27 Şubat tarihinde Önder Apo’nun yaptığı çağrının ardından yaşanan gelişmeler ve siyasal süreç konusunda değerlendirmelerde bulunan Cemil Bayık, PKK’nin bu süreçte bir kongre toplaması için ateşkes koşullarının sağlanması ve Önder Apo’nun bizzat kongreyi yönetmesi gerektiğini ifade etti.
Cemil Bayık, “Önder Apo dışında kimse Kongre’yi toplayamaz, Kongre’de o kararları çıkaramaz. Bunun herkesçe bilinmesi gerekir. Çünkü bu hareketi kuran, geliştiren Önder Apo’dur. Ancak Önder Apo Kongre’yi toplayabilir, Kongre’nin kararlar almasını sağlayabilir, doğrultu verebilir. Başka hiçbirimiz, PKK yönetimi veya PKK’nin kadroları bunu sağlayamaz” dedi.
Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünün ve özgür çalışma koşullarının sağlanması gerektiğini de ifade eden Cemil Bayık, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin komisyon kurup anayasa ve yasalardaki bazı yasaları değiştirmesi ve İmralı sisteminin tasfiye edilmesi gerektiğini belirtti. Önder Apo’nun özgür çalışır koşullarının ortaya çıkmaması durumunda geliştirilmek istenen sürecin işlemeyeceğini söyleyen Cemil Bayık, bu sürecin herkesin yararına olduğunu ve yaratılan tarihi fırsatın heba edilmemesi gerektiğini de vurguladı.
ULUSLARARASI GÜÇLER TÜRK DEVLETİNDEN ADIM ATMASINI İSTEMELİ
Uluslararası alanda çağrının ardından gelişen yankıların olumlu olduğunu ancak bu açıklama yapan güçlerin pratikte üstlerine düşen görev ve sorumlulukları yerine getirmeleri gerektiğini de belirten Bayık, “Kürt sorunun çözümü, Türkiye’nin demokratikleşmesi, Orta Doğu’nun demokratikleşmesi sadece Önder Apo’yu, Kürt Özgürlük Hareketi’ni ve Kürtleri ilgilendirmiyor. Herkesi ilgilendiriyor. Çünkü bugün 3. Dünya Savaşı’nın merkezi Orta Doğu. Oluk oluk kan akıyor. Önder Apo bunun önüne geçmek istiyor. Savaşın önünü almak istiyor. Demokratikleşmeyi geliştirmek istiyor. Bu herkesin çıkarına olan bir durum. Dolayısıyla herkesin pratik adım atması gerekir. Önder Apo’nun çağrısının gerçekleşmesi için üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmeleri gerekiyor. Türk Devleti’nden adım atmasını istemeleri gerekiyor” şeklinde konuştu.
Herkesi Önder Apo’nun çabalarına destek verip, sahip çıkma ve görev ve sorumluluklarına yerine getirme çağrısında bulunan Cemil Bayık, küresel özgürlük hamlesinin bütün dostlarla birlikte daha da büyütülmesi ve Önder Apo’nun İmralı sisteminden çıkarılması gerektiğini ifade etti.
KÜRESEL ÖZGÜRLÜK HAMLESİ BÜYÜTÜLMELİ
Önder Apo’nun insanlığın geleceği, özgürlüğü ve demokratik bir sisteme kavuşması için çaba yürüttüğünü dile getiren Cemil Bayık, bunun için geliştirilen küresel özgürlük hamlesinin her yerde daha da büyütülmesi gerektiğinin altını çizdi.
