Halkına adanmış bir yaşam; Necmettin Salaz

Silêmanî’de sürgünde yaşamını yitiren Gazeteci-Yazar Necmettin Salaz, 65 yıllık ömrüne halkının özgürlük mücadelesini sığdırdı. Tüm yaşamını mücadeleye adayan Salaz’ın ölümü memleketi Wan’da derin bir üzüntüye neden oldu.

14 Ekim 2023 günü tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitiren gazeteci Necmettin Salaz, 65 yıllık ömrünü dünya halklarının özgürlük mücadelesine adadı. 1975 yılında Wan’da başlayan mücadele hayatı, sürgünde yaşadığı Silêmanî'de son buldu.

Salaz’ın hikayesi halkın özgürlüğüne adanmış bir yaşamdı. Wan’da, Ankara’da, İzmir’de, İstanbul’da ve son olarak sürgün yaşadığı Silêmanî, onun için hep bir mücadele sahası oldu. Duruşundan asla taviz vermedi, geri adım atmadı. 1980 darbesinin ardından işkencelerle hatırlanan Diyarbakır cezaevinde kaldı, orada gösterdiği dirençle örnek oldu. Sonraki yılları yine hapishanelerde, karakollarda geçti. Wan’da bombalı suikasta uğrayan ilk kişilerden biri oldu.Tüm bunlara rağmen ölümünden bir süre önce vasiyeti; "Beni ülkeme götürün, orada toprağa verin" diyecek kadar ülkesine ve halkına sevdalı bir gazeteci olarak yaşadı.

Salaz’ı, memleketi Wan’daki arkadaşlarına, yoldaşlarına sorduk.

70’LERDE FAŞİST ODAKLARA KARŞI MÜCADELE YÜRÜTTÜ

Salaz ile 1976’da lisede tanışan Siyasetçi Abdurrahman Doğar, Salaz’ın o dönem faşizme karşı verdiği mücadeleyi şu sözlerle anlattı: “Necmettin Salaz, benim lise yıllarımdan tanıdığım bir abimdi. 78’de Milliyetçi Cephe hükümetinin sol siyasi hareketlere çok müdahale ettiği bir dönemdi. Necmettin Salaz, o dönem faşist odaklara karşı çok ciddi bir mücadele yürüttü. O dönem dernek başkanlığını yapıyordu, aynı zamanda eğitim enstitüsünü okuyordu. Biz de o dönem sol dernekteydik ve siyasal tartışmalara dâhil olduk.

Dernek başkanlığı yaptığı dönemde polis sürekli baskın yapmasına rağmen Necmettin Salaz hep dik durdu. Sol-sosyalist rüzgârın dünyada estiği bir dönemde bu duruşu gösterdi ve o günden bu yana hep görüştük, haberleştik. Birkaç dönem birlikte çalıştık. Sıcak bir yüzü vardı. İnsanlara dokunmasını çok iyi biliyordu. Köylü, şehirli, kentli, aydınlarla herkesle sıcak teması vardı. Çok saygın bir kişilikti benim için. Hiçbir zaman geri adım atmadı, hep aktif oldu. Eskiden de o dönemin gençliğinin büyük sempati duyduğu bir kişilikti. Bu meziyetleri çok önemliydi. 40 yıllık mücadelenin içinde bulunan bir insanın yazması çok önemliydi, Necmettin bizim için ölümsüzleşti. Çünkü bize eserler bıraktı. Belediye danışmanlığı yaptığı sırada ihtiyacı olan herkese yardımcı oldu ve bunda çok ısrarcıydı. Neco, Wan için önemli bir kıymetti. Wan ile ilgili müthiş özlemleri vardı. Devletin hırpaladığı biriydi ama o hep Wan’da yaşamak istiyordu. Verdiği mücadeleden kaynaklı sürgünde yaşadı ve orada kaybettik. Asla para kazanayım gibi dertleri olmadı. Kürt halkının mücadelesinde son nefesine kadar direndi. ‘Ben ölürsem mezarımı Wan’a götürün’ diyecek kadar toprağına, ülkesine aidiyet duygusu vardı.”

HEP ONUN GİBİ BİR DEVRİMCİ OLMAK İSTERDİK

Sürgündeki son yıllarında Salaz ile sık sık görüşen ve sürgündeki evinde ziyaret eden Siyasetçi Necmi Kalçık ise; “Necmettin Salaz benim için arkadaş, akrabanın da ötesinde bir şeydi. Hep onun gibi devrimci, yurtsever olmak isterdik. Necmettin abi sürgünde iken çoğu zaman ziyaret ederdim. Kurdistani bir kişilikti. Necmettin abi, bizim için bir idoldü, bir devrimciydi. Televizyona çıktığı zaman saatlerce dinlerdik ve üzerine düşünürdük. Süleymaniye’de sürgünde iken kaç defa ziyaret ettim. Necmettin abinin hayali, özgür Kurdistan’da kaçak bir çay içmekti. Onu gerçekleştiremedi ve bizler bunun üzüntüsü içindeyiz. Necmettin abiyi çok erken kaybettik. Bütün Kurdistan halkının başı sağolsun” diyerek üzüntüsünü dile getirdi.

ONUN GRUBU ÖLÜM ORUCUNU BIRAKTI AMA O DİRENMEYE DEVAM ETTİ

Necmettin Salaz ile 1980 cuntasından sonra Diyarbakır cezaevinde birlikte kalan Hasan