DEM Parti-CHP görüşmesinde kayyum gasplarına karşı mesaj
DEM Parti eş genel başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, CHP Genel Merkezi’nde Genel Başkan Özgür Özel ile görüştü.
DEM Parti eş genel başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, CHP Genel Merkezi’nde Genel Başkan Özgür Özel ile görüştü.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) eş genel başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan ile CHP Genel Başkanı Özgür Özel arasında CHP Genel Merkezi’nde gerçekleşen görüşme sona erdi. Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan ile Özgür Özel, görüşme sonrası basın toplantısı düzenledi.
'KAYYUM SİYASETİNİ REDDEDİYORUZ'
Toplantıda ilk olarak konuşan CHP Genel Başkanı Özel, ziyaretten memnuniyet duyduğunu belirterek, “Geçtiğimiz günlerde biz kongrelerinin ardından kendilerini kutlamak ve başarı dilemek üzere DEM Parti Genel Merkezindeydik. Bugün onlar da bize iadeyi ziyarette bulundular. Bundan duyduğumuz memnuniyeti dile getirmek kendilerine ve kendileri şahsında tüm üyelerine hoş geldiniz demek isterim. Bugünkü ziyaret bir nezaket ziyareti olmakla birlikte iki parti arasında partilerin genel merkezleri düzeyinde sürdürülen iletişimin ilk adımlarıdır. Bundan sonraki süreçte de Meclis’te temsil edilen, Meclis’te en çok sandalyesi olan 3’üncü parti DEM Parti ile ilişkilerimizi kamuoyu önünde açık, şeffaf biçimde sürdürmeyi, karşılıklı ziyaretleri yapmayı ve Türkiye’nin çok önemli meseleleri konusunda görüş alışverişinde bulunmayı sürdüreceğiz” dedi.
Özel, şunları söyledi:
"Bugün ülke meselelerini konuştuk. En çok emekliler açısından yakıcı halde olan bu ekonomik krizi ve satın alma güçlüklerini, ekonomik krizi, işsizliği ve Türkiye’nin içinde bulunduğu tüm krizleri konuşma imkanı bulduk. Bu ziyarette ülke meselelerini konuşurken işin hem ekonomik boyutunu hem de siyasi boyutlarını konuştuk. Tabi ki bugünkü toplantını gündemi yerel seçimler bu kadar yakınken yerel seçimlerden bağımsız değildi.
Daha önce de ifade ettiğim bir konuyu burada da ifade etmek isterim ki, Cumhuriyet’in 100’üncü yılında Cumhuriyet’i kurmuş ve çok partili rejimi getirmiş, ülkeye çok partili demokrasiyi getirmekle haklı olarak övünen bir siyasi partinin Genel Başkanı olarak; Cumhuriyet’in 100’üncü yılında bazı seçmenlerin kendilerine yerel yönetici seçebildiği, bazılarının yerel yöneticilerini seçemediği, seçseler dahi yönetmelerine izin verilmediği bir ülkeyi kabul etmemiz mümkün değildir. O yüzden bu kayyım siyaseti bir kez daha kesin ve net bir dille reddediyoruz. Bu ülkenin 81 ilinde, bu ülkenin 1000’e aşkın ilçesinde, bu ülkede her seçmen kendisini kimin yöneteceğini seçebilmeli ve seçtiği kişiler kendisini yönetmeye devam edebilmelidirler.
Bunun yanı sıra elbette ülke büyük bir anayasa krizi yaşamaktadır. Ülkenin cumhurbaşkanının sahiplendiği ve ülkenin seçilmiş milletvekillerinin adına yemine davet edilen Can Atalay’ın yemin edemediği, Hataylıların seçtiği milletvekiline milletvekilliği sıfatını siz veremezsiniz. Hataylılar olarak biz talimat alırsak, saraydan onu tutarız ve salmayız dedikleri bir noktada, Meclis Başkanı’nın da üzerine düşeni yapmadığı bir sürecin içindeyiz. Biz bu meseleyi sadece Can Atalay meselesi olarak görmüyoruz. Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme ve yargı açısından gerçek ve tüzel kişiler açısından bağlayıcı olduğuna ilişkin anayasa metninin kabul edilmemesi, bir anayasayı ihlal girişiminden öte bir tek adam anlayışının anayasal düzene karşı darbe anlayışı olarak görüyoruz. Bugün AYM’yi yok sayan, yarın Meclisi, diğer gün diğer mahkemeleri yok sayacak ve bu tüm toplum için mal ve can güvenliğinin ihlal edildiği bir noktaya evrilmesi muhtemel olacaktır. Bunun için biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, olarak bu hafta sonu saat 13.00’e Tandoğan Meydanına bir çağrı da bulunduk. Bu çağrıyı bütün siyasi partilerle paylaştık. Bu çağrıyı tüm demokratik kitle örgütleri, STK’lar, meslek örgütleri ve siyasi görüşü ne olursa olsun Anayasaya sahip çıkan, özgürlüklere demokrasiye örgütlenme özgürlüğüne sahip çıkan, gösteri hakkına, yürüyüş hakkına sahip çıkan, emeğine ve ekmeğine sahip çıkan herkesi mitingimize davet ettik.
