Gemlik Yürüyüşü geleceğimizi inşa etme yürüyüşüdür'
DBP ve HEDEP'li siyasetçiler, "Gemlik Yürüyüşü geleceğimizi ortak inşa etmenin yürüyüşüdür. Biz direnmeyi seçtik" diyerek, yürüyüşe güçlü katılım çağrısı yaptı.
DBP ve HEDEP'li siyasetçiler, "Gemlik Yürüyüşü geleceğimizi ortak inşa etmenin yürüyüşüdür. Biz direnmeyi seçtik" diyerek, yürüyüşe güçlü katılım çağrısı yaptı.
İmralı’da Kürt Hallk Önderi Abdullah Öcalan’a uygulanan mutlak tecrit devam ederken, tecrit tüm cezaevlerine ve topluma yansımaya başladı. Ülkede giderek artan ekonomik ve siyasi kriz, Kürt sorununa yönelik savaş uygulamalarının artması ve Kürt halkına yönelik soykırım politikalarının artmasıyla aynı zamana denk geldi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü için bu yıl yeniden “Abdullah Öcalan’a Özgürlük Yürüyüşü” adıyla Bursa’nın Gemlik ilçesine yürüyüş düzenlenecek. Yürüyüş için Türkiye ve Kurdistan’ın her yerinde halk toplantıları, ev çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor. Türkiye'nin her yerinden 19 Kasım günü, Kurdistan’da ise 18 Kasım günü başlayacak olan yürüyüş için Kürtler ev ev çalışmalarına devam ediyor.
OTOBÜS YAKMA GİRİŞİMLERİ, SALDIRILAR VE KÜRT HALKININ İNADI
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik uygulanan tecrit uygulamasının son bulması ve fiziki özgürlüğü için yapılacak ve kamuoyunda Gemlik Yürüyüşü olarak adlandırılan yürüyüşlerin ilki 2005 yılında gerçekleşti. İlk yürüyüş yüz binlerce Kürdün katıldığı bir yürüyüş olarak devleti de zorlayan bir nitelik taşıyordu. Bursa’ya girmek isteyen Kürtlerin araçları sivil faşistler tarafından saldırıya uğradı. Onlarca Kürt, araçlar içinde yakılarak katledilmek istendi.
Sonraki yıllarda da devam eden yürüyüşler sırasında çok sayıda kişi işkenceyle gözaltına alındı. Belli aralıklarla devam eden yürüyüşler arasında, Ağustos 2015'te düzenlenen yürüyüş sırasında, yine Kürtler saldırıya uğradı. Sivil faşistler, Kürtlerin olduğu araçları taşladılar, yakmak istediler. Türkiye ve Kurdistan’da yüz binlerce kişinin katıldığı eylemlerde binlerce kişi gözaltına alındı, yüzlerce kişiye Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a özgürlük istedikleri için davalar açıldı. Yürüyüş günü Türkiye ve Kurdistan’da fiili bir yasak ortaya koyan devlet, yürüyüşün yapılacağı illeri tamamen ablukaya alıp, eylemleri engellemeye çalıştı. Tüm engellemelere karşın yürüyüşü gerçekleştiren Kürtler, tecrit uygulamalarının tartışılmasının önünü açtı.
İlk yürüyüşten yedi yıl sonra uluslararası komplonun yıl dönümü olan 15 Şubat 2016 tarihinde ikinci Gemlik yürüyüşünü gerçekleştiren Kürtler, yine Türkiye ve Kurdistan’da yüz binler olarak sokaklara çıktı. Dünyanın gündemine oturan eylemler sonucu devletin tecrit politikası yenilgiye uğradı ve 11 Eylül 2016 tarihinde Kürt Halk Önderi ile görüşme sağlandı. Sonrasında bir süre ailesi ile görüşmeler devam etti. Kürt halkının sahiplenmesiyle geri adım atan devlet, 2020 yılına kadar belli aralıklarla Abdullah Öcalan ile görüşmeleri engelleyemedi.
En son 25 Mart 2021 tarihinde yarım kesilen bir telefon görüşmesi sonrasında kendisinden hiçbir şekilde haber alınamayan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile ilgili belli bir süre sonra ilk Gemlik Yürüyüşü geçtiğimiz yılın Haziran ayında gerçekleştirildi. Türkiye ve Kurdistan’dan yüz binlerce kişinin katıldığı ve katılanların işkenceyle gözaltına alındığı eylem sonrası Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit uygulaması ana akım medya dahil birçok yerde tartışıldı.
