Ezilen halkın mücadelesini koşulsuz desteklemeliyiz

HEDEP Mersin Milletvekili Perihan Koca, klasik kınama ve öfke tepkisinin ötesine geçmek zorundayız derken savaşlarda ezilen halkın mücadelesinin koşulsuz desteklenmesi gerektiğini ifade ediyor.

İsrail’in 17 Ekim akşam saatlerinde Gazze’deki El Ehli Hastanesi’ne yaptığı saldırıda 500'e yakın sivil hayatını kaybetti, yüzlercesi de yaralandı. İsrail bu saldırıyı kendisinin yapmadığını iddia etti, başta ABD olmak üzere Almanya ve batılı devletler ise İsrail’e destek verdi. Öyle ki ABD Başkanı Joe Biden İsrail’e giderek desteklerini tekrarladı. Devlet liderleri desteklerini tazelerken dünyanın birçok yerinde saldırıya karşı İsrail protesto edildi. ABD kongre binasında oturma eylemi yapan ve İsrail’e ateşkes çağrısında bulunan onlarca Yahudi gözaltına alınırken Almanya ve Fransa Filistin’e’ destek eylemlerini yasakladı. Yunanistan’da, Türkiye’de ve de Ortadoğu’da ise savaş karşıtları sokağa döküldü.

Tüm bu gelişmeleri ve bu savaş ile birlikte alınacak tutumu, Türkiye’deki siyasi iktidarın tavrını HEDEP Mersin Milletvekili ve Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) Sözcüler Kurulu Üyesi Perihan Koca’ya sorduk.

Filistin'e şimdiye kadarki en vahşi saldırılardan biri İsrail tarafından yapıldı. Öncelikle bu saldırıya dair ne diyeceksiniz? Türkiye'deki sol, sosyalist, yurtsever ve demokratların alması gereken tutum nedir?

En vahşi saldırılardan birisi gerçekten de. Hastane vurmak, sivil katletmek, bile bile çocuk öldürmek normalde ağır savaş suçlarıdır. Ancak geldiğimiz noktada çığırından çıkmış bir dünya var. Bu çığırından çıkmış dünyada savaş giderek geniş bir satha yayılmakla kalmıyor, aynı zamanda bütün göstermelik hukuk normları bir bir ortadan kaldırılıyor. Faşizm küresel çapta manevra alanı bulurken kendi yöntemlerini başat kılıyor.

Klasik kınama ve öfke tepkisinin ötesine geçmek zorundayız. Dört bir yanımız savaş. Düşünün; Hizbullah, İran, ABD gibi güçlerin de her an bu savaşa dâhil olma ihtimali var. Böyle bir tablo zaten sürekli tetiklenen bir dünya savaşını daha da ivmelendirebilir.

Bahsettiğim tablo aynı zamanda egemen sınıfların ideolojik tuzaklarına daha fazla yakalanmayı ve tutukluluğu getirebiliyor. Almamız gereken net tutum; birincisi, ezilen halkın mücadelesini koşulsuz desteklemektir. İkincisi, bunun propagandasını ve örgütlenmesini yapmaktır. Üçüncüsü, sömürge halkının mücadelesini sahiplenirken meydanı başkalarına kaptırmamak gereklidir. Filistin davası başından beri solun davasıdır.

Başta ABD olmak üzere İsrail'in arkasına hizalanmış bir Batı var. Batının bu tutumu hakkında ne düşünüyorsunuz? Buna bağlı olarak Türkiye'deki siyasi iktidar da İsrail'e karşı sert sözler sarf ediyor fakat ikili anlaşmalar ve ticaret üst seviyede. Bu tavır için ne diyeceksiniz?

Emperyalist kapitalist sistemde devletlerin yani egemen sınıf temsilcilerinin duyguları olmaz. Sınıf çıkarları olur. Sınıfsal çıkarları neyi gerektiriyorsa onu yapıyorlar. Batı yıllarca insan hakları sakızını çiğneyip durdu. Ama kriz ortamında gerçek yüzünü gösterdi. Mültecileri denizde boğdu, Filistin halkının katledilmesine destek verdi, Ukrayna’nın parçalanmasına neden oldu, Suriye ve Irak’ı halklar mezarlığına çevirdi. Türkiye de tüm bu konularda benzer tutum içerisinde oldu. Çünkü onların rasyonelleri bunu gerektiriyor. Filistin’de vahşice katledilen birkaç bin kişi onlar için sadece rakamlardan istatistiklerden ibaret.

Sırrı Süreyya Önder, Türk meclisinde; Filistin'e gidelim diyenlere ben dâhil 15 vekilin yurtdışı yasağı var, dedi. Kendi vekillerine bu tarz uygulamalar yapan, 1 gün önce başka bir savaş tezkeresi geçiren AKP ve iktidar ortaklarının savaş karşıtı söylemleri ne kadar gerçekçi?

Büyük bir sahtekârlık söz konusu. Bunu her zaman her yerde teşhir etmemiz gerekiyor. İsrail’e karşı sert yaptırım yapamazlar çünkü nereden gelirse gelsin bağımlı gibi dolara muhtaçlar. İsrail’den gelecek birkaç milyar dolara muhtaçlar. Körfez ülkelerinin vereceği birkaç milyar dolara muhtaçlar. Ama sadece çıkar olayı değil. İsrail ile sertleşirlerse bu kez kendilerine karşı bir sert tutum gelişeceğini biliyorlar. Filistin ile Rojava’da olanlar çok benzer. Sivil katliamı mı? Sen de yaptın. Yerleşim yerlerini bombalamak mı? Sen de yaptın. Burada yazılı olmayan bir kural var. Herkes suç işlesin ama kimse kimseyi suç işlediği için sıkıştırmasın. Retorik düzeydeki kınamalara muhtemelen karşılıklı gülüyorlardır onlar.