KCK Yürütme Konseyi Üyesi Cemil Bayık, ANF’ye verdiği özel röportajın son bölümünde, Türk devletinin Kürt halkına karşı 2015’te başlattığı savaş konseptinin, 2024 yılında gerilla direnişiyle büyük darbe aldığını belirtti. KDP’nin Türk devletine verdiği desteğin, işgalin devamında kritik bir rol oynadığını belirten Bayık, “KDP desteği olmasaydı Türk devleti işgal ettiği bölgelerde 24 saat bile kalamazdı. Buna rağmen, Zap, Metina, Avaşin ve Xakurke gibi alanlarda gerilla, tarihin en büyük direnişini sergilemiştir” dedi.
GERİLLA HER YERDE
Bayık, gerillanın sadece dağlarda değil, şehirlerde ve toplumun her alanında aktif olduğunu vurguladı. Özellikle 2024’te gerçekleştirilen TUSAŞ eyleminin, gerillanın fedai ruhunu ve taktik gücünü ortaya koyduğunu söyledi: “TUSAŞ eylemi, her yönüyle bir zirvedir. Gerilla, istediği zamanda, istediği yerde büyük bir güçle eylem yapabilecek kapasitededir.”
TÜRK DEVLETİ ROTASINI KAYBETMİŞ BİR GEMİYE BENZİYOR
Türk devletinin, 2024 yılı boyunca gerilla ve halk mücadelesi karşısında büyük yenilgiler aldığını belirten Bayık, AKP-MHP faşist bloğunun gerek savaş alanında gerekse yerel seçimlerde gerilediğini ifade etti. Bayık, “Türk devleti rotasını kaybetmiş bir gemiye dönmüştür. Hedeflediği yolda ilerleyememekte, ancak soykırım siyasetinden de vazgeçememektedir” dedi.
2025 ÖZGÜRLÜK YILI OLACAK
2025 yılına ilişkin mesajlarında Bayık, Kürt halkının ve özgürlük hareketinin daha güçlü ve örgütlü olduğunu vurgulayarak “2024, Önder Apo’dan dört yıl aradan sonra haber aldığımız bir yıl oldu. Bu bize güç ve moral verdi. 2025’i, Kürt halkı ve insanlık için özgürlük yılına dönüştürme kararlılığındayız. Mücadelemiz sadece Kürt halkı için değil, zulme karşı direnen bütün mazlumlar için güç verecektir” şeklinde konuştu.
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık’ın özel röportajının 5’inci ve son bölümü şöyle:
Türk devleti uluslararası güçleri, Irak gibi bölge güçlerini ve KDP ihanetçiliğini de yanına alarak 2015 yılında başlattığı ve 9 yıldır devam eden savaş konseptinin 2024 yılının sonu itibariyle geldiği düzey nedir? Ne amaçlanıyordu, nasıl bir duruma düştüler?
Biz kırk yıldır soykırımcı sömürgeci Türk devletiyle savaş içerisindeyiz. Bu mücadelemizin yarattığı sonuçlar ortadadır. Soykırımcı sömürgeci düşman darbelenmiş, zayıflatılmış, geriletilmiş, Kürdistan Özgürlük Devrimi ise büyüye büyüye bugünkü düzeye ulaşmıştır. Şimdi sahip olduğu paradigmayla hareketimiz Ortadoğu devrimine öncülük eder, dünyayı etkiler duruma gelmiştir. 2024 yılında bu olumlu gidişat artarak devam etmiştir. Bir taraftan Kürdistan Özgürlük Gerillasının tarihsel direnişi, öbür taraftan Küresel Özgürlük Hamlemiz kapsamında mücadelemizin Kürdistan, Ortadoğu ve dünyada artan etkisi 2024 yılının nasıl sonuçlandığını ortaya koymuştur.
