AKP-MHP iktidarının Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı projesinin tehlikesine işaret ederek, ihanet eden unsurları görmezlikten gelmeyeceklerini söyleyen HEDEP İstanbul Milletvekili Celal Fırat, şunların altını çizdi: “Aleviler cemevlerinin yasayla ibadethane olarak kabul edilmesini istiyor. Eşit yurttaşlık istiyor. Mücadelemizin istikameti bellidir. Bizler eşit, parasız, bilimsel, ana dilde eğitim şartları sağlanana kadar mücadele edeceğiz.”
HEDEP İstanbul Milletvekili Celal Fırat, iktidarın eğitimde yaratmak istediği Sünni İslam modelini, ANF’ye değerlendirdi. Türkiye’nin kurulduğu günden itibaren tekçiliği esas alan bir ulus devlet olduğunu hatırlatan Fırat, “Uygulamaların ana sebebi ve kaynağı, bu ulus devletçi, tekçi yaklaşımdır. 12 Eylül darbesinin ardından kurumsallaşmaya başlayan dinselleştirilmiş eğitim zorunlu din dersleriyle hayatımıza girdi. O günden bugüne okullarda farklı inançlardan olan kesimler ezildi ve hor görüldü” dedi.
DİL VE DİN DAYATILDI
Özellikle köylerde Kürtçe ve başka dilleri konuşan öğrenciler ve öğretmenler üzerinde insanlık dışı yöntemlerle baskılar oluşturulduğunu, bu yöntemlerle Türkçe öğretilmeye maruz bırakıldıklarını söyleyen Fırat, “Bununla beraber Aleviler gibi başka inançlardan olan çocuklara da tekçi din anlayışı dayatıldı. Bu durum şehirlere göçler artıkça metropollerde daha da acımasız hala dönüştü. Biz Aleviler uzun yıllardır, okullardaki din dersi dayatmasına karşı çıktık. Onlarca dava kazandık ancak günümüzün de hükümeti olan AKP iktidarı hiçbir kararı tanımadı. Zorunlu din derslerinde çocuklarımıza adeta zulmettiler” şeklinde konuştu.
SİSTEME İNSAN DEVŞİRMEK İÇİN
Fırat, yurttaşların çocuklarını devlete eğitim için emanet ettiğini ancak devletin emanete sahip çıkmadığını belirterek şöyle devam etti: “Artık geldiğimiz noktada eğitim sistemi bilimsel olmaktan uzaklaştı. Bugün de anaokullarında dahil mescit dayatmalarıyla karşı karşıyayız. Tüm bu uygulamalar bütünün parçalarıdır. Tamamı genellikle devlet okullarına giden öğrenciler üzerinden sisteme insan devşirmek amacıyladır. Her okula yakın bir cami bulunurken okullara mescit yapmak, kesinlikle iyi niyetli bir yaklaşım değildir. Eğitimde din derslerinin saatlerinin uzatılması ve neredeyse eğitimin tamamen dinle verilmesi, tüm bunlarla beraber ÇEDES gibi projelerin hayata geçirilmesi, iktidarın eğitim politikalarının amacını gözler önüne sermektedir. Bizim bu alanda mücadelemizin istikameti bellidir. Bizler eşit, parasız, bilimsel, ana dilde eğitim şartları sağlanana kadar mücadele edeceğiz.”
AKP İNANCIMIZI YOK ETMEK İSTİYOR
Alevilerin Selçuklular, Osmanlılar ve Cumhuriyet dönemindeki zulme boyun eğmediğini; Baba İshaklar, Börklüceler, Şeyh Bedrettinler, Pir Sultanlar, Seyit Rızalar ve daha nicelerinin zulme baş eğmediğini ve mücadeleye öncülük ettiğini hatırlatan Fırat, şunları söyledi: “Aleviler hiçbir dönemde iktidarın yardakçısı olmamış. Biz Aleviler defalarca katliama uğradık ve yüz binlerce canımızı bu katliamlarda kaybettik. Gelinen süreçte çok farklı bir ayrımcı politika ve asimilasyonla karşı karşıyayız. Devlet, yani AKP iktidarı, artık bizi değil inancımızı yok etmenin derdinde. Yapılan politikalarla Aleviler içine nifak tohumları sokmakta. Özelikle son dönemde kurulan Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı, bu sürecin en öne çıkan ve en tehlikeli projesidir. Devletin bu kadar ötekileştirdiği, cemevlerini ibadethane olarak kabul görmediği, zorunlu din derslerini topluma dayattığı bir zamanda ihanet eden bu unsurları görmezlikten gelmememiz lazım.”