Devletin Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit işkencesine karşılık ise DBP öncülüğünde Kürtler yeniden bir Gemlik Yürüyüşüne hazırlanıyor. 18 Kasım’da Kurdistan’da, 19 Kasım’da da Türkiye’de başlayacak olan Gemlik Yürüyüşüne ve yürüyüşün İstanbul ayağının nasıl yapılacağına dair DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, DBP PM üyesi Cevdet Konak ve HEDEP İstanbul il eşbaşkanları Murat Kalmaz ve Gonca Yangöz ANF’ye değerlendirmelerde bulundu.
İMRALI TECRİDİ İKTİDARIN SAVAŞ POLİTİKALARININ ÜRÜNÜDÜR
Tecridin 25 yıldır sürdüğünü belirten DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, bunun bir devlet aklı olduğunu belirtti. Kürt gerçekliği karşısında bir sorumluluk alamayan devlet aklının ve onun devamı niteliğinde olan AKP-MHP iktidarının sorumluluğunun olduğunu dile getiren Çiğdem Kılıçgün Uçar, şöyle devam etti:
"Kürt sorunu yani Kürt gerçekliği karşısında sorumluluk almayan bir devlet aklı ve onun devamlılığını ısrarla derinleştirerek sürdüren bir AKP/MHP iktidarı var. Tarihsel örnekleri ve Kürt halkının yüz yıldır devam eden direnişinin açığa çıkardığı gerçeklik; demokratik çözümün, barışın ve ortak yaşamın mümkün olduğu iken, iktidar savaş politikalarını tercih ediyor. İmralı’da uygulanan tecrit, bu aklın en büyük göstergesi. Tecrit sadece hukuki bir düzlemi tarif etmiyor, aynı zamanda rejimin karakterini belirliyor. Sosyal, siyasal ve ekonomik politikalarını savaş tercihi üzerinden yapılandıran AKP/MHP iktidarı, tüm toplumu kendi yarattığı krizlerle yönetmeye çalışıyor. Savaş ekonomisi ve savaş siyasetinin yarattığı yoksulluk, milliyetçilik her gün toplumu güvensiz ve geleceksiz bırakıyor.
Tecrit hukuksuzluğu, keyfi karar ve uygulamalara zemin yapılıyor, tüm toplumsal kesimlerin güvence altına alınmış en temel hakları kolluk tarafından engelleniyor, yargı tarafından cezalandırılıyor, iktidar eliyle de düşmanlaştırılıyor. Bundan nasibini almayan hiçbir kesim kalmadı. Bu yüzden hukuksuzluğun en derinleştiği yerden, yok edildiği yerden güçlü bir karşı çıkışın örgütlenmesi gerekiyor. Bu da İmralı’da Sayın Öcalan’a uygulanan tecridi kırmak için ortak mücadele vermekten geçiyor. Kürt sorununun demokratik çözümü, savaşı merkezine alan tüm politikalar karşısında en güçlü panzehirdir ve çözüm konusunda en güçlü yol, en güçlü projeyi ortaya koyan, bunun emeğini veren Sayın Öcalan’dır."
