Bakırhan: Kürt meselesini Sayın Öcalan çözer
HEDEP Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, "Tecrit; kayyum demektir, yoksulluk ve hırsızlık demektir. Tecrit, bu ülkede gençler hayatını kaybetsin demektir. Kürt meselesini Sayın Öcalan çözer" dedi.
HEDEP Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, "Tecrit; kayyum demektir, yoksulluk ve hırsızlık demektir. Tecrit, bu ülkede gençler hayatını kaybetsin demektir. Kürt meselesini Sayın Öcalan çözer" dedi.
HEDEP Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Sêrt'te yapılan halk buluşmasında konuştu. Bakırhan’a milletvekilleri, il ve ilçe yöneticileri eşlik etti. Kurtalan ilçesinde de halk ile bir araya gelen Bakırhan, coşkuyla karşılandı.
Bakırhan'ın Sêrt merkezdeki halk buluşmasındaki konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle:
"Türkiye bütün enerjisini Kürtlerini bastırmak için, Kürtleri katletmek için kullandı. Türkiye emekçilere ve yoksullara harcaması gereken bütçesini Kürtlerin coğrafyasını bombalamak için tanka topa verdi. Bu içinde yaşadığımız yoksulluk da Kürt meselesinin çözümsüzlüğünden kaynaklıdır. Şimdi bu iktidara, devlet aklına Siirt'ten seslenmek istiyoruz: Bütçemizin yoksula ve emekçiye harcanması için, bu ülkede barış ve huzurun sağlanması için Kürt meselesini çözelim. Kürt meselesi artık ötelenecek, ertelenecek bir mesele değil. Kürt meselesini 'Bahçeli aklı'yla çözemezsiniz. Bahçeli ateşe benzinle giden bir insandır; ölümlerle, ırkçılık ve milliyetçilikle kendini yaşatan bir zihniyetin sahibidir. Bu ırkçı ve milliyetçi zihniyeti terk etmenin zamanı geldi. Bu topraklar yeterince kan gördü. Can verdik, yeterince kavga edildi. Bir yüzyılı daha kavgayla, demokrasisiz, Kürt meselesinin çözülmediği bir biçimde geçirmeyelim. Türklere de yazık Kürtlere de yazık. Edirne’de, Trakya’da yaşayan insanımıza da yazık; Botan’da, Siirt’te, Kars’ta yaşayan insanımıza da yazık.
'KÜRT MESELESİNİ SAYIN ÖCALAN ÇÖZER'
Kürt meselesinin çözümü çok zor değil. Kürt halkının irade saydığı, Kürt meselesinin çözümünde büyük bir irade ortaya koyan, 23 yıldır tek başına İmralı zindanında yatan Sayın Öcalan bu sorunu çözebilir. Sayın Öcalan, Çözüm Sürecinde de çok büyük ve güçlü bir irade ortaya koydu. Bu memlekette halkların kardeşçe bir arada yaşaması için elini taşın altına koydu. Bu meseleyi çözecek olan iradeye, Kürt halkının büyük değer verdiği Sayın Öcalan’a tecrit uygulamaktan vazgeçin. Tecrit, sorunları derinleştirir. Tecrit; kayyum demektir, yoksulluk ve hırsızlık demektir. Tecrit, bu ülkede gençler hayatını kaybetsin demektir. Dolayısıyla kavga olmasın istiyorsak, çatışma olmasın istiyorsak -ki öyle istiyoruz- bu mesele çözülmelidir. Bu meselenin çözülmesinde büyük rol oynayan Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebimizi Siirt’ten, bu meydandan bir kez daha bu ülkeyi yönetenlere haykırıyoruz
'ROJAVA'YI BOMBALAYAN FİLİSTİN'İ DÜŞÜNMEZ'
Kürt meselesi çözülmediği için bu ülkenin 800 milyar lirası hiç edildi. Türkiye’nin bir liraya bile ihtiyaç duyduğu bir ortamda, Siirt'teki Arap kardeşlerim, Kürt kardeşlerim bu iktidara şunu sormalıdır: “Kürtler farklı bir halktır, niye dilini konuşmuyor, niye kültürünü geliştiremiyor? Kürtlerin seçtiği iradeye neden kayyım atanıyor?” Bu soruları sadece Kürtler sormamalıdır. Bu ayrımcı ve anti-demokratik, Kürtleri ve Alevileri yok sayan, emekçileri ve haklarını yok sayan sistem karşısında hep birlikte olmak zorundayız. Kürtler, bu ülkede Türkler ve Araplar dillerini konuşmasın demiyor. “Biz de konuşalım, biz de yaşatalım, Araplar da Türkler de diğer milletler de yaşasın” diyorlar. Ama maalesef iktidar buna kulağını tıkamıştır. Ne yapacağız? Başta bu sorunları çözmeyen, Rojava’da Kürdün kazanımını dahi tanımayan, oradaki yaşam alanlarını bombalayan ama Filistin halkıyla dayanıştığını ileri süren bu ikiyüzlülüğe dur dememiz lazım.
Her kuruşunu canımız gibi koruduğumuz belediyelerde halka ayrılan bütçeyi rantçılara peşkeş çektiler.
KAYYUM GASPLARI
Size soralım, değerli Arap arkadaşlarım; siz gerçekten kayyumdan memnun musunuz? Bizden daha mı iyi hizmet üretiyor? Bizden daha mı çok kapsayıcı? Bizden daha mı çok bu halkın tek kuruşuna sahip çıkıyor? Dolayısıyla Kürt karşıtı siyaseti sonlandırmak için, Kürtlerin eşit yurttaş olması için, bu yaşadığımız yoksulluğun bitmesi için, Rojava'daki halkların kendi iradeleriyle sağlamış oldukları yönetimlerin devamı için, adaletsizliğin son bulması için, 7 yıldır uzun tutukluluktan dolayı arkadaşlarımızın serbest bırakılması için, Gültan Kışanakların, Selahattin Demirtaşların, Figen Yüksekdağların, Sebahat Tuncellerin özgür olması için, bu talan düzenine son vermek için, Kurdistan coğrafyasını uyuşturucu bataklığına çeviren bu anlayışın son bulması için, kadınların özgürlüğü için, gençlerin geleceği için hep birlikte bir arada olmak, direnmek, mücadele etmek gibi bir sorumluluğumuz var.
Adaylarımızı halkımız belirleyecek, biz seçimi kazanacağız.
İçtiğim çayın bile bedelini halkımızın ödediği bilinciyle hareket edeceğim."