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık’ın ANF'ye yaptığı değerlendirmeleri şu şekilde:
"Önder Apo’nun geliştirdiği sürecin başarısı, elbette ki Türk devletinin de kendi görevi ve sorumluluklarını yerine getirmesiyle mümkündür. Bu sürecin gelişmesi, başarısının esas nedeni Önder Apo’nun kendisidir. Sürecin teminatıdır. Fakat sonuç vermesi ise karşılıklı çabalara bağlıdır. Önder Apo, her ne kadar tarihi bir görevi ve sorumluluğu üstlendiyse, yerine getirmeye çalışıyorsa, elbette ki bunu yerine getirmesi için Türk devletinin de kendisine düşen görev ve sorumlulukları yerine getirmesi gerekiyor. Ancak böyle bir süreç gelişir, sonuç verir. Fakat bu hareket, bir iradi hareket olarak başladı ve mücadelesini sürdürüyor. Hiçbir zaman öyle hazır imkanlar üzerinde mücadele yürüten bir hareket olmadı. Hiçbir zaman kolayı önüne koyan bir hareket olmadı. Hep neye ihtiyaç duyuyorsa, bunun mücadelesiyle yaratmayı esas aldı. Mücadelesini tamamen bu temelde yürüttü. Hiçbir zaman mücadele etmeden devletten “şu adımları at” diye bir talepte bulunmadı, bulunmaz. Bu Önder Apo ve yürüttüğü özgürlük mücadelesinin hakikatine aykırıdır. Ne yarattıysa mücadelesiyle yarattı, büyüttü ve bugüne kadar getirdi. Bundan sonra da bu temelde bu mücadeleyi yürütmek istiyor. Bunun da çok iyi anlaşılması gerekiyor. Yani mücadelesiz hiçbir şey elde edilmez. Kimse insana mücadelesiz herhangi bir şeyi sunmaz. Hele hele bu Türk devleti ise, ki Türk devleti Kürtlere ait olan ne varsa ortadan kaldırmak için bütün yoğunu varını harcadı. Fakat Önder Apo öncülüğündeki mücadele, Türk devletinin sonuç almasını önledi. Onun için inkar-imha siyaseti artık yürütülemez duruma getirildi. Bu mücadeleyle oldu. Bunu Kürt halkı çok iyi biliyor.
SALDIRILAR, KOMPLOLAR SONUÇ VERMEDİ BUNDAN SONRA DA VERMEYECEK
Önder Apo dedi ki, mücadelesiz yaprak bile Kürdistan’da kımıldamaz. Kürdistan gerçeği böylesi bir gerçekliktir. Büyük bir mücadele yürütülerek, büyük bedeller vererek, acılar yaşanarak bu gelişme sağlandı. Dünyada bir örneği de belki yoktur. Dünyada bu kadar çaba yürüten güçler bunun karşılığında da sonuç alırlar. Kürdistan farklı bir ülke. Her şeyi ayak altına alınmış. Köklerinden, tarihinden, değerinden, dilinden, her şeyinden koparılmış, imhaya tabi tutulmuş. Bu açıdan böyle bir toplumda, böyle bir ülkede özgürlük ve demokrasi mücadelesini yürütmek dünyanın en zor mücadelesidir. Büyük mücadeleler yürüterek bunun karşılığında belki istediğin düzeyde sonuç alamıyorsun. Bu, Kürdistan gerçeğiyle ve onun düşman gerçeğiyle, Kürt toplumunun insanlarının içine düşürdüğü durumla bağlantılıdır. Bu açıdan yürütülen mücadele çok büyük bir mücadele. Yarattıkları değerler de öyle küçümsenemeyecek değerlerdir. Yapılması gereken bunları daha da başarıya götürmektir, bunun için büyütmektir.
Önder Apo sürekli bu harekette devrimde devrimi geliştirdi. Her zaman yenilenmeyi, değişim dönüşümü bu temelde yapılanmayı geliştirdi. Bunun için bütün saldırılar, komplolar sonuç vermedi. Yoksa çoktan bu hareket biterdi, bu toplum soykırımı yaşardı. Eğer ki bu hareket ayakta kalmışsa, gelişmiş ve bugün büyük değerler yaratmışsa, herkesin özlemini, istemini karşılayacak bir düzeyi yaratmışsa, bu Önder Apo’nun değişim, dönüşüm, yeniden yapılanmasıyla bağlantılı bir gerçekliktir. Bunun için bütün saldırılar, komplolar sonuç vermemiştir. Bundan sonra da vermeyecektir.
Başlangıçta hiçbir şey yokken eğer saldırı ve komplolar sonuç vermemişse, bugün hareketin ulaştığı düzey evrensel bir düzeydir; hiçbir zaman sonuç alamayacaklardır. Artık yürütülen komplolar, inkar-imha siyaseti boşa çıkarılmıştır. Gerisi bunun üzerinden özgürlüğü, demokratikleşmeyi gerçekleştirmektir. Bunun için de halkın Önder Apo’ya hem bağlılığı sürdürmesi, hem de üstlendiği görev ve sorumluluğa ortak olması, birlikte inşa çalışmalarına öncülük yapması gerekiyor. Elbette ki bu mücadele bu tarzda yürütülürse, Türk devleti de artık mecbur kalıp adımlar atacaktır. Başka bir yolu yoktur. Eğer hala inkar-imha siyasetinde ısrar ederse, bu Türkiye’yi uçuruma götürecektir. Osmanlı’yla neyle karşılaştıysa, Osmanlı’nın son günlerine benzer durumu, hatta ondan daha ağır bir durumu yaşayacaktır.