'ORTAK GELECEĞİMİZE SAHİP ÇIKALIM'
Gelin ortak geleceğimize hep beraber Tandoğan’da sahip çıkalım diyoruz. ‘Sorunlarıma sahip çıkılsın’ diyen işsizleri, gençleri, emeklileri ve emekçileri; ‘biz size sahip çıkıyoruz’ diyen ve bu ülkenin ortak geleceğine sahip çıkmak isteyen herkesi pazar günkü mitingimize bir kez daha davet ediyorum. Sayın Eş Genel Başkanların şahsında tüm siyasetçi arkadaşlarına, üyelerine, bir kez daha saygılarımızı sunuyoruz. Önümüzdeki yerel seçimlerin ülkenin ortak geleceğine hep beraber sahip çıkma seçimleri olduğunu altını çiziyorum; nazik ziyaretleri için kendilerine teşekkür ediyorum.”
'KÜRT SORUNU EN TEMEL SORUNDUR'
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ise şunları söyledi:
"Değerli basın emekçileri, değerli halkımız bugün bizler Cumhuriyet Halk Partisi’nin birkaç hafta önce bize bir ziyareti olmuştu. Bizler de bugün iadeyi ziyarette bulunduk kendilerine. Kendilerinin sıcak karşılaması ve ev sahipliklerinden dolayı kendilerine teşekkürlerimi sunuyorum. Sayın Özel’in de ifade ettiği gibi bugün bizler çok sayıda başlığı görüştük. Türkiye ve dünyanın içinden geçtiği siyasal süreci konuştuk. Özellikle Türkiye’de yaşanan ekonomik sorunlar, yargı krizi, anti demokratik uygulamaları değerlendirmeye çalıştık. Yargı krizi öyle derin bir boyuta gelmiş ki şu anda sevgili Can Atalay bir deprem bölgesinin, deprem kentinin milletvekili olarak parlamentoda olması gerekirken; şu an cezaevinde. HDP’nin Eş Genel Başkanları şu an kendi görevlerinde olmalıyken, halkla birlikte iç içe çalışmalarını sürdürmeliyken, tamamen siyasi gerekçelerle hukukta asla yeri olmayan gerekçelerle Kobanê kumpas davasında yargılamaları devam ediyor. Tahmin ediyoruz ki yakın zamanda da karara bağlanacak. Bunlar işte yargının içinde bulunduğu anti demokratik uygulamaları anayasayı ve hukuku tanımayan uygulamalarına bu olaylarla biz bir kere daha tanıklık ettik.
Yine ülkemizde yaşanan derin ekonomik krizde ve aslında yerel seçimlerin yaklaşıldığı bir dönemde belki bu sorunlar az konuşuluyor ama bu sorunlar bizim mutfağımızda, tenceremizde hepimizin yakinen hissettiği sorunlar iken, Türkiye’de 50 milyona yakın insan açlıkla, yoksullukla baş başa kalmışken, bizler bunların görünmez kılınmasına belli kesimler tarafından müsaade etmemeliyiz ve buna karşı bir duruş sergilemeliyiz. Bu ülkede DEM Parti olarak sıklıkla ifade ettiğimiz bu ülkenin demokratikleşmesinin önündeki en temel sorunlardan biri olan Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesinin kapılarının aralanmasını önlemini burada bir kez daha vurguluyoruz.
'DEMOKRATİK CUMHURİYET' MESAJI
Değerli halklarımız, değerli basın emekçileri bugün bu ülkeyi demokratikleştirmek, Cumhuriyetin ikinci yüzyılında Demokratik bir Cumhuriyeti inşa etmek hepimizin görevidir. Yüzyıl boyunca eksik bıraktıklarımızı tamamlamak ve yeterince oturtulamamış hatta daha fazla olumsuzluklarla sonuçlanmış olan demokrasinin taşlarının yerine oturması bizim için tarihi bir fırsattır, ikinci yüzyılda bu mücadeleyi vermek ve bu mücadeleyi kesinlikle bütün kesimlerle, bütün siyasal ve toplumsal kesimlerle vermeyi önemsiyoruz.
Bizler elbette bugün yerel seçimleri de değerlendirdik. Yerel seçimler bazen genel siyasetin gölgesinde değerlendiriliyor ki bu çok da yanlış bir şey değil ama eksik bir şeydir. Yerel seçimler aynı zamanda kentin kendi dinamikleri üzerinden; kent hizmetleri ve şehir hizmetleri üzerinden değerlendirmek durumundayız. Bizler yerel seçim politikalarımızı ilk belirlediğimiz ve kamuoyuna açıkladığımız zaman kent uzlaşısından bahsettik. Kent uzlaşısında altını özellikle çizmek istediğimiz nokta şudur ki sadece o kente, siyasi partilerine ve siyasi dinamiklerine hitap eden bir şey değil, aynı zamanda oradaki tüm toplumsal dinamiklere, kadın hareketine, gençlik hareketine, doğa ve insan hakları savunucularına ezcümle o kentte yaşayan her kesimin kucaklaşmasını sağlayan, her kesimi temsil eden adaylarla yola çıkma konusunu önemsiyoruz.
