Bakanlık 100 gündür Emine Şenyaşar’ı görmüyor

Riha'da 846 günlük adalet arayışını 26 Temmuz 2023’te Ankara’ya taşıyan Emine Şenyaşar’ın Türk Adalet Bakanlığı önündeki eylemi 100. gününde. Şenyaşar’ın görüşme talebine de yanıt verilmiyor.

EMİNE ŞENYAŞAR

Riha’nın Pirsûs (Suruç) ilçesinde 14 Haziran 2018’de AKP eski milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın koruma ve yakınları tarafından eşi ve iki oğlu katledilen Emine Şenyaşar, 946 gündür Adalet Nöbeti’nde. 


AKP’liler, 24 Haziran 2018 Genel Seçimleri’nden 10 gün önce yani 14 Haziran 2018’de Pirsûs’taki iş yerlerine girip tartıştıkları Celal, Adil, Mehmet, Fadıl ve Ferit Şenyaşar’a saldırdı. Saldırı, daha sonra yaralıların kaldırıldığı hastanede de devam etti. AKP eski milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın yakınları, tedavi altına alınan Şenyaşar kardeşlere hastane personellerinin önünde saldırdı, Celal ve Adil Şenyaşar hastanede katledildi. Çocuklarının vurulduğunu duyup hastaneye giden baba Hacı Esvet de burada Yıldız’ın yakınları tarafından Emine Şenyaşar’ın gözleri önünde katledildi. Babası ile iki kardeşini kaybettiği saldırıdan yaralı olarak kurtulan Fadıl Şenyaşar, 37 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırıldı. Yıldız Ailesi’nden ise bir kişi 18 yıl hapisle cezalandırıldı. Anne Emine Şenyaşar günlerce yürütülen bu soruşturmanın adil olarak yürütülmediğini kamuoyuna duyurmak için Urfa Adliyesi önünde Adalet Nöbeti’ne başladı. Yargıdan adil bir karar çıkmasını sağlayamadığı için eylemini Riha'dan Ankara’ya taşıdı. Emine Şenyaşar’ın Adalet Bakanlığı önünde sürdürdüğü Adalet Nöbeti eylemi, bugün 100’üncü gününe girdi. 

Saldırıda yaralı kurtulan ve annesini hem Riha'da hem de Anakara’daki nöbetinde yalnız bırakmayan DEM Parti Riha Milletvekili Ferit Şenyaşar, ANF’ye konuştu.

DAVAMIZ TOPLUMSAL BİR DAVADIR

Milletvekili olmasındaki en büyük amacın adaletsizliği gidermek ve annesi Emine Şenyaşar’ın gözyaşlarını dindirmek olduğunu ifade eden Şenyaşar, şunları söyledi: “Eylemlerimiz başlamadan önce Meclis’te bütçe görüşmeleri yapılıyordu, Adalet Bakanı da bu görüşmelere geldi. Komisyonda karşı karşıya geldik. 5 dakika konuşma hakkım vardı, tüm konuşma hakkımda bize yapılan adaletsizliği anlattım. Bizim davamız bireysel bir dava değil, toplumsal bir davadır. Bu adaletsizliğin giderilmesi konusunda şimdiye kadar yürütülen süreçle ilgili bütçe görüşmelerinde, komisyonda ve Genel Kurul’da, Adalet Bakanı’na soru sordum ama herhangi bir cevap vermedi. 10’dan fazla yazılı soru önergesi verdim. Aradan neredeyse bir yıl geçti, hala soru önergelerime tek bir cevap gelmedi. Adaleti sağlama konusunda bir muhatap bulamayınca, Adalet Bakanlığına resmi olmayan bir mektup yazdım. Bu adaletsizliğin giderilmesi adına herhangi hukuki bir adım atmayacaksa bu şekilde eylem yapacağımızı söyledik. Buna da cevap gelmeyince annemi alarak Ankara’ya geldim. Adalet Bakanlığının önünde eylemimizi başlattık.”