Ne Önder Apo, ne bizler, ne Kürt halkı hiçbir zaman Türkiye halkının böyle bir sonla karşılaşmasını istemiyoruz. Biz, Cumhuriyet’in kuruluş felsefesine dönülmesinin, her iki halkın ve halkların da çıkarına olduğunu belirtiyoruz. Bizim bütün çalışmalarımız bu temeldir.
ÖNDER APO’NUN ÇALIŞIR KOŞULLARI ORTAYA ÇIKMADAN SÜREÇ GELİŞMEZ
Konuşmamda da belirttim, Önder Apo’nun özgür çalışır koşulları ortaya çıkarılmazsa, elbette ki Önder Apo’nun geliştirmek istediği süreç gelişmez. Bu çok nettir. Bunu herkes dile getiriyor. Onun için herkes ne diyor? “Bu süreç herkesin yararınadır. Hiç kimse kaybetmeyecektir, herkes kazanacaktır. Tarihi bir fırsat yaratılmıştır. Bu heba edilmemeli. Türk devleti adım atmalı” diyor. Atacağı adım nedir? Önder Apo’nun özgür çalışır koşullarını yaratmadır. Bunun için gerekli yasal değişiklikleri yapmadır. İmralı sisteminin tasfiyesidir. Bu herkesin çıkarınadır. Kürt halkı elbette ki bunu bekliyor, bunu istiyor. Sadece Kürt halkı bunu istemiyor. Dünyada sosyalizm mücadelesi yürüten, özgürlük demokrasi mücadelesi yürüten, çevre, ekoloji mücadelesi yürüten, kadın özgürlük mücadelesi yürüten, gençlik, herkes Önder Apo’nun artık özgür çalışır koşullara kavuşması gerektiğini, Türk devletinin bu adımı atması gerektiğini çok net söylüyorlar.
Bu temelde büyük bir baskı da gelişiyor. Eğer Türk devleti inkar-imhadan Önder Apo’yu, Kürt’ü kabul etmeye vardıysa, elbette ki yürüttüğümüz mücadele, yine uluslararası olarak başlatılan özgürlük hamlesinin, Ortadoğu’daki gelişmelerin yarattığı bir sonuçtur. Bütün bunlar birleşti. Onun için Türk devleti mecbur kaldı Önder Apo’nun yanına gitti.
Önder Apo’yu unutturacaklardı. Süleyman Soylu ne dedi? Bu sadece onun söylemi değildi. Türkiye’nin, hükümetin yürüttüğü bir politikaydı. “Bir yıla kadar ne Önder Apo’nun ne yürüttüğü mücadelelerin adı alınmayacak” dedi. Yani “tümüyle tasfiye edeceğiz” dedi. Şimdi o noktadan “parlamentoya gelsin, konuşsun” noktasına gelindi. Bu çok önemli bir gelişmedir. Önder Apo buna değer biçti. O nedenle tarihi sorumluluk üstlendi.
Yapılması gereken bu tarihi sorumluluğun boşa çıkmamasıdır. Fırsatın heba edilmemesidir. Herkes bunu bekliyor, bunu istiyor. Bunun gerçekleşmesi için de herkesin üstüne düşen görevi daha fazlasıyla yerine getirmesi gerekir. Eğer yerine getirirse Türk devleti de bu adımı atmak zorunda kalacaktır. Çünkü başka bir yolu yoktur. Eğer şimdiye kadarki mücadele bu sonucu yarattıysa, “İşte Apo gelsin, mecliste konuşsun” dedilerse, demek ki daha fazla mücadele yükseltilirse, bundan daha fazla sonuçların elde edileceği ortaya çıkıyor.