Öncelikle şunun bilinmesi gerekiyor, eğer KDP'nin desteği olmasaydı Türk devleti böyle bir işgale girişemezdi, işgalci Türk ordusu şu an yüksek teknik ve bariyerlerle tutunmaya çalıştığı alanlara adım atamazdı. Gelip yerleştiği yerlerde de KDP desteğine dayanarak kalabiliyor. KDP'nin Türk ordusuna desteği ve gerillaya çıkardığı engeller olmazsa Türk ordusu bulunduğu yerlerde tutunamaz.
TÜRK DEVLETİ ROTASINI KAYBEDEN GEMİYE DÖNDÜ
Faşist AKP-MHP iktidarı, geçmişi aşan bir yoğunluk ve şiddetle 24 Temmuz 2024 yılında çökertme eylem planı kapsamında daha önce hazırlanan ve hareketimizin tasfiyesi temelinde Kürt soykırımını amaçlayan savaş konseptini devreye koymuştur. Devletin bütün teknik ve askeri gücünün yanında siyasi, ekonomik, diplomatik ve jeopolitik imkanlarını bu konsept temelinde seferber etmiştir. Başta NATO olmak üzere birçok gücün ve devletin desteğini almıştır. Yine işbirlikçi ihanetçi çizgiyi arkasına almıştır. Türkiye'deki mevcut siyasi, askeri, ekonomik düzeni bu amaca ulaşmak için yeniden düzenlemiştir. Parlamenter düzenden faşist diktatörlük düzenine geçilmiştir. Tüm bu hazırlıklar ve desteklerle 9 yılı aşkındır tasfiye ve soykırım konsepti temelinde hareketimize ve halkımıza saldırılmaktadır. Bu kadar faşist saldırının yanında yoğun bir özel savaş da yürütülmüştür. Toplum bir taraftan faşist saldırganlık altında derdest edilip sindirilmeye çalışılırken, öbür taraftan büyük medya gücü eşliğinde her türlü kirli, ahlak dışı yöntemlerle toplumla oynamaya, toplumu düşürmeye çalışmıştır. Öte yandan Kürt halkına karşı yürüttüğü haksız, kirli, ahlak dışı savaşı gizlemek ve toplumda tepkinin gelişmesini engellemek için Türkiye toplumu üzerinde de yoğun bir özel savaş yürütmüş, algı operasyonlarıyla, milliyetçiliği, ırkçılığı, Kürt düşmanlığını sürekli geliştirerek toplumu kontrol etmeye çalışmıştır. Zamanlama olarak da cumhuriyetin 2. yüzyılına Kürt soykırımını tamamlamış olarak girmeyi hedeflemişti. Ancak AKP-MHP iktidarı amacına ulaşmamış, planını gerçekleştirememiştir. 2023 yılı sonbaharı itibariyle gerilla inisiyatifi ele alarak Türk ordusuna ağır darbeler vurmaya başlamış ve bu süreç 2024 yılı boyunca artarak devam etmiştir. Bu inisiyatif dağdan şehre taşınmış, Tusaş eylemiyle zirveye ulaşmıştır. Gerillanın savaşta ele aldığı inisiyatifi, 31 Mart seçiminde halk ve demokrasi güçleri siyasi alanda almıştır. Yerel seçimde AKP-MHP faşist bloğu mağlup olmuştur. Bu, gerillanın darbesinden sonra düşmana indirilen ikinci büyük darbe olmuştur. Böylece 2024 yılı faşist zihniyetin ve iktidarın darbelendiği ve güçten düştüğü bir yıl olmuştur. Sonuç olarak faşist iktidar cumhuriyetin 2. yüzyılına yenilgi ve hayal kırıklıklarıyla girerken, Kürt sorunu daha büyük bir yakıcılıkla çözümünü dayatmıştır. Faşist iktidar öyle bir yenilgi yaşamıştır ki, Devlet Bahçeli'nin ağzından çözümsüz kaldığını itiraf etmek zorunda kalmış, Önder Apo'dan çözüm geliştirmesini istemiştir.