AÇ KAL AMA ALÇALMA
Şu an devletten maaş alanlara tepki gösteren Fırat, şöyle konuştu: “Şah Hüseyin bunları görseydi, o zülfikarı bunların başına çalardı. Çocuklarının başları kesilmesine rağmen günün Yezidi’ne biat etmiyor. ‘Aç kal alçalma. Onursuz bir şekilde yüz gün yaşayacağıma, izzetli bir şekilde bir gün yaşarım’ der. Biz cemlerimizde, Şah Hüseyin’e ağlıyoruz, Ehlibeyt’e ağlıyoruz onların yaşadığı acılardan dolayı. Şu an Hüseyin bizim halimizi görse “Ey Aleviler, bana niye ağlıyorsunuz? Kendi halinize ağlayın, ben ağlayacak bir şey yapmadım, mücadele ettim ve bu mücadelenin arkasında hayatımı kaybettim’ derdi. Aleviler cemevlerinin yasayla ibadethane olarak kabul edilmesini istiyor, bu kadar basit. Aleviler kimsenin tebaası da değildir. Aleviler demokratik laik ve sosyal bir hukuk devleti anlayışı içeren, cumhuriyetin hak ve özgürlüklerinden eşit faydalanmak istiyor. Aleviler, Emevi anlayışınızı ve onun arkasından gelen din adamlarının bilgisini de istemiyor. Aleviler inançsal bilgi ve onun uygulayıcısı olan dedeleri, anaları, evliyalarının bilgisini taşıyacak köklü bir geleneğe sahiptir. Kısacası tüm yapılanlar devleti yönetenlerin sorumluluğu olan insan temel hak ve özgürlüklerine, anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır. Bir kez daha vurguluyoruz ki; cemevleri biz Kızılbaş Alevilerin ibadethanesidir. Kabul etseniz de etmezseniz de bu böyledir!”
ALEVİLER ASİMİLASYONA KARŞI DİRENİYOR
Alevi örgütlerinin uzun yıllardır baskı ve asimilasyon politikalarına karşı direndiğini, birçok yöntem uyguladığını söyleyen Fırat, Alevi örgütlerinin çalışmalarını şöyle sıraladı:
* Alevi örgütleri, Alevilik ve Alevi inancının toplumda daha iyi anlaşılmasını teşvik etmek için farkındalık kampanyaları düzenledi. Bu kampanyalar, Alevilik hakkında bilgi vermek, önyargıları gidermek ve toplumsal hoşgörüyü artırmak amacı taşıyordu.
* Eğitim ve Kültürel Faaliyetler: Alevi örgütleri, Alevi kültürünü ve inancını gelecek nesillere aktarmak amacıyla eğitim ve kültürel etkinlikler düzenledi. Bu etkinlikler, Alevi çocukların kendi kültürel miraslarına sahip çıkmalarını teşvik etmeyi hedefledi.
* Ayrımcılık ve Nefret Suçlarına Karşı Mücadele: Alevi örgütleri, Alevilere yönelik ayrımcılık ve nefret suçlarına karşı mücadele etmektedir. Bu suçların kayıt altına alınması ve hukuki yollarla takip edilmesi için çaba göstermeler.
* Sivil İtaatsizlik ve Protestolar: Bazı durumlarda, Alevi örgütleri veya Alevi toplumu bireyleri, hükümetin politikalarını protesto etmek amacıyla sivil itaatsizlik eylemleri düzenledi.
* Hukuki Süreçlere Katılım: Alevi örgütleri, Alevilere yönelik hukuki süreçlere müdahil oldu ve hukuki yollarla haklarını koruma çabasını sürdürdü.
* Alevi kurumları son olarak kurulan Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığına karşı ciddi bir mücadele süreci işletmeye başladı.