SÜRECİ SABOTE ETME GİRİŞİMLERİNE KARŞI DURULMALI
Elbette ki bazı olumlu açıklamalar var. Biz bunlara değer de biçiyoruz. Fakat bu olumlu açıklamaların yanında bir de kullanılan bir dil var. Belirtilen çok olumsuz açıklamalar da var. Bu kullanılan olumsuz dil, yapılan olumsuz açıklamalar süreci sabote ediyor. Bunun önünün alınması gerekir. Özellikle attığımız adımlara değer biçenler, olumlu görenler, bu sürecin olumlu gelişip sonuç vermesi için, başkalarının kullandığı olumsuz dilin değiştirilmesi için çaba göstermeliler. Yine bazılarının sabote etme girişimlerine karşı durmaları gerekir. Özellikle de Türkiye toplumunu, yazarlarını, aydınlarını, akademisyenlerini bu temelde harekete geçirmeleri gerekiyor. Öyle Önder Apo’nun, Kürt halkının tek taraflı çabalarıyla bu olumsuz dil, olumsuz açıklamalar önlenemez, bunlar giderilemez. Bunlar çünkü zehirlemeye yol açıyor.
Hala terörizmden, terörist örgütlenmeden, terörizmin başından sözler ediliyor. Yine işte “PKK’nin yapacağı bir şey kalmadı. Artık teslim olmak zorunda, silahları teslim etmek zorunda. Başka yapacağı herhangi bir şey kalmadı. İşte bizim yapacağımız herhangi bir şey kalmadı” biçiminde konuşmalar oluyor, söylemler oluyor, ortam zehirlenmeye çalışılıyor. Çünkü geliştirilen süreç birçoğunun ekmeğini elinden alıyor. Bu ekmeğin ellerinden alınmaması için bu sürecin gelişmemesi gerekir. Onun için bu saldırıları, bu propagandaları geliştiriyorlar. Özellikle bazılarının yarattığı hava şudur: “Biz PKK ile mücadele ettik, PKK’yi yendik. PKK’nin teslim olması gerekir.” Böyle bir hava yaratmaya çalışıyorlar.
Bununla aslında içinde bulundukları zayıflığı, çıkmazı örtbas etmek istiyorlar. Bir amaçları budur. Gerçeğin anlaşılmasını istemiyorlar. Türkiye’nin nasıl bir çıkmazda olduğunu, nasıl tehlikelerle yüze geldiğini göstermek istemiyorlar. Üstünü örtmeye çalışıyorlar. Habire milliyetçiliği, şovenizmi, faşist anlayışı tırmandırmaya çalışıyorlar. Bununla da süreci bozup bu çatışmalı ortamdan güçlerine güç katmak istiyorlar. Özellikle de maddi ve siyasi yönden güçlenmek istiyorlar.
Onun için attığımız adımları olumlu gören, buna anlam verenlerin buna sahip çıkması gerekir. Sadece “olumlu görüyoruz” demek yeterli değildir. Pratikte bunun gereklerini yerine getirmeleri gerekiyor. Eğer söylemde olumlu görür, pratikte adım atmazlarsa, bundan anlaşılması gereken bir oyunun oynandığıdır. Hem biz böyle anlarız, hem Kürt halkı böyle anlar. Hem de çözüm isteyen herkes böyle anlar.
ÖNDER APO’DAN BAŞKASI KONGREYİ TOPLAYAMAZ, YÖNETEMEZ
Nitekim bazıları böyle de anlıyor ve bunu dile de getiriyor. Hatta bizleri uyarmaya çalışıyorlar. Bu dostlarımıza şunu söyleyebilirim: Hareket tecrübelidir. Birçok şeyi yaşamıştır. Onun için kimse oyun oynayamaz. Oyun oynamak isteyenlerin de oyununa gelemez. Bu konuda emin olmaları gerekiyor. Önder Apo, PKK’ye çağrı yaptı. PKK’nin Merkez Komitesi de bu çağrıya cevap verdi. Bunu kamuoyuna da duyurdu. Herkes de PKK’nin Önder Apo’nun çağrısına nasıl yaklaştığını biliyor. PKK yönetimi hem hareketin önüne, hem kamuoyunun önüne, herkesin önüne şunu çok net bir biçimde ortaya koydu. Açıklamalarına, yayınladıkları bildirilere göre “biz Önder Apo’nun çağrılarını yerine getirmek istiyoruz. Ama Önder Apo’nun çalışma koşullarının özgürleşmesi gerekir. Kongre’yi toplaması, Kongre’yi yönetmesi, yönlendirmesi gerekir” dediler. “O zaman Kongre toplanabilir, silahlı mücadelelerin durumunu, PKK’nin durumunu tartışıp karara bağlayabilir” dediler.
