ve eylemselliği ortaya koyduğunun altını çizen Newroz Uysal, “Bizler, 2024 yılı içerisinde bir kampanya başlattık. ‘Özgür ve eşit yaşamda ısrarcıyız’ dedik. Ve bunun alt başlıklarında ‘savaşlara karşıyız, örgütleniyoruz, özel savaşa karşı direniyoruz, kadın yoksulluğuna karşıyız’ diyerek, örgütlenme çalışmaları başlattık. Ve ilk kez DEM Parti Kadın Meclisi olarak, bir örgütlenme konferansı ile kadınların örgütünü güçlendirmek için bir konferans yaptık. En önemli başlıklarımızdan biri; yükselen savaşa karşı, tüm savaşlara karşı bir yerden sözün politikasını kurmaya yönelikti. Yine kadına karşı şiddetten ve savaşların yaratmış olduğu sonuçlardan Kürt kadınlarının içerisinde olduğu kadın kırım politikalarını sadece Kürdistan'a ve Türkiye'ye özgüleyen değil; bunun evrensel boyutunu gören bir yerden, bunun evrensel olarak çözümünü ortaya çıkarmak için uluslararası anlamda, evrensel kadın mücadelesini büyütme gibi politik hattımız var. Bu noktada hem diplomatik anlamda hem de ortak kadın mücadelesini eylemselliklerde ortaklaştıran, güç veren bir yerden açıklamalar yaparak, görünür kılarak bunu yapmaya çalışıyoruz. DEM Parti Kadın Meclisi olarak, örgütlülüğü büyütmek adına hem sahada hem de teoride emek ve çaba sarf etmeye devam ediyoruz” diye konuştu.