NAZIM DAŞTAN - CİHAN BİLGİN
Kuzey ve Doğu Suriye'deki gelişmeleri takip eden Özgür Basın çalışanları Nazım Daştan ve Cihan Bilgin, 19 Aralık’ta Tişrîn Barajı ile Sirîn Beldesi arasındaki yolda Türk devletine ait SİHA ile hedef alınarak katledildi. Kürdistan ve Türkiye'de katliama yönelik tepki gösteren gazeteciler, tehdit edilerek tutuklandı.
Gazetecilerin katledilmesine ilişkin ANF'ye konuşan Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Amed Temsilcisi Mahmut Oral, şunları aktardı: "Katledilen arkadaşlarımızın anısı önünde saygıyla eğiliyorum. Katledilen arkadaşlarımızın aileleri başta olmak üzere bütün basın çalışanlarına baş sağlığı diliyorum. Bu saldırının seçilerek yapılan bir saldırı olduğu apaçık ortadadır, çünkü arkadaşlarımız doğrudan hedef alındılar. Gazeteci oldukları bilinmesine ve araçlarının üzerinde ‘basın’ yazmasına rağmen, hedef alınarak katledildiler.
Durum böyle olunca, bunun bilinçli ve doğrudan bir saldırı olduğu ortaya çıkıyor. Peki neden? Oradaki arkadaşlarımız, Türkiye'nin Suriye’deki gizli gündemiyle ilgili haberleri ortaya çıkardıkları için hedef alınıp katledildi. Bu, bizim tarafımızdan asla kabul edilecek bir saldırı değildir. Bu saldırının hem ahlaki hem hukuki hem de uluslararası boyutu var. Dünyanın her yerinde gazeteciler koruma altındadır. Özelikle savaşlarda gazetecilerin korunması gerekmektedir. Ama maalesef Türkiye’de görüyoruz ki gazeteciler, savaş ortamında hedef alıp katlediliyor. Bu bakımdan, hem bir savaş suçu niteliği taşıyor hem de uluslararası insancıl hukukun çiğnenmesi anlamına geliyor."
‘KATLİAMIN SUÇLULARI BİR AN ÖNCE HESAP VERMELİ’
Katliama, Kürdistan ve Türkiye’de tepki gösteren gazetecilerin de tehdit edilerek tutuklandığını ifade eden Oral, "Türkiye, kanaatimce yaptığı açıklamayla gazeteci arkadaşlarımızı kriminalize ederek onların katledilmesini meşrulaştırmaya çalışıyor. Bu kabul edilebilecek bir durum değildir. Ortada bir suç var ve bu suçun böylelikle örtbas edilmesi kabul edilemez. Türkiye, bir an önce sorumluları acil bir şekilde ortaya çıkarmalıdır. Suçlular, katledilen meslektaşlarımıza, ailelerine ve basın camiasına hesap vermelidir.
İktidar, medyayı tamamen kontrol altına almaya çalışıyor. Dolayısıyla muhalif hiçbir sese tahammül edemeyen bir iktidar var karşımızda. Bunu, medyaya yönelik gerçekleştirdikleri operasyonlarla biliyoruz. AKP iktidarı, bu şekilde medyayı ele geçirmeye çalışıyor.
Arkadaşlarımızın yasını tutarken, arkadaşlarımızın katledilmesini protesto eden gazetecilerin tutuklanması ve devletin yasımızı tutmamıza bile tahammül edememesi tamamıyla bir akıl tutulmasıdır. Devlet açık bir şekilde diyor ki: ‘Kime terörist dediysem onu katlederim, onu istediğim gibi ortadan kaldırabilirim.’ Artık gazeteciler öldürülerek susturuluyor. Türkiye'nin bu yaklaşımdan bir an önce uzak durması gerekiyor" diye konuştu.
‘BASKILARA KARŞI ÖRGÜTLENMELİYİZ’
Gazetecilere yönelik baskı ve gerçekleşen katliamlara karşı örgütlenme çağrısında bulunan Mahmut Oral, şunları söyledi: "İktidar, üzerimizdeki baskıyı artık canımızı alacak şekilde sürdürüyor. Bizim onlara karşı yapacağımız tek şey, direnmektir. Gazeteciler, baskılara karşı örgütlenmeli. Ne kadar güçlü bir sayıya ulaşırsak, o kadar dirençli olabilir ve iktidarın baskısına karşı durabiliriz. Her ne kadar Türkiye’de saray rejimi ve onun hukuku yürütülüyor olsa da biz gazeteciler, mücadeleden vazgeçmeyeceğiz. Hukuk yolunu sonuna kadar kullanmalıyız. Katledilen arkadaşlarımızın mirasına sahip çıkmalıyız."