Mevcut durumda Türk devleti rotasını kaybetmiş gemiye dönmüştür. Hedeflediği yolda ilerleyemediğinden ama soykırımcı zihniyetinden ve siyasetinden de vazgeçmediğinden, adeta rotasız bir şekilde yol almaya çalışıyor. Gözünü dışarıdaki gelişmelere dikmiş, acaba ne yapsam da gelişmeleri lehime çevirir, Kürt soykırımı için faydalanırım diye uğraşıyor. Örneğin Irak'ta böyle yaptı. Iraklı çevreler arasında anlaşmazlıklar olduğunu, bunun bazı boşluklar yarattığını görünce hemen çeşitli vaatler vererek Sudani hükümetini etkiledi ve bilinen mutabakatı geliştirdi. Suriye'deki yeni durum ortaya çıkınca burada da benzer bir yaklaşım içerisinde girdi. Ortaya çıkan durumu fırsata çevirerek Kürt soykırım planını geliştirmeye, bu temelde Rojava'yı işgal ederek devrimi tasfiye etmeye çalışıyor. Bu şekilde ortaya çıkan her fırsatı faşist amaçları için kullanmaya çalışıyor.
GERİLLA SADECE DAĞDA DEĞİL TOPLUMUN OLDUĞU HER YERDEDİR
2024 Newroz ile birlikte bir “müjde” olarak verdiğiniz gerillanın hava savunma sistemi ve tekniği yüksek düzeyde kullanma becerisinin savaşın seyrini nasıl etkiledi? Kürdistan Özgürlük Gerillası, Türk devletinin hava ve kara saldırı konseptini işlemez kılmayı nasıl başardı? Bu direnişte fedai eylemlerin, özellikle TUSAŞ eylemi ve temsil ettiği ruhun rolü nedir?
Gerilla her zaman belli bir teknik kullanmıştır. Gerillanın tekniği kullanması yeni değildir. Ancak gerillanın esas gücü teknikten değil, yüksek fedai ruhtan ve taktik kabiliyetten geliyor. Gerilla büyük gücünü buradan alıyor. Önder Apo, "en büyük teknik insandır" değerlendirmesinde bulunmuştur. Gerilla bu perspektife göre ruhta, tarzda ve taktikte derinleşerek gelişme yaratmayı esas almıştır. Elbette gerilla tekniği de önemsiyor ve teknik kabiliyeti de oldukça gelişmiştir. Tekniğin savaştaki kullanımı gittikçe artıyor. Gerilla da bunun farkında olarak kendi tekniğini geliştiriyor. Düşmanın elinde sıradan bir teknik imkanı gerilla büyük bir etkiye dönüştürebiliyor. Çünkü gerilla yüksek fedai ruhla ve taktik kabiliyetle savaşıyor. Tekniğin gerillanın elinde bu kadar etkili olması ve düşmanı zorlaması bundan ileri geliyor. Yoksa düşmanın elinde çok daha gelişkin teknik araçlar ve imkanlar vardır. Ama düşman sadece teknikle savaşıyor. Gerilla ise yüksek fedai ruh, tarz ve taktikle savaşıyor. Şimdi teknik kabiliyetini de geliştirerek daha etkili olmuştur.
Tusaş eylemi kusursuz bir eylemdir. Her yönüyle bir zirvedir. Ruhta, tarzda, taktikte, vuruş gücünde çok ileri bir aşamadır. Fedailik, militanlık ve taktik ölçüleri yükseltmiştir. Bu yoldaşların gösterdiği yüksek fedai ruha ve militan ölçülerine göre yaşamak ve mücadele etmek bizler için esastır. Tusaş eylemi aynı zamanda gerillanın nasıl bir güce sahip olduğunu, istediği yerde ve istediği zamanda en büyük eylemleri yapabileceğini göstermiştir. Gerilla sadece dağda değil, şehirde ve toplumun olduğu her yerdedir. Bulunduğu her yerde istediği an yüksek vuruşla gücüyle eylem yapabilir, düşmanı darbeleyebilir.