Silahların konuştuğu, uçakların bombaladığı, keşif uçaklarının dolaştığı, tank toplarının işlediği bir ortamda Kongre’nin toplanamayacağını, Önder Apo’nun belirttiği silahlı mücadelenin durdurulması ve PKK’nin tasfiyesinin görüşülemeyeceğini açıkladılar. Eğer Türk Devleti bu çağrıların yerine getirilmesini istiyorsa, o zaman, işte HPG kamuoyuna bir açıklamada bulundu. Dedi ki, “bu şartlarda Kongre’nin toplanması mümkün değil. Toplanabilmesi için ateşkes olmalı. Yani keşif uçakları, bombardıman uçakları, tank toplar durmalı.” Bu çağrıda bulundu. Ve herkes de bu çağrıyı olumlu gördü. Sadece kim bunu olumlu görmüyor? Kürt sorununun çatışma zemininde kalmasını isteyenler olumlu görmüyor. Niye olumlu görmüyor? Çünkü yarattıkları bir hava var. Yani “biz mücadeleyi kazanmışız, PKK’yi yenmişiz. Yenilen bir güçle ateşkes yapmayız, teslim olmaları gerekir” biçiminde yarattıkları havayı sürdürmek istiyorlar. Fakat herkes de bunun ne kadar beyhude bir çaba olduğunu görüyor, dile getiriyor.
Onun için ateşkes koşullarının sağlanması gerekir. O zaman işte Kongre toplanabilir, Önder Apo’nun çağrılarını yerine getirebilir. Çünkü Kongre’yi bizzat Önder Apo’nun toplaması, yönlendirmesi ve yönetmesi gerekiyor. Önder Apo dışında kimse Kongre’yi toplayamaz, Kongre’de o kararları çıkaramaz. Bunun herkesçe bilinmesi gerekir.
Çünkü bu hareketi kuran, geliştiren Önder Apo’dur. Ancak Önder Apo Kongre’yi toplayabilir, Kongre’nin kararlar almasını sağlayabilir, doğrultu verebilir. Başka hiçbirimiz, PKK yönetimi veya PKK’nin kadroları bunu sağlayamaz. Bunun herkesçe netçe bilinmesi gerekir.
ULUSLARARASI GÜÇLER TÜRKİYE’NİN ADIM ATMASINI İSTEMELİ
Uluslararası alandaki yankılar olumludur. Hemen hemen herkes Önder Apo’nun bu çağrısını olumlu gördüğünü belirtti. Biz bu açıklamaları bu açıdan olumlu görüyoruz. Fakat sorun sadece açıklamalarla geçiştirilirse, bu herhangi bir sonuç yaratmaz. Bu açıklamaları yapanların pratikte de üstlerine düşen görev ve sorumlulukları yerine getirmeleri gerekiyor.
Kürt sorunun çözümü, Türkiye’nin demokratikleşmesi, Ortadoğu’nun demokratikleşmesi sadece Önder Apo’yu, Kürt Özgürlük Hareketi’ni ve Kürtleri ilgilendirmiyor. Herkesi ilgilendiriyor. Çünkü bugün 3. Dünya Savaşı’nın merkezi Ortadoğu. Oluk oluk kan akıyor. Önder Apo bunun önüne geçmek istiyor. Savaşın önünü almak istiyor. Demokratikleşmeyi geliştirmek istiyor. Bu herkesin çıkarına olan bir durum. Dolayısıyla herkesin pratik adım atması gerekir. Önder Apo’nun çağrısının gerçekleşmesi için üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmeleri gerekiyor. Türk Devleti’nden adım atmasını istemeleri gerekiyor.
Eğer bu yönlü bir çaba yürütürlerse, o zaman yaptıkları açıklamaların bir anlamı vardır. Yoksa açıklama yapıp pratikte hiçbir şey yapmamak demek, aslında bu adımların atılmasını istememek anlamına gelir.
