Eren: Sadece DEDAŞ değil iktidar da sorumlu

Amed ve Mêrdîn’de çıkan yangının failinin DEDAŞ olduğunu söyleyen DEM Parti Amed Milletvekili Serhat Eren, siyasi sorumluluğun ise DEDAŞ’ı aklamaya çalışan iktidarda olduğunu söyledi.

DEDAŞ VE AKP-MHP HÜKÜMETİ

Türk devletinin, 1990’lı yıllardan itibaren Bakurê Kurdistan’ı Kürtsüzleştirme politikasının gereği adımlar attığını hatırlatan DEM Parti Amed Milletvekili Serhat Eren, “2015'li yıllardan sonra tabii içeride ve dışarıdaki konjonktüre bağlı olarak bu sefer Kürtleri kendi yaşam alanlarından göçertmek, aç bırakmak, yoksullaştırmak için başka başka formatlar denedi. Bu yaklaşımın bir projesi de DEDAŞ ile oldu” dedi. 

Amed’in Çinar ile Mêrdîn’in Şemrex (Mazıdağı) ilçeleri arasında çıkan ve 15 kişinin yaşamını yitirmesine neden olan yangının ardından tüm raporlar DEDAŞ’ı gösterirken, yangına müdahale etmeyen Türk hükümeti ise DEDAŞ’ı aklamaya çalışıyor. ANF’ye konuşan DEM Parti’nin hukukçu milletvekillerinden Amed Milletvekili Serhat Eren, DEDAŞ terörünün, devletin Kürtlere yaklaşımından bağımsız olmadığını söyledi. 

KÜRTSÜZLEŞTİRME POLİTİKASININ GEREĞİ

Devletin, 90'lı yıllardan itibaren Kürt sorununda çözümsüzlükte ısrar politikasının bir sonucu olarak önce Kurdistan’ı Kürtsüzleştirme, insansızlaştırma politikasını hayata geçirdiğini hatırlatan Eren, şöyle devam etti: “Kürtlerin köylerini yakmak suretiyle Kürtleri göçertti, kendi yaşam alanlarından Türkiye metropollerine sürdü. Sonra 2000'li yıllarda bu sefer Kurdistan’ın birçok yerinde doğa talanına başladı, birçok yerde orman yangınları oldu. Özellikle 2010'lu yıllardan sonra, 2015'lerde Kurdistan'da nerede ormanlık bir alan ve bir yaşam alanı varsa köylülerin geçim kaynakları olan hayvancılığı da ortadan kaldırmak adına özel güvenlik bölgeleri oluşturdu. Yüzlerce kalekol kurmak ve bütün o kalekolların kurulduğu alanlarda ormanlık alanların tamamını yakmak suretiyle Kürtlere, orada yaşayan insanlara şöyle bir mesaj verildi: Buralar güvenli değil, buralardan çıkın gidin ve göç edin… Dolayısıyla 2015'li yıllardan sonra tabii içeride ve dışarıdaki konjonktüre bağlı olarak bu sefer Kürtleri kendi yaşam alanlarından göçertmek, aç bırakmak, yoksullaştırmak için başka başka formatlar denedi. Bu yaklaşımın bir projesi de DEDAŞ ile oldu.”

DEDAŞ’IN TÜM ADIMLARI BİLİNÇLİ

Eren, DEDAŞ’ın elektrik kesintilerini ise insanların bu bölgede yaşayamaz hale gelmesi için bilinçli yaptığını belirterek, şunları söyledi: “Kışın elektrikleri kesmek, sürekli insanların o soğuk ortamda kalmalarını sağlamak, yazın da o sıcak ortamda insanların hijyen anlamında da kalamayacak bir ortam bilinçli bir şekilde yapıldı. Riha’da (Urfa), Mêrdîn'de (Mardin), Amed’de (Diyarbakır) insanların ekinlerini tarlada kuruttu. Bu da yoksullaştırma, göç ettirme, insansızlaştırma politikasının bilinçli bir parçası.

