GÖRÜNTÜLÜ

Cezaevi gözlem kurulları keyfi kararlar alıyor

Emin Şeker, cezaevlerinde yaşanan baskıların günden güne arttığını belirterek, "Cezaevlerinin içinde adliye mahkemelerinden bağımsız yeni mahkemeler kurulmuş durumda, tutsakların tahliye olup olmayacağına cezaevindeki bir kurul karar veriyor" dedi.

CEZAEVLERİNDE KURUL TERÖRÜ

Türkiye ve Kurdistan zindanlarında hasta tutsaklara yönelik baskı, işkence ve yıldırma politikaları giderek artıyor. Son olarak Şakran Cezaevi'nde kadın tutsaklara yönelik saldırının ardından hapishanelerde yaşanan hak ihlalleri bir kez daha gündeme geldi. Türkiye ve Kurdistan zindanlarını sık sık ziyaret eden ve bilgi alan TUHAY-DER Wan Şube Yöneticisi Emin Şeker, cezaevlerinde yaşananları ANF'ye değerlendirdi.


Hapishanelerde hak ihlallerinin had safhaya ulaştığını belirten Emin Şeker, "Cezaevleri artık nefes alınamaz yerler haline getirildi. 12 Eylül rejimini bile aratan uygulamalar hayata geçiriliyor. 12 Eylül rejiminde dahi bazı yasalara uyulurken, şu anda hiçbir yasa tanınmıyor. Sıkıyönetim dönemini aşan uygulamalar var. Resim, saz, spor, görüş hakları tamamen gasp ediliyor. Sosyal etkinlikler tamamen ortadan kaldırıldı. Hak ihlalleri arasında hasta tutsakların durumu da var. Türkiye genelinde 1,500 hasta tutsak var ve bunların 650'si ağır hasta. Hasta tutsakların tedavileri yapılmıyor. Hastanede kelepçeli muayenenin yanı sıra ağız içi aramalar da yapılıyor. 70 yaş üzerindeki tutsakları götüren görevliler, onların kollarını çekiştirerek götürüyorlar ve bu bir işkencedir" dedi.

'CEZAEVİ GÖZLEM KURULLARI MAHKEME GİBİ DAVRANIYOR'

Cezaevlerinde yaşanan işkencelerin kamuoyuna yansımayan boyutları olduğuna dikkat çeken Şeker, "Cezaevlerinde tahliye olması gereken tutsakların tahliyesi sürekli erteleniyor. Cezaevlerinde adliyedeki mahkemelerin dışında bir mahkeme daha kurulmuş. "Cezaevi gözlem kurulu" adında bir yapı var ve bu kurul, tutsakların cezalarını keyfi bir şekilde uzatıyor. 30 yıllık tutsaklara 'Pişman mısın?' ya da 'Bu kadar yıl yattın, boşuna olduğunu düşünüyor musun?' gibi sorular soruluyor ve bu sorular nedeniyle tahliyeleri erteleniyor. Adalet ve hukuk herkese lazım. Cezaevlerinde sistematik işkence var" diye ekledi.

CEZAEVLERİNDE ÇİFTE STANDART

Hapishanelerdeki 70-80 yaş üstündeki hasta tutsakların durumuna da değinen Şeker, "Wan'da tutsak olan Makbule Özer ve Hanife Aslan 80 yaşını geçmiş ve kendilerine bile bakamayacak durumdalar. Bu anneler sürekli hastaneye gidip geliyor ve elleri kelepçeli bir şekilde götürülüyor. Bu ne vicdani ne de insanidir. Annelerin aileleriyle sürekli görüşüyoruz ve buradan çağrımız; 80 yaşındaki bu annelerin ev hapsi gibi farklı yöntemlerle ya da başka “tedbirlerle” cezaevinden çıkarılmasıdır. Birkaç ay önce Hizbullah davasından onlarca kişi 'Yaşlandı' denilerek serbest bırakıldı, ama bizim annelerimiz hala cezaevinde tutuluyor. Bu çifte standarda son verilmelidir" diye vurguladı.

'İMRALI TECRİDİNE SON VERİLSİN'

Cezaevlerinde hak ihlallerinin bu denli artmasının sebebinin İmralı'da yaşanan tecrit olduğunu söyleyen Emin Şeker, "Eğer İmralı'nın kapıları açılırsa, toplumsal ve kurumsal olarak inanıyoruz ki İmralı'dan gelecek bir mesaj ile yaşanan kaos sona erecek, ülkeye barışın gelmesinin yolu açılacak ve aynı zamanda cezaevlerindeki hak ihlalleri de sona bulacaktır. İmralı tecridi bir insanlık suçudur; tecrit sadece Sayın Öcalan'a uygulanmıyor, İmralı tecridi tüm cezaevlerine yansımaktadır. İmralı'nın kapıları açılmalıdır, kimse böyle bir uygulamaya tabi tutulmamalıdır. Bu tecrit politikalarına son verilmeli, ailesi ve avukatlarıyla görüştürülmeli, telefonla görüşme hakkı tanınmalıdır" ifadelerini kullandı.