Ayrıca Kürt sorununun yaratılmasında bu güçlerin, özellikle Avrupa’nın rolü büyüktür. Yine uluslararası komplonun geliştirilmesiyle yarattıkları bu sorunun daha da ağırlaşmasına yol açtıkları biliniyor. Önder Apo şimdi bir tarih sorumluluk adımını geliştirdi. Herkese bir fırsat sundu. Yani öz eleştiri verebilirler. Yaklaşımlarını düzeltebilirler. Kürtlere olan desteklerini sunabilirler. Artık Kürtlere yönelik uygulanan inkar-imha siyasetine desteği çekebilirler. Onun yerine tam tersine Türk devletini adım atmaya zorlayabilirler. Eğer bunu yaparlarsa işte o zaman siyasetlerinde bir düzeltmeyi de yapmış olurlar. Dolayısıyla alınlara sürülen kara lekeyi de temizlemiş olurlar. Beklentilerimiz bu yönlüdür. Önder Apo şimdi bunun imkanını, fırsatını herkese sunmuştur. Gerisi bunun değerlendirilmesidir. Umarız bunu böyle değerlendirirler.
ARTIK DEMOKRATİK SİYASET VE HALKLARIN DÖNEMİ BAŞLIYOR
Önder Apo geliştirdiği ekolojik, kadın özgürlükçü, demokratik toplum yaratma paradigmasını bu adımla geliştirmek, güçlendirmek, başarıya götürmek istiyor. Bu temelde Kürt halkının yürüttüğü özgürlük ve demokrasi mücadelesini başarıya götürmek istiyor. Türkiye’yi, Orta Doğu’yu demokratikleştirmek istiyor. İnsanlığın özgür ve demokratik özlemlerini gerçekleştirmek istiyor. Bütün bu görev ve sorumluluklarını da kadın özgürlük çizgisine dayandırıyor. Kadın özgürlük çizgisini derinleştirerek bu amaçlarını başarmak istiyor. İçine girilen süreç bir mücadele sürecidir.
Bu hareket tarihinde sürekli yeni başlangıçlar yapan, bu temelde gelişen bir harekettir. Şimdi de Önder Apo’nun yaptığı yeni bir başlangıç adımıdır. Bu temelde yeni bir başlangıçla hareketi daha yüksek bir düzeye ulaştırmak istiyor. Hedefine koyduğu insanlığa hizmeti bu temelde gerçekleştirmek istiyor. Konuşmamda da belirttiğim gibi hareket felsefesinde, ideolojisinde, paradigmasında değişiklik yapmıyor. Yaptığı değişim, dönüşüm, yeniden yapılanma örgüt ve mücadele tarzındadır. Yani geliştirdiği mücadele büyümüştür, Kürdistan parçalarını da aşmıştır, uluslararası bir düzeyi kazanmıştır. İnsanlığın özlemleri vardır, hayalleri ve istemleri vardır. Bunları gerçekleştirmek istiyor.
Bir partiyle başladı, bunları geliştirdi, bu düzeye getirdi. Artık ulaşılan düzey, yaratılan düzey bir partiyi aşan bir düzeydir. Artık PKK bu açıdan ömrünü tamamlamıştır, rolünü oynamıştır. Bu nedenle PKK’nin yerine bütün bu gelişmeleri kapsayan bir demokratik örgütlenmeyi ve mücadeleyi geliştirmek istiyor. Paradigmasını bu temelde uygulamak istiyor. Geliştirdiği ekolojik, özgürlükçü kadın ve demokratik toplum paradigması sadece Kürtler için değildir. Bütün halklar ve insanlık içindir. Özgürlük ve demokrasi isteyen, sosyalizm isteyen herkes içindir bu paradigma. İşte bu paradigmayı demokratik, siyasal, hukuki zeminde geliştirmek, başarıya götürmek istiyor.
Önder Apo daha önce savunmalarında da çok net belirttiği gibi halkların dönemini başlatıyor. Artık dönem halkların dönemidir. Halkların özgürlük ve demokrasi mücadelesini geliştirme dönemidir. Çünkü kapitalist modernite artık zirveye ulaşmıştır. Kaosu yaşıyor, çözüm üretemiyor. Bu nedenle halklar artık devreye girmiş bulunuyor.
İşte Önder Apo da bu temelde dünyada yaşanan gelişmeleri değerlendiriyor, buna göre adım atıyor. Yani artık halkların çağı başladı diyor. Halkları öne alıyor, artık halkların irade olmasını istiyor. Bunun için de halk örgütlenmesine, halkın iradesinin oluşmasına önem veriyor ve bunu esas alıyor. Toplumun örgütlülüğünü, bu temelde toplumun kendisine sahip çıkmasını esas alıyor. Bunun için de demokratik örgütlenmeyi ve demokratik mücadeleyi esas alıyor.
