Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, güncel gelişmelere dair partisinin genel merkezinde basın toplantısı yaptı. Ayşegül Doğan, yerel seçimlerde karşı karşıya kaldıkları tüm zorluklara rağmen çalışmalarını sürdürdüklerini söyleyerek, halkın kayyumları istemediklerini bir kez daha ortaya koyduğunu ifade etti.
DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, şunları söyledi:
"Mevcuttaki darbe anayasası dahi hayata geçirilmiyor. Bu anayasal hakka nasıl müdahaleler görüyoruz günlerdir? İnsanlar vazgeçmeyecekler. Boşuna bu çabalar. Yıllardır bu yolu deniyorsunuz, yıllardır bu yöntemden medet umuyorsunuz. Yıllardır bu yöntemle insanların vazgeçeceklerini zannediyorsunuz. Vazgeçmiyorlar. Vazgeçmeyecekler. Bedeli ne olursa olsun vazgeçmeyeceklerini söylüyorlar. Kayyum değil, yerel demokrasi diyorlar. Darbe değil, özgürlükler için demokratik protesto hakkını kullanıyorlar. Peki siz ne yapıyorsunuz? Ters kelepçe, çocuklara gözaltı, sokaklarda olmaması gereken görüntülere neden oluyorsunuz. Hem insanların iradelerine kayyım atayacaksınız, hem de seçme ve seçilme hakkınız yok diyeceksiniz.
Esenyurt’tan Halfeti’ye kadar, ‘Seçemezsiniz, nerede olursanız olun siz seçemezsiniz, seçilemezsiniz, demokratik siyaset yapamazsınız, milletvekili seçilirsiniz tutuklarız, hapsederiz, vekilliğinizi düşürürüz, belediye başkanı seçilirsiniz, seçtiğiniz belediye başkanının yerine memur atarız, atanmış biriyle yönetiriz, belediye meclis üyelerinizi tanımayız, belediye meclisini fesh ederiz, orada hangi siyasi partiden temsiliyet olursa olsun biz oraları yalnızca siz kazandığınız için size yönettirmeyiz' deniliyor. Hem gasp edeceksiniz hem de bu gaspa karşı demokratik direniş hakkını kullanan insanlara anti demokratik muamele ile işkence uygulamaya kalkışacaksınız. Kim olduğu belli olmayan, bereli ve maskeli, pervasızca insanlara işkence uygulayan, kim oldukları belirsiz insanları sokağa indireceksiniz, sonra da hiçbir şey olmadığı gibi susacaksınız. Günlerdir soruyoruz, sokaklardaki bu şiddetin nedeni ne?
Bugüne kadar kayyumlarla ne kazanıldı? Kayyumların bugüne kadar Türkiye'ye faydası oldu mu? Yolsuzlukla, irade gaspıyla anılıyorsunuz. Darbeyle anılıyorsunuz. Bir de yetmiyor bu kayyum uygulamasının inkarı için yeni kavramlar arayışına girmişler. Geçici görevden uzaklaştırma gibi bir söz kurulmuş. Bugüne kadar kayyum atanıp yerine geri dönebilmiş kaç belediye başkanı eşbaşkanı var?
Seçim süreci boyunca açık ve şeffaf bir şekilde davrandık. Kazandığımız seçim tekrar edildi, bir kez daha seçime girmek durumunda kaldık ve binlerce oy farkı ile tekrar kazandık. Yine kazanacağız. Vazgeçmeyeceğiz. Bu belediyeleri peşkeş çekmenize izin vermeyeceğiz. Halkın kaynaklarını bazı odakların hizmetine sunmak için bu belediyelerimiz bizden alınıyor.
Bahçeli'nin çağrılarına gelirsek; DEM Parti’nin bu konudaki tavrı merak edildiği için bir daha yenileyerek ifade edeceğiz. Bahçeli'nin önemli bulduğumuz tespitleri var. Sayın Öcalan’a yaptığı çağrı önemli bir çağrı. Muhataplığının kabulü tabii ki kritik. Teklifinde ısrarcı olduğunu söylemesi yine öyle. Arkasında durduğunu söylemesi DEM Parti açısından şüphesiz ki önemli açıklamalar. Yıllardır söylediğimiz tecrit tespiti önemli.
DEM Parti’nin sanki tavrında bir belirsizlik varmış gibi tartışmalar sürüyor. En başta şu tespiti yapalım; bu doğru değil. Buradan spekülasyonlar yaratılmak isteniyor. DEM Parti'nin beklentisi çok açık. DEM Parti diyor ki biz Sayın Öcalan'ı duymuyoruz. Türkiye kamuoyu duymuyor. Tecrit sürüyor. 3 satır gibi görünen bu mesajın içinde çok mesaj var. Tecridi kaldırmıyorsunuz, sürdürüyorsunuz, Sayın Öcalan’ın mesajında dikkat çektiği koşullar sağlanmıyor, koşullar oluşursa 'ben buna hazırım' dedi.
Biz de DEM Parti olarak hazır olduğumuzu söyledik. KCK açıklama yaptı, 'Koşullar sağlanırsa varız' dediler. Kamuoyu çözüme dair önerileri duymuyor. Bu tartışmalara hiçbir şekilde dahil edilmiyor. Sonra da 'DEM Parti gereğini yapmıyor' gibi yorumlar yapılıyor. DEM Parti mi iktidar? Bugün kim bu çağrıyı yapıyor; iktidar bloğu. Tecridi kim kaldırabilir; iktidar. Ne duruyorsunuz, niye yapmıyorsunuz, niye oluşturmuyorsunuz bu koşulları.
Buyurun, biz hazırız, buradayız, çözüme varız, diyaloğa varız. Ne bekliyorsunuz? Devlet bu konuda kararlı mı, hazır mı, bütüncül bir yaklaşımı var mı? diye sorduk. Yine soruyoruz; Devletin bu konuda bütüncül bir yaklaşımı var mı, devlet hazır mı? Biz zaten hazırız. Sayın Öcalan da hazır olduğunu söyledi. O halde sözün gereği yapılmalı ve artık ertelenmemeli.
Tuncer başkan bir kaç gün önce 'Bizim heybemizde barış var diyalog var müzakere var. Bunun için ödenmiş bedeller, acılar, kayıplar, sürgünler var. Bunların son bulmasını istiyoruz' demişti. Demek ki gerçekten Eş Genel Başkanımız Tuncer Bakırhan’ın dediği gibi heybelerinde kayyım var, soruşturma var. DEM Parti'yi susturma girişimi var. Eskiden geçen yıllardan hiç bir şey öğrenilmediği, aynı politikalarda ısrar edileceği ortada.
İçişleri Bakanlığı, Eş Genel Başkanımız Tuncer Bakırhan'ın yaptığı konuşma dolayısıyla yasal işlem başlatmış. Bu konuşmada ne söylendiği son derece açık. Fakat bu konuşma farklı bir biçimde çarpıtıldı. Birileri çıkıp, Eş Genel Başkanımız Tuncer Bakırhan'ın konuşmasını maksatlı bir biçimde çarpıtıyor. Üstelik suç işleyerek. Eş Genel Başkanımız Tuncer Bakırhan'ın sözleri, ima etmediği bir bağlama çevrilmeye çalışılıyor. Tabi ki eş genel başkanımız şunu söylüyor; Biz bu gaspa karşı bu demokratik protesto hakkımızı ve direniş hakkımızı koruyacağız, mücadele edeceğiz."