YASAYA RAĞMEN ONARMIYOR

DEDAŞ 1987’den itibaren neredeyse 40 yıl önce döşenmiş olan o yüksek gerilim hatlarının hiçbir tanesini onarmıyor. Yasal olarak 10 yılda bir onarması gerekirken, onarmıyor. Buna ilişkin çok sayıda Yargıtay kararı var. Akıl dengesi yerinde olmayan bir insanın dahi zarar görme ihtimaline binaen DEDAŞ tedbir almak zorundadır. Bu karar şunu da söyler: Siz insanların yaşam alanlarında geçen bu yüksek gerilim hatlarını kontrol etmek, denetlemek, sürekli bir şekilde eğer varsa bir problem, o problemi gidermek zorundasınız. Aksi takdirde ortaya çıkacak herhangi bir kusurda siz sorumlusunuz.

YANGININ FAİLİ DEDAŞ’TIR

Birçok yangının yüksek gerilim hattından kaynaklandığını yıllardır avukatlık pratiklerimizden de biliyoruz. Yangınların temel nedeni yüksek gerilim hattı. Genleşen o eski tellerin birbirlerine temas etmesi sonucunda ortaya çıkan yangından kaynaklıdır. DEDAŞ, her halükârda ortaya çıkabilecek bu riski minimize etmek, ortadan kaldırmakla yükümlüdür. DEDAŞ, bunu bilinçli bir şekilde yapmıyor. Yapmayarak bu yangınların meydana gelmesine neden oluyor? Bu olayın birinci sorumlusu kuşkusuz DEDAŞ ama siyasal sorumlusu devlettir, iktidardır. İktidar bunun denetimini yapmak zorundadır. Bütün bu sorumluluk iktidardadır. Bunun kontrolünü yapmayarak DEDAŞ'ın Kurdistan'da halka yapmış olduğu bu zulme ortak oluyor devlet. Bugün yangın çıkan birçok yerde geçen sene de yangın çıkmış. Önceki senelerde de yangın çıkmış. Buna rağmen Kurdistan'da DEDAŞ hem elektriği satıyor hem de layıkıyla hizmet etmiyor. Bunun üzerinden de Kurdistan'da halk cezalandırılıyor. Dolayısıyla her açıdan DEDAŞ ve devlet meydana gelen bütün bu ölümlerden sorumludur.”

KAPISI AÇIK BİR TRAFO

Daha önce de DEDAŞ’a onlarca dava açıldığını hatırlatan Serhat Eren, kendisinin baktığı DEDAŞ’la ilgili davayı da paylaştı: “DEDAŞ’a karşı açılmış onlarca dava var. Sadece yüksek ellim hatları değil, aynı zamanda Kurdistan'daki birçok trafo sorunlu. Benim bizatihi kendi açtığım bir davam vardı. Birkaç yıl önce Amed’in Peyas (Kayapınar) ilçesinde, yani kent merkezinde bir elektrik trafosunun kapısı açıktı. Yağmurdan korunmak için o kapıdan içeri giren 21 yaşında bir genç hayatını kaybetti akıma kapılarak. Maalesef Kürtlerin yaşamı bu kadar ucuz görülüyor. Bir kent merkezindeki bir trafo merkezinin kapısı açık, özensiz bir şekilde hem de! Yargıtay kararının atıfta bulunduğu gibi akli dengesi yerinde olmayan bir insanın dahi oraya girme veya o direklere tırmanma ihtimalini bertaraf etmek zorundadır DEDAŞ ama yapmıyor. Dolayısıyla meydana gelen yangınlardan dolayı hem Elektrik Mühendisleri Odası’nın (EMO) raporu var hem savcının bir ön raporu var hem de birçok kuruluşun yapmış olduğu tespite göre yangın elektrik kaynaklı. Meydana gelen yangınların tabii tamamı için demiyorum ama Mêrdîn-Amed hattında meydana gelen ve akabinde insanların ölümüyle sonuçlanan o yangının tamamen yüksek gerilim hatlarından kaynaklandığı ortaya çıktı. Buna karşı yaşamını yitiren her bir vatandaşımızın adına akrabaları, annesi, babası, kardeşleri ve eşleri kuşkusuz tazminat davası açacak DEDAŞ'a. Açılacak tazminat davasının da olumlu sonuçlanma ihtimali yüzde yüz diyebilirim.”