BAKAN YILMAZ TUNÇ SÖZ VERDİ

Ankara’daki Adalet Nöbeti’nin iki aşamadan oluştuğunu belirten Şenyaşar, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un gerekeni yapacağını söylediğini ve bu sözün ardından eyleme bir süre ara verdiklerini hatırlattı. Şenyaşar, şunları paylaştı: “İlk dönem 49’uncu günde eylemimize ara verdik. 49’uncu günde Adalet Bakanı ben ve annemle görüşmeyi kabul etti. Makam odasında bizi karşıladı. Yapılan hukuksuzluğu açık bir şekilde dile getirdim. İş yerimizde kamera görüntüleri var, açık bir şekilde yapılan bir saldırı var. Bu saldırının devamı da hastanede katliama dönüşüyor. Süreci anlattığımda Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, hayretler içinde dinledi. Yılmaz Tunç, ‘nasıl olur, hastanede hiç mi güvenlik görevlisi yoktu’ dedi. Hastanede güvenlik kamera görüntüleri olmasa da polis araçlarının güvenlik kameraları bizimle paylaşılmıştı. Yüzlerce polisin olduğu bir yerde böyle bir katliam yapılıyor. Hastanede, iktidar partisinin dönemin milletvekili siyasi gücünü kullanarak oradaki kolluğun görevini yapmasına engel oldu. Oradaki sağlık çalışanlarının da ifadesi var. Eski milletvekili İbrahim Halil Yıldız, polislere hitaben ‘siz dokunmayın, bunların hepsi teröristtir’ diye bağırınca polisler de uzaklaştı ve görevlerini yapmadı. Hiçbir terör örgütünün yapmayacağı bir katliam yaptılar. Üç insanımızı katlettiler. Katliam yaptıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi hastaneden ellerini kollarını sallayarak çıktılar ve bu hastane davası 4,5 yıldır gizli tutuluyor. Bütün deliller karartılıyor, içi boş bir iddianameyle şu anda yargılama yapılıyor. Süreci Adalet Bakanı’na anlattık ve şimdiye kadar olan olmuş, bundan sonrası için gereken adımı atmanızı istiyoruz, dedik. ‘Gereken yapılacak, adalet yerini bulacak’ dedi. Biz de bakanın sözüne güvenerek, hukuki adımlar atılacak diye eylemimize iyi niyet göstergesi olarak ara verdik.”

BÜTÜN TALEPLER REDDEDİLDİ

Eylemlerine ara verdikleri 5 aylık süre zarfında iki tane duruşma yapıldığını ve duruşmalarda verilen sözün tutulmadığını gördüklerini de ekleyen Şenyaşar, şöyle devam etti: “Katıldığımız bütün duruşmalarda, gerçeklerin ortaya çıkması için talep ettiğimiz her şey, mahkeme heyeti tarafından reddedildi. Olayın tanığı Urfa Valisi’dir. Gelsin bildiklerini, gördüklerini anlatsın. Bu talebimiz her seferinde reddediliyor. Olayın diğer tanığı dönemin Tarım Bakanı Eşref Fakıbaba’ydı. O da gelip bildiklerini, gördüklerini anlatsın, dedik ama bu talebimiz de reddedildi. Bir kardeşimiz 6 yıla yakındır rehin tutuluyor. Hukuki süreç olarak uzun tutukluluk süresi var ve kardeşimiz 5 yıllık uzun tutukluluk süresini doldurmasına rağmen hala keyfi bir şekilde tahliye edilmiyor. Bu taleplerimiz mahkeme tarafından reddedilince, hukuki adım atılmayınca, biz de eylemimize bıraktığımız yerden devam ettik. Adalet Bakanlığındaki eylemimiz 100. gününe giriyor.” 

