Devlet, soykırımı unutturmak istiyor

Dersim’de mezar yerlerleri açıklanmamış binlerce insan, toplu katletme alanları ve toplu mezarlar olduğunu belirten DAD Eşbaşkanı Kadriye Doğan, devletin ‘unutun’ dediğini söyledi.

DAD Eşbaşkanı Kadriye Doğan, Kutu Deresi, Laç Deresi gibi yerlerin 'Hafıza Mekanı' olarak ilan edilmesi; yüzleşme sağlanana kadar bu mekanlarda hafıza oluşturma etkinlikleri yapılması gerektiğini söyledi.

Seyit Rıza'nın, oğlu Hüseyin ve beraberindeki beş yoldaşı ile idam edilmesinin üzerinden 86 yıl geçti. Mezar yerleri ailelerinin, sivil toplum kuruluşlarının ve siyasi partilerin çağrılarına rağmen açıklanmadı. Dersim'de 30’dan fazla toplu mezar, 100'den fazla toplu öldürme alanı olduğu tahmin ediliyor ve bu alanların büyük kısmı dere kenarlarında bulunuyor. Toplu mezar alanlarının önemli bir kısmının tanıklıklar üzerine haritalandırılması yapılmış olsa da henüz tespit edilemeyen mezar alanlarının varlığı, arazilerde bulunan kemiklerle açığa çıkıyor.

HER ŞEY ÇOK SİSTEMATİK

Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eşbaşkanı Kadriye Doğan, Seyit Rıza ve yoldaşlarının idam yıl dönümünde ANF'ye değerlendirmelerde bulundu. Dersim Katliamı'na giden yolda ilk basamağın 'tanımlama' olduğunu kaydeden Doğan, "Devlet aklı bir yeri imha, orada yaşayan insanları katledecekse önce kendince bir tanımlama yapıyor. Biliyorsunuz, Dersim tanımlanırken ilk önce 'Medeniyet götürülmesi gereken yer' denildi, yerinde imhanın fiziki altyapısını oluşturmak için bu söylem uzun bir süre hakim kılındı. Sonra 'şakilerin yaşadığı yer' denildi ve güvenlik adı altında asker yığıldı. En sonunda ise 'asi' denilerek soykırım harekatı başlatıldı. Tüm bu aşamalarda toplumdan tepki gelmesin diye güçlü bir antipropaganda yapıldı, iftiralar atıldı. Toplum da tüm bunlara sessiz kalarak yapılanları onayladı ve katliamcılarla suç ortağı oldu. Her şey çok sistematik bir şekilde yapıldı. Dersim gerçeğini buradan okumak gerekir" dedi. 

UNUTTURMA EVRESİ

86 yıl sonra bugün toplumun soykırımın son aşaması olan 'unutturma' evresine getirilmeye çalışıldığına dikkat çeken Kadriye Doğan, şöyle devam etti: "Mezar yerleri açıklanmamış binlerce insan var. Toplu katletme alanları, toplu mezarlar var. Yıllardır mezar yerlerinin açıklanması talep ediliyor. Devlet bu talebi reddederken esasında 'Biz yaptık ve gizledik, böyle bir talepte bulunmayın ve unutun' diyor. Son aşama unutturma aşamasıdır. Bunu yapmaya çalışıyorlar. Benim çağrımdır, Kutu Deresi, Laç Deresi gibi yerlerin katliam kurbanlarının anısına ithafen hafıza mekanları olarak ilan edelim. Bu alanların her birine bir salkım söğüt dikerek sembolik bir anma yerine, nişangaha dönüştürelim. Yüzleşmeyi sağlamak için öncelikle hafızayı korumak gerekiyor. Katliam anılarının en canlı olduğu yerlerde konser ve festival gibi eğlence etkinliklerinin düzenlenmesini doğru bulmuyorum. Bunları bu aşamada iyi niyetli sanatsal girişimler olarak ele almak doğru olmaz. Neye hizmet edeceğini iyi okumak gerekiyor. Yüzleşmeyi sağlayıp geleceği sağlıklı bir şekilde inşa etmek önemli. Dersimin acıları ile henüz yüzleşilmedi."

ALEVİLİK DE HEDEFLERİNDE

Dersim’in Alevi inancı açısından önemli bir merkez olduğunu ve 1938'de hedeflenenlerden birinin de Alevi inancının ortadan kaldırılması olduğunu dile getiren Doğan, şunları söyledi: “Dersimin bir serçeşmedir. Öncelikle Reya Haq inancını hayata geçiren fiziki bir mekana ihtiyacı var. Reya Haq inancı doğrultusunda çalışma yürüten bir akademinin oluşturulması ve geleneğin geleceğe bu hafıza ve doğrultuyla aktarılması çok önemli. İnanca sürdüren dergahların varlığını katkı sunan bir yerde olması gerekiyor. Kayyum, Dersim'de Aleviliği inanç boyutundan ayrı tutarak kültür sanat boyutuna çekmeye çalışıyor. Coğrafyanın da korunması gerekiyor. Harçik Vadisi'ne bir katı atık istasyonunun yapılması söz konusu. Bazı belediyeler bu kararı destekliyor. Munzur veya Harçik Vadisi'ne herhangi bir tesis yapılmasını çok yanlış olacağını görmek gerekiyor. Hafıza ve inanç mekanlarını sonuna kadar korumak gerekiyor. Tüm bunlara karşı güçlü bir duruş için Dersimlilerin yerel seçimlerde kendi temsiliyetlerini taşıyan kişileri iş başına getirmeleri gerekiyor. Böyle bir beklentimiz var ve buna yönelik çalışmalarımız da olacak."