İKTİDAR ÖNCE DEDAŞ’A SAHİP ÇIKTI

Devletin ve AKP’nin adeta DEDAŞ’a siper olan açıklamalarını da hatırlatan Serhat Eren, şöyle konuştu: “Burada önemli olan ilk anda itfaiye raporudur. İlk gece henüz bir soruşturma dahi başlamamışken, bir keşif dahi yapılmamışken Diyarbakır ve Mardin valiliklerinin ve bazı AKP vekillerinin doğrudan DEDAŞ'ı aklayan, yangının anızdan kaynaklandığını ileri sürmeleri, adeta ileride açılacak davalarda mahkemelere talimat niteliğinde olduğunu biliyoruz. Bunlar yıllardır bunu yapıyor. Burada DEDAŞ evet özelleştirilen ve bu hizmeti sunan bir şirket olarak hukuken sorumludur ama siyaseten 15 insan yaşamını yitirmişse, onlarca insan yaralanmışsa bunun sebebi sadece DEDAŞ değil, bunun siyasi sorumlusu iktidardır. Böyle bir anda insan utanır ya susar ya da istifa eder ama tabii bu onlardan beklenmez. Ortada henüz soruşturma bile yokken hemen ilk elden açıklama yapıp yaşamını yitiren insanları, oradaki Kürtleri sorumlu tutan bir açıklamayla işe başladılar. Yine de bu açıklamaların yapılmış olması, onları hukuksal anlamda bu sorumluluktan kurtarmaz. Dolayısıyla caydırıcı olma yönü itibarıyla davaların açılması gerekiyor.”

BİR HELİKOPTER KALDIRMADILAR

Erdoğan’ın daha önceki açıklamalarında dev bir yangınla mücadele filosu kurduklarını, 7 tane gece görüşü olan helikopterden bahsettiğini, her yere müdahale ettiklerini söylediğini hatırlatan Eren, şunları söyledi: “Nitekim Muğla ve Antalya'daki yangınlara da müdahale etmişlerdi. Olması da gereken budur ama 15 insanın yaşamını yitirdiği yangında, partimizin bütün vekillerinin, yetkin kurullarının bakanlıkla iletişime geçmesine rağmen tek bir helikopter kaldırmadılar. Bu da onların Kürtlere yaklaşımı ortaya koyması açısından somut bir örnektir. Kurdistan'da siz, insanlar yardım çığlıklarıyla sağa solu arıyorken bütün sivil toplum örgütlerinden tutun da herkes buna ilişkin bir çağda bulunuyorken tek bir helikopter kaldırmıyorsunuz. Sonra biz devlet olarak oradaydık, diyorsunuz. Devlet olarak yangın çıktıktan sonra orada olmanın bir kıymeti harbiyesi yok. Önemli olan bu yangının meydana gelmesini önleyecek tedbirleri devlet olarak aldınız mı, almadınız mı?

DEVLET TEMEL GÖREVİNİ YAPMADI

Devletin temel görevi insanları yaşatmaktır. İnsanları yaşatmak için bütün tedbirleri almaktır. Siz insanların ölümünden sonra yanlarındaydık diye çıkıp bas bas bağırıyorsunuz. Bunun Kurdistan'daki halk nezdinde bir karşılığı yok. İnsani, ahlaki, vicdani olarak da bir karşılığı yok. Siz siyaseten üzerinize düşen sorumluluğunu yerine getirmiyorsunuz, tedbir almıyorsunuz, yüksek gerilim hatlarını onarmıyorsunuz. Her yıl tekrar tekrar yaşanmasına seyirci kalıyorsunuz. Sonra çıkıp biz o gece oradaydık, vali oradaydı, bu buradaydı. Bununla halk nezdinde kendilerini aklamaya çalışıyorlar ama halkımızın bunu da bilmesi gerekiyor. Önemli olan bu olayın yaşanmasını engellemek.”