KDP DESTEĞİ OLMASA TÜRK ORDUSU 24 SAAT BİLE BÖLGEDE KALAMAZ
HPG bilançoları da düzenli olarak açıklanıyor. Yıl boyunca savaş tünellerinden hareketli gerilla mevzilerine ve koordineli saldırı taktiklerine kadar çok çeşitli taktikler kullanan HPG ve YJA Star gerillalarının Zap, Metîna, Avaşîn, Xakurkê gibi alanlarda devam eden mücadelesinin ulaştığı düzey nedir? “Kilidi kapattık” diyenler, bu bölgelerde ne durumdalar?
Zap, Metina, Avaşin, Xakurke'de gerilla tarihin en büyük direnişini sergiliyor. Bu direnişte şehit düşen bütün yoldaşları saygıyla anıyorum. Savaş tünellerinde ve mevzilerinde direnen bütün YJA STAR ve HPG savaşçılarını ve komutanlarını selamlıyorum. Gerilla arazi ve savaş tünellerinin uyumuna dayalı yeni bir savaş taktiğini geliştirmiş ve bunun başarılı olduğunu göstermiştir. Düşman beklemediği bu savaş taktiği karşısında çaresiz kalmıştır. Bütün yüksek teknik, hava gücü, ağır bombardıman, yasaklı silah kullanımına rağmen gerillanın direnişini kıramamış ve planladığı gibi ilerleyememiştir.
"Kilidi kapattık" demeleri tamamen psikolojik bir söylemdir. Gerçekte işgalci Türk ordusu hiçbir zaman söz konusu savaş alanlarında inisiyatifi ele geçirememiştir. Savaşın inisiyatifi gerillanın elinde olmuştur. KDP'nin desteği olmasa Türk ordusu 24 saat bile buralarda kalamaz. Ancak KDP'nin desteğiyle bulunduğu yerlerde tutunabiliyor. Bu alanlarda savaş ilk defa olmuyor. Daha önce de Türk ordusu KDP desteğiyle buralara gelmiştir. Şimdi de KDP desteğine dayanarak buralara gelmiş. Dolayısıyla durumda herhangi bir değişiklik yoktur. Fakat Türk devleti kilidi kapattık, diyerek başarısızlığını gizlemeye çalışıyor. Dağların kilidi gerillanın elindedir. Zap'ta, Metina'da, Avaşin'de, Xakurke'de kilitlenen işgalci Türk ordusudur. Gerilla ise her yerde mevzilenmiş ve eylem halindedir.
TOPLUMUN SAVUNMASI EN BAŞTA GENÇLİĞİN GÖREVİDİR
Gerillanın öncü bir öz savunma gücü olarak tarih sahnesine çıktığı gerçeğinden hareketle MAK ve benzer öz savunma güçlerinin direnişteki rolü nedir? Kürdistan gençliğinin öz savunma direnişindeki rolü nedir? HPG ve YJA Star güçlerinin gençlerden oluştuğu, aslında birer gençlik örgütleri olduğu gerçeğinden hareketle, Kürdistan gençliğine neler söylemek istersiniz?
Öz savunma stratejimizin gereğidir. Bizim paradigmamız öz yönetime ve öz savunmaya dayanıyor. Varlığımıza yönelik gelişen her saldırıya verdiğimiz yanıt bir öz savunmadır. Bu yönüyle gerilla en büyük öz savunma gücüdür. Öz savunma her zaman askeri bir eylem olmayabilir. Yeri gelir bir söz savunma işlevini görür. Yeri geldiğinde en büyük eylem yapılır. Önemli olan gelişen saldırıyı bertaraf etmektir. Önder Apo gül ve diken örneğini verdi. Gülün dikeniyle kendisini korumaya çalıştığını belirtti. Toplumun yaşamı ve güvenliği açısında ise öz savunma bir örgütlenme olayıdır. Örgütlülük olmadan öz savunma olmaz. Öz savunmayı sadece bilinç olarak tanımlayıp örgütlememek yanlıştır. Öz savunma bilinci elbette önemlidir, ama sadece bilinç edinme ile sınırlandırılamaz. Eğer örgütlendirilirse anlamına kavuşur ve işlev görür.