Bizler bugün elbette bu konularda neler yapılabileceğini, iş birliği konusunda ‘yol ve yöntemler nasıl olur, olur mu, olmaz mı’ bütün bunlarla ilgili derinlemesine olmasa da bir görüşmeyi gerçekleştirdik. Ümit ediyoruz ki önümüzdeki günlerde yaşayacağımız yerel seçimler ülkenin demokrasisine ve biraz önce konuştuğumuz bütün sorun alanlarının önünün açılmasını sağlayacak bir nitelikte geçer. Tekrar ev sahipliğimden dolayı CHP Genel Başkanı Sayın Özgür Özel ve heyetine teşekkürlerimi sunuyorum.
Diyalogların sürmesi önemlidir ayrıştırılıp kutuplaştırıldığımız bir dönemde siyasetin ve siyasetçilerin kriminalize edildiği bir dönemde yan yana durmak dayanışmak konuşabilmek farklılıkların bir arada bulunabilmesi demokrasi örneğidir. Bu örneğin daha da güçlenmesine ihtiyaç var. Ümit ediyoruz ki önümüzdeki günlerde bunu daha da güçlendirmek için hep beraber bütün demokrasi güçleri olarak bütün ölçeklerde emek verebiliriz."
'MUHALEFET TUTARLI OLMALI'
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “Türkiye hem bölgede hem kendi içinde çok önemli sorunlar ve önemli krizler yaşıyor. Hem ana muhalefet partisi hem muhalefette bulunan partimizin Türkiye’nin yaşadığı bu sorunlar üzerinde fikir alışverişinde bulunması kadar doğal bir şey yok. Eş Genel Başkanımız ve CHP Genel Başkanının dediği gibi bir çok şey konuşuldu tartışıldı” dedi.
Bakırhan, şunları söyledi: “Kayyımlar sadece partimizin sorunu değil, muhalefet bu konuda tutarlı olmalı. Türkiye’nin temel gündemlerinden olan yerel seçimleri de konuştuk, tartıştık. Siz de takip ediyorsunuz; Türkiye’de hem çözülmemiş bir Kürt sorunu var hem de bölgede ikili bir hukuk uygulanıyor. İki dönemdir Kürt halkının, halklarımızın seçmiş olduğu iradesine kayyım atanıyor. Bu kayyımlar sadece DEM Parti’nin, seçmenlerimizin ve Kürtlerin sorunu değil. Bu kayyımlar aynı zamanda bizim irademize atandığı gibi Türkiye’de kendisine çağdaş, ilerici, sol, sosyal demokrat diyen hem siyasi partilerin hem de kişilerin de temel sorunudur. Önümüzdeki dönem bu kayyım rejiminin, kayyım sisteminin son bulmasını istiyoruz. Muhalefetin bu ikili hukuk karşısında tutarlı bir dil ve siyaset ortaya koyması gerektiğini düşünüyoruz.
Siz de takip ettiniz, yaklaşık 90 yerleşim yerlerinde 100 bin delege ile bugüne kadar Türkiye başta olmak üzere Türkiye’nin hiçbir yerinde eşi benzeri görülmemiş bir halk oylaması yapmaya çalışıyoruz. Biz; yerel demokrasiyi, yerinden yönetimi önemseyen bir siyasi parti olarak halkımızın verdiği kararları esas alan bir yöntem izleyeceğiz. Doğaldır ki yereli ve yerel demokrasiyi önemseyen bir parti, aynı zamanda batıda yerel seçimlerde hangi nitelikte ve özellikte olacağı belli olan adayların seçimlerini de dikkatle izliyor.
Önümüzdeki seçimde kent uzlaşısı çerçevesinde Türkiye’de demokrat halkçı şeffaf toplumcu belediyeciliği esas alan yöneticilerin seçimi için bir hassasiyet içinde olacağız. Önümüzdeki günlerde yerel yönetimler anlayışımızın batıda karşılık bulması için işbirliği, güç birliği dahil olmak üzere bu seçeneklerin tartışılması gerektiğini bugün dile getirdik. Arkadaşlarımız Kent Uzlaşısının yerel yönetimlerde işbirliği sağlanacak kentlerin hangileri olduğunu, hangi kentlerde bu çalışmanın yürütülebileceği konusunda bir çalışma yürütecekler. Önümüzdeki yerel seçimlerde emekçilerin, yoksulların ve onların iradelerinin yansıdığı halkçı toplumcu kazanması için biz parti olarak elimizden gelen bütün çabaları ortaya koyacağız.
Bize gösterdikleri bu sıcak ev sahipliğinden dolayı Sayın Özgür Özel şahsında CHP Genel Merkezine, çalışanlarına ve yöneticilerine de teşekkürlerimi iletiyorum."