İKTİDAR, KÜRT DÜŞMANLIĞI ÜZERİNDEN ORTADOĞU’DA HEGEMONYA KURMAK İSTİYOR
Mevcut iktidarın her yerde Kürt kazanımlarına yönelik saldırılarının devam ettiğini, Kürt karşıtı ittifakın Ortadoğu’da kurmak istediği hegemonya için Kürt düşmanlığını inşa etmeye çalıştığını söyleyen Çiğdem Kılıçgün Uçar, sözlerini şöyle sonlandırdı:
"Mevcut iktidar sadece ülke içinde değil, sınırların ötesinde elde edilen Kürt kazanımlarına da saldırmaya devam ediyor. Kürt karşıtı ittifakta ülke içinde artık yeni zemin bulamayan iktidarın Ortadoğu zemininde kurmak istediği hegemonyayı da bu düşmanlık üzerine inşa ediyor. Esasen AKP/MHP iktidarı tecrit politikası ile Kürt sorununu İmralı’da hapsetmek istiyor. Çünkü Sayın Öcalan’ın fikir ve önermelerinin hem ülke içinde hem de Ortadoğu’da bir karşılığının olduğunu ve hayat bulacağını çok iyi biliyor. Dünyanın dört bir yanından halkların, aydınların, sendikaların sahiplendiği ve demokratik çözüm konusunda adres gösterdiği Sayın Öcalan’a Türkiye’de uygulanan mutlak tecrit aynı zamanda ortak yaşam iradesine, demokratik bir ülke mücadelesine uygulanmaktadır. Geldiğimiz aşamada en önemli muhatap olan Sayın Öcalan’ın etkin rolünü kullanabilmesi için uygun koşullarının yani fiziki özgürlüğünün sağlanması gerekir. Bu özgürlüğün sadece kendi özgürlüğü ile sınırlı olmadığını ısrarla vurgulamak gerekiyor. Demokratik, eşit ve özgür bir ülke için en tarihi sorun olan Kürt sorununun çözüm aşamasına hızlıca girmesi gerekiyor. Dolayısıyla 18 Kasım Gemlik Yürüyüşü aynı zamanda bir demokrasi, eşitlik ve özgürlük yürüyüşüdür. Geleceğimizi ortak inşa etmenin yürüyüşüdür. Hepimizin yürüyüşüdür.”
'ORTADOĞU’DA SAVAŞLARIN SON BULMASININ YOLU İMRALI TECRİDİNİN KALKMASINDAN GEÇİYOR'
Türkiye’de 19 Kasım’da yapılacak olan Gemlik Yürüyüşünün İstanbul ayağı için ev ev, mahalle mahalle çalışmalarının devam ettiğini belirten HEDEP İstanbul İl Eşbaşkanı Gonca Yangöz, tecridin kırılmasının daha özgür bir dünya için önemli olduğuna vurgu yaptı. Gonca Yangöz, şöyle dedi:
"Gemlik Yürüyüşü, Sayın Abdullah Öcalan’ın üzerindeki mutlak tecridin kaldırılması, kırılması ve fiziki özgürlüğüne geri kavuşması için yapılıyor ve bunun için de mücadele edeceğiz. Bunu örgütlemek üzere başlattığımız çalışmada da mahalle mahalle, ev ev, bütün örgütün, ilçe örgütleri, il örgütleri bu yürüyüşe hazırlanıyor. Tecridin kırılması bizim açımızdan şu önemi taşıyor: Ortadoğu’daki savaşların ve Kürt sorununun çözülmesi ve bütün yaşamımıza yansıyan tecridin kırılması, aslında biz orayı kırabilirsek, kendi hayatlarımızdaki tecridin kırılmasının yolunu açmış olacağız. Buradan da daha özgür bir dünyaya evrileceğiz, diye düşünüyoruz.
Basın açıklamalarını binaların içine sıkıştırmaya çalışıyorlar, en doğal protesto haklarımızı suçmuş gibi karşımıza çıkartıyorlar. Tutsak edilen arkadaşlarımıza yolladığımız kartlar, mektuplar suç olarak kabul ediliyor. Yaptığımız basın açıklamaları suç olarak kabul ediliyor, yani yaşamın her alanında aslında biz bu tecridi iliklerimize kadar hissediyoruz. Bütün çaba da bu tecridi kırmak üzerinedir. İstanbul ayağı için oldukça yoğun ve hareketli bir çalışma süreci devam ediyor. Ev ev, mahalle mahalle, sokak sokak çalışıyor, özellikle barış diyen bütün herkesi o yürüyüşe katmak, bizim için kıymetli olan bir şey. Tecridin ağır koşullarını yaşayan herkese çağrımızdır. Ya bu tecridi hep birlikte kıracağız, ya da boyun eğeceğiz. Biz direnmeyi seçtik, barışa dönük herkesi bu yürüyüşe destek olmaya çalışıyoruz.”