3. Dünya Savaşı'nın gittikçe yoğunlaştığı bir süreçten geçiyoruz. Savaşın en çok yoğunlaştığı yer ise Kürdistan'dır. Bundan dolayı her zamankinden daha fazla öz savunma sorunuyla karşı karşıyayız. Bilindiği gibi soykırımcı sömürgeci düşman saldırılarını artırarak sürdürüyor, yeni saldırı planları yapıyor. Rojava'da yaptıkları ve yapmaya çalıştığı ortadadır. Öte yandan her türlü kirli özel savaş uygulamalarını geliştiriyor, ajan, kontra, mafya şebekelerini örgütleyip toplumun içine salıyor. Bütün bu saldırılar sadece gerilla savaşıyla önlenemez. Yaşamın her alanında yaygın bir öz savunma örgütlülüğüne ihtiyaç vardır. Bu açıdan içerisinde bulunduğumuz süreçte en temel çalışma öz savunma çalışmasıdır.
Şüphesiz toplumun savunulması en başta gençliğin görevidir. Artık günümüzde Kürdistan gençliğinin sorumluluğu daha da artmıştır. Kürdistan gençliği nasıl ki geçmişte gerilla birliğini ve gerilla ordusunu geliştirerek tarihsel bir rol oynadıysa bugün de gerillanın yanı sıra öz savunmayı da geliştirerek tarihsel sorumluluğunu yerine getirmelidir. Gençlik hem gerillaya katılarak gerillayı güçlendirmeli hem de öz savunmayı örgütlemelidir. Bu tarihsel sorumlulukla yurtsever Kürdistan gençliği mücadeleye olan katılımını güçlendirmeli, öz savunmayı örgütleme sorumluluğunu üstlenmelidir. Bu temelde yaşamın her alanında yaygın öz savunma örgütlülüğüne girmeli, her yerde düşman saldırılarına gereken cevabı vermelidir.
Yılın son aylarındaki gelişmeler de 2025 yılının daha sert geçeceğini gösteriyor. Bu temelde 2025 yılına ilişkin öngörü ve mesajlarınız nelerdir?
Çok önemli ve zorlu bir mücadele yılını geride bıraktık. Gerek gerillanın tarihsel direnişi, gerek halkımızın geliştirdiği mücadele, gerekse de Küresel Özgürlük Hamlesi kapsamında sağlanan gelişmeler 2024 yılını önemli sonuçların alındığı bir yıl yapmıştır. En büyük sonuç dört yıl aradan sonra Önder Apo'dan haber almamız olmuştur. 2024 yılının sonlarına yaklaşırken Önder Apo'dan haber aldık. Önder Apo iyi olduğunu ve herkese selam ettiğini söyledi. Bu bizde büyük bir sevinç yaratmış, bize güç ve moral vermiştir. 2025 yılına bu sevinç ve moralle giriyoruz.
Hareket ve halk olarak her zamankinden daha güçlü ve daha örgütlüyüz. Başarmaya her zamankinden daha yakınız. Karşı karşıya olduğumuz tehlikeler vardır, ancak örgütlü mücadelemizle her zorluğu aşabiliriz. Biz haklı bir davanın mücadelesini veriyoruz. Dilimiz, kimliğimiz, kültürümüz, özgürlüğümüz için mücadele ediyoruz. Bu uğurda on binlerce şehidi olan bir halkız. Hiçbir şey bizi haklı mücadelemizden vazgeçiremez, başarmaktan alıkoyamaz. Mücadelemizi daha da yükselterek 2025 yılını özgürlük yılına dönüştürme kararlılığındayız. 2025 yılında sağlayacağımız başarı zulme karşı direnen bütün mazlumlara da güç verecektir. Bu temelde Hıristiyan aleminin, halkımızın, dostların, insanlığın yeni yılını kutluyor, başarılar diliyorum.