Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Ankara İl Örgütü, Colemêrg Belediyesi’nin gasp edilmesi ve Türk devletinin Kürt halkını sindirme politikalarına ilişkin basın açıklaması düzenledi.
İl Binası önünde yapılan açıklamada üzerinde Kürtçe ve Türkçe “Belediyeler halkındır, gaspa izin vermeyiz” yazılı pankart açıldı.
Açıklamada konuşan DEM Parti Ankara İl Eşbaşkanı Fatin Kanat, Colemêrg Belediyesi’nin gasp edilmesinin Türkiye siyasetine sürülmüş bir kara leke olduğunu ifade ederek, “Seçilmiş belediye başkanının görevden alınmasında Cumhuriyet Savcılıklarınca açılmış olan soruşturmalar ve kovuşturmalar gerekçe gösterilmiştir. Yargı mercilerince hüküm kurulmaksızın gerçekleştirilen İçişleri Bakanlığı’nın masumiyet karinesini hiçe sayan ve seçmen iradesini gasp eden bu karar siyasi bir karardır! Normalleşme kayyumla sağlanmaz” dedi.
“Hiç kimsenin insanların demokratik iradesine ipotek koymaya hakkı yoktur” vurgusunu yapan Kanat, AKP-MHP iktidarını halkın iradesine saygı duymaya davet etti.
‘ABDULLAH ÖCALAN KÜRT HALKININ HAKİKATİDİR’
Kanat, 17 yıl önce yaşamını yitiren siyasetçi, hukuk insanı ve insan hakları aktivisti Orhan Doğan’ı ve idam edilişlerinin 99’uncu yılında Şêx Saîd ve 47 yoldaşını andı. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a verilen idam cezası ile Şêx Saîd’in idam edildiği günün aynı güne denk getirilmesinin tesadüf değil bir devlet politikası olduğuna vurgu yapan Kanat, “Türk ulus devletinin yüz yıl boyunca Kürt halkının özgürlük ve statü mücadelesine nasıl yaklaştığının da göstergesidir. Sayın Öcalan Kürt halkının hakikatidir. Şu anda günümüz dünyasında milyonlarca Kürt, Sayın Öcalan’ın özgürlüğü için ayaktadır. Sayın Öcalan’ın kaderiyle kendi kaderini buluşturmuştur” sözlerini kaydetti.
Devletin bütün sindirme politikalarının boşa çıkarıldığını vurgulayan Kanat devamla şunları aktardı: “Ne ‘Şark Islahat Planı’, ne ‘Çöktürme planı’, ne ‘İstiklal Mahkemeleri’ ne ‘DGM’ler ne de ‘Ağır Ceza’ mahkemeleri haklı mücadelemizi engelleyemez, bizleri bu yoldan alıkoyamaz. Bu anlamda faşizme ve onun saldırılarına karşı, katliamlara, tecride ve kayyum anlayışına karşı bundan sonra da kitlesel eylemlerimiz ve mücadelemiz aralıksız sürecektir. 1925’ten 1999’a diz çökmedik, çökmeyeceğiz.”