TERÖRİST İLAN EDİLDİK

Şenyaşar, hukuk devleti olarak gereğinin yapılması istediklerinin altını çizerek, şöyle konuştu: “Bunun dışında herhangi bir talebimiz yoktur. Yargıya müdahale edin diye kimseden bir talepte bulunmadık. Adalet Bakanlığından da böyle bir şey talep etmedik. İktidar partisi, hükümet, Cumhurbaşkanı dahil, hastanede katliam yapan kendi milletvekilini dinleyerek bizi terörist ilan etti. Aradan 5 yıl geçti, geldiğimiz bu noktada, karşı taraf devlet tarafından cezalandırılmamışsa da toplum tarafından mahkum edilmiştir. O gün olay anında milletvekilinin arkasında duran Cumhurbaşkanı dahil hiç kimse çıkıp tek bir açıklama yapmadı. Olay olduktan sonra yaptıkları açıklama, yargıyı itham altına bıraktı. Kesinlikle hiçbir örgütle ilişkimiz olmadığı devlet tarafından da kabul edilmiş” dedi.

PSİKOLOJİK VE FİZİKSEL ŞİDDET

Adalet Bakanlığı önüne gelmeden önce her gün Meclis’te resmi olarak randevu talebinde bulunduklarını, ancak geri dönüş yapılmadığını kaydeden Şenyaşar, şunları dile getirdi: “Her sabah yetkililerini aradığımızda, Bakan Bey şehir dışında, yardımcıları da toplantıda deniliyor. Demek ki 50 güne yakındır Adalet Bakanlığı makamında ne Bakan var ne de bir yardımcı var. İşleyiş nasıl oluyor biz de anlamıyoruz. Adalet Bakanlığının önüne her geldiğimizde hem psikolojik hem de fiziksel şiddete maruz kalıyoruz. Adalet Bakanlığı güvenlik sorumluları, her gün gelip sudan bahanelerle bize müdahale etmeye çalışıyor. Küçük bir afişimiz var ve üzerinde yasa dışı hiçbir şey yazmıyor. Sadece 'adalet istiyoruz' afişimize tahammül edemiyorlar. Avukatlar olsun, STK’lar olsun dayanışma amacıyla yanımıza geldiklerinde güvenlik şube ekipleri geliyor. O insanları yanımızdan uzaklaştırmak istiyorlar, bizi yalnızlaştırmaya çalışıyorlar. Bütün engellemelere rağmen mücadelemizi sürdürüyoruz. Biz kararlıyız, inançlıyız, talebimiz tamamıyla adalettir. Adalet gelene kadar da engellemelere rağmen mücadelemizi sürdüreceğiz.”

YASA DIŞI BİR EYLEM YAPMIYORUZ

Ferit Şenyaşar, eylemlerini Riha’da yaparken dayanışmanın daha güçlü olduğunu belirterek, Ankara’daki dayanışmanın yetersizliğine dikkat çekti. Şenyaşar, yasa dışı bir eylem yapmadıklarının altını çizerek, dayanışma çağrısında bulundu: “Ankara Türkiye’nin başkenti olması sebebiyle ve eylemimizin yeri Adalet Bakanlığının önü olduğu için sözde güvenliğimizi sağlamak için güvenlik şube ekipleri kameralarla bizi çekiyor. Yanımıza gelen herkesi suçlu gösteriyorlar. GBT taraması yapıyorlar. Belli bir süre yanımızda kaldıktan sonra uzaklaştırıyorlar. Diğer taraftan da Adalet Bakanlığının önünden geçerken bazı insanlar korkudan bize bakmaya bile cesaret edemiyor. Urfa’da gösterilen dayanışmayı maalesef Ankara’da göremiyoruz. Biz yasa dışı bir eylem yapmıyoruz. Adalet bir gün herkese lazım olacak. Bu çerçevede biz de bütün demokratik STK’lara çağrı yapıyoruz. Adalet Bakanlığı önünde 70 yaşında bir anne adalet istiyor. Vicdanı olan hiç kimsenin bu çağrıya duyarsız kalmayacağını düşünüyorum.”