TECRİT KALKARSA ÜLKEDEKİ SORUNLAR ÇÖZÜLÜR
Cumhuriyetin ilk yüzyılında devletin politikalarının topluma birçok şey kaybettirdiğini dile getiren HEDEP İstanbul İl Eşbaşkanı Murat Kalmaz, bütün halklar için yaşayabilme koşullarının daraltıldığını belirterek, Türkiye’nin demokratikleşmesinin önünün açılmasının tecrit uygulamasının son bulmasıyla olacağını dile getirdi. Kalmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Cumhuriyetin birinci yüzyılında bu ülkeye devletin uygulamalarından dolayı çok şey kaybettirildi. Özellikle Türkiye’deki farklı kesimler, etnik yapılar, inançlar bir bütünen tek devlet, tek din, tek millet, tek bayrak, tek dil adı altında eritilmeye çalışıldı. Bütün halkların bir arada yaşayabilme koşullarının daraltıldığı bir yüzyıl oldu. İkinci yüzyıla girerken başta Kürtler olmak üzere bütün halklara yaşatılan bu acıların hem tekrarının yaşanmaması hem de bu acıları telafi edebilmek hem de Türkiye’nin gerçekten demokratikleşebilmesi açısından en birincil temel sorunlardan biri olan Kürt sorununun çözümü noktasında Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kırılması gerekir. Aynı zamanda Kürt sorunu başta olmak üzere bütün Türkiye’deki sorunların çözümü noktasına en önemli aktördür. Bu konuda rol ve misyonunu uygulayabilmesi için özgürleşmesi elzemdir. Bu yürüyüş bu anlamda kıymetli ve değerlidir. Burada talep şudur; Türkiye’nin barışınadır, halkların bir arada yaşayabilmesine dönük olan bir çağrıdır. Buna hem hükümetin hem muhalefetin kulak vermesi gerekmektedir. Çünkü Türkiye gittikçe daha da kötüye giden bir noktadadır, buradan cumhuriyeti gerçekten demokratikleştirebilmenin koşulları ve yolları en önemli noktalarından birisi de Kürt sorunu ve Sayın Öcalan’ın muhataplığı üzerinden gelişebilecek bir diyalog ve çözüm iradesinin ortaya konulmasıdır."
TECRİDİN SÜRDÜRÜLMESİ EKONOMİK, SİYASİ KRİZİ DERİNLEŞTİRECEKTİR'
DBP PM üyesi Cevdet Konak ise 25 yıldır süren İmralı tecridinin bir kişiye uygulanan işkence değil, bir topluma uygulanan işkence olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"25 yıldır İmralı Hapishanesinde tecrit altında tutulan, son 3 yıldır ailesi ve avukatlarıyla görüşme haklarını kullanamayan Sayın Abdullah Öcalan'ın üzerinde ağırlaştırılmış mutlak tecrit uygulanmaktadır.
AKP/MHP iktidarının uyguladığı tecrit politikası sonucunda milyonlarca insanın siyasi iradesi olarak gördüğü, çözüm sürecinde devlet ve hükümet heyetleriyle görüşen Kürt sorununun baş müzakerecisi ve temel siyasi aktör olarak kabul edilen Sayın Öcalan'ın şahsına uygulanan mutlak tecrit sadece bir kişiye uygulanan işkence olarak da görülemez. İmralı mutlak tecrit sistemi bu bağlamda topluma dönük politik, ekonomik, hukuki boyutları olan kapsamlı bir kuşatmadır, toplumun barış iradesine ve barış hakkına açık bir saldırıdır. Mutlak tecritin sürdürülmesi durumunda ekonomik, sosyal, siyasal, politik alanda yaşanan krizleri daha da derinleştirecektir.
Türkiye'de Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü, adalet, eşitlik ve özgürlük temelinde ortak bir gelecek inşa etme ve demokratik Türkiye'nin önünün açılması için insanlık suçu olan mutlak tecrit koşullarının ortadan kaldırılması gerekir.
18 ve 19 Kasım'da planlanan Gemlik yürüyüşüyle demokrasi ve özgürlük mücadelesini yükselterek, savaş ve şiddet politikalarına karşı Sayın Abdullah Öcalan'a dönük tecritin kaldırılarak fiziki özgürlüğün sağlanması temel amacımızdır.
Gemlik Yürüyüşünün planlamaları İstanbul'da 39 ilçede yoğun bir çalışmayla devam etmektedir. İstanbul ve diğer bölgelerdeki dostlarımıza çağrımızdır; hep birlikte Gemlik'e yürüyerek tecridi kıralım, özgürlüğün yolunu açalım."