KADINLAR VE GENÇLİK DEMOKRATİK TOPLUM İNŞASINA ÖNCÜLÜK ETMELİ
İşte burada kadın ve gençliğe büyük öncülük düşüyor, büyük görev ve sorumluluklar düşüyor. Bu demokratik toplumun inşasına öncülük etmeleri gerekiyor. Önder Apo’nun geliştirdiği süreç bunu ifade ediyor. Bu hareketin geliştirmek istediği süreç sadece Kürtler açısından değil, Orta Doğu halkları açısından ve insanlık açısından da böylesi bir süreçtir. Bunun aracı artık parti değil, halkların bizzat, toplumların örgütlenmesi, kendi kaderini eline almasıdır. Kendi kendisine yeten, kendi ihtiyaçlarını karşılayan, kendisini yürüten bir sisteme ulaştırmak istiyor.
Bütün çabalar bu temeldedir. Bu temelde bütün Kürt insanlarının, demokratların, yurtseverlerin, sosyalistlerin harekete geçmesi gerekiyor. Kendi geleceklerine, özgürlüklerine sahip çıkmaları gerekiyor. Kendilerini örgütleyip ifade etmeleri gerekiyor.
Bununla birlikte Türkiye toplumunun da kendini artık örgütlemesi, bu sürece girmesi gerekir. Topluma öncülük yapılması gerekiyor. Esas olarak da Türkiye toplumunda değişim, dönüşümün, yeniden yapılanmanın geliştirilmesine öncülük yapılması gerekir. Bunun için sosyalistlere, demokratlara, kadına, gençliğe, sanatçılara, yazarlara, siyasetçilere, sivil toplum örgütlerine, herkese büyük görev ve sorumluluklar düşüyor. Özellikle Türkiye’de demokrasi ve özgürlük mücadelesi yürüten, sosyalist mücadelesi yürüten örgütlerin, çevrelerin, kişilerin Türkiye toplumu içerisine girmeleri ve Önder Apo’nun geliştirmek istediği süreci kavratmaları, oluşturulan önyargıları yıkmaları, zihniyette değişimi gerçekleştirmeleri gerekiyor. Türk ve Kürt kardeşliğini geliştirmeleri gerekiyor. Eğer bu yönlü çabalar yürütülürse, Türkiye toplumunun demokrasi ve özgürlük mücadelesinde yarattığı birikimler vardır. Bunlar harekete geçirilirse az kazanımlar değildir. Bunlar Türkiye’de değişimi gerçekleştirecek düzeydeki birikimlerdir. Çünkü bu kadar mücadeleler yürütüldü. Yaratılan sonuçlar, değerler oldu. Bunlar boşuna gitmedi. Belki şimdi sinmiştir. Belki faşizm, sosyal şovenizm, milliyetçilik, ırkçılık çok tahribatlar yaratmıştır. Ama hala bu yaratılan değerler yaşıyor. Görev bunları harekete geçirmek, canlı kılmaktır. Bunu da ancak sosyalistler, demokratlar, sorunun çözümünü isteyenler gerçekleştirebilir.
Eğer bunu yaparlarsa, Kürt cephesiyle bu temelde birleşirlerse, ortaya çıkacak olan Türkiye’nin demokratikleşmesidir. Kürt sorunu dahil bütün sorunların çözümüdür. Özellikle Alevilerin bu süreçte temel bir güç olduğunu bilmeleri ve görev sorumluluklarını yerine getirmeleri gerekiyor.
Önder Apo, değişim, dönüşüm, yeniden yapılanmayı yeni başlatmıyor. Bu hareketin tarihi iyi incelendiğinde, Önder Apo’nun gerçekliği iyi kavrandığında, Önder Apo’nun sürekli bu hareketi geliştirip başarıya götürmek için, Kürt halkının ve insanlığın özlemlerini gerçekleştirmek için sürekli bir değişim, dönüşüm ve yapılanmayı geliştirdiğini bilir. Yeni olan, bu değişim ve dönüşüm, yeniden yapılanma çabalarında bu çabaları daha üst düzeye vardırmasıdır. Yapılan budur. Yoksa yeni başlatmıyor. Bu hareketin tarihi, Önder Apo’nun tarihi, sürekli devrimde devrimi geliştirme tarihidir. Bu da ancak değişim, dönüşüm ve yeniden yapılanmayla gelişebilir. Bunun için bu hareket sürekli gelişmeyi yaşamış ve yaşatmıştır. Bütün saldırı ve komplolara rağmen, bugünkü düzeyi yakalamıştır.
Eğer bu komplo ve saldırılar altında sürekli eleştiri-öz eleştiri yaşamasaydı, sürekli yaptıklarını yeterli görüp yenisini yaratmayı amaçlamasaydı, bu temelde hareketi geliştirmeseydi, sürekli amacına hizmet etmeyen yanlarını görüp kendisinde gidermeseydi, sürekli kendisinde bu temelde dönüşümü, yeniden yapılanmayı yaratmamış olsaydı, hiçbir zaman bu hareket gelişemezdi, bugünkü düzeye varamazdı. Önder Apo’nun şimdi yaptığı, geçmişte yaptıklarının zirveleştirilmesidir. Onun için başlangıçta manifesto geliştirdi, o temelde hareketi geliştirdi, şimdi bunu yeni bir manifestoyla daha ileri bir düzeye taşımak istiyor. Hem Kürt halkının, hem Orta Doğu halklarının, hem de insanlığın özlemlerini yerine getirmenin çabası içine girmiş bulunuyor. Bütün bu hareketin militanlarına, sempatizan taraftarlarına düşen görev ve sorumluluk, Önder Apo’yu daha iyi kavramak, Önder Apo’nun omuzladığı yüke ortak olmak, onun sorumluluğunu paylaşmak, bunun gerekli pratiğini ortaya koymaktır. Yani nasıl Önder Apo’nun bu geliştirdiği süreci yaşamsal kılacaklar, bu temelde kendilerine ne tür görev ve sorumluluklar düşüyor, bunu anlamak, bu temelde pratikleşmektir. Buna öncülük etmektir. Bu hemen herkesin görevidir. Özellikle de kadın ve gençliğin görevidir.
Bu temelde toplumu harekete geçirmeleri gerekiyor. İşte o zaman Kürt halkının büyük emekle, bedelle, acılarla geliştirdiği bu mücadele amacına ulaşacaktır. Türkiye’de demokratikleşme gelişecektir. Orta Doğu’da Orta Doğu demokratikleşmesi gelişecektir. Orta Doğu demokratikleşmesinin gelişmesi dünyanın üzerinde büyük etkide bulunacaktır. Çünkü Orta Doğu dünyanın temelidir, bütün başlangıçların geliştiği bir yerdir. Dünya, Orta Doğu üzerinden şekillenmiştir. Orta Doğu’daki her gelişme dünyayı, bütün insanlığı etkilemektedir. Bugün Kürt halkı Orta Doğu’nun kalbindedir, merkezindedir. Kürt halkının belirleyiciliği ortaya çıkmıştır. Herkesin kaderini belirleyecek bir konuma gelmiştir. Önder Apo bunu yaratmıştır.
KÜRESEL ÖZGÜRLÜK HAMLESİ HER ALANDA BÜYÜTÜLMELİ
Önder Apo bunu insanlığın geleceği, özgürlüğü ve demokratik bir sisteme kavuşması için çaba yürütüyor. Başlı başına büyük bir çabadır, tarihi bir çabadır, bir manifestodur. Herkesin buna sahip çıkarak görev ve sorumluluklarını yerine getirmesi gerekiyor. Çağrım bu temeldedir. Önder Apo’nun bunu yerine getirmesi için de başlatılan küresel özgürlük hamlesi vardır. Bu hamlenin her yerde büyütülmesi gerekir. Bütün dostlarla birlikte bunun büyütülmesi gerekir. Önder Apo’nun İmralı sisteminden çıkarılması gerekir. O sistemin tasfiye edilmesi gerekir. Önder Apo’nun özgürlüğünün fiziki olarak sağlanması, özgür şartlarda çalışmasının sağlanması gerekiyor. Hedef budur. Herkesin bu hedefe kilitlenmesi ve görev sorumluluklarını yerine getirmesi gerekiyor.
Bu temelde yaklaşan Nevroz Bayramı’nı, yine Ramazan Bayramı’nı bütün halkımıza ve insanlığa kutluyor, üstün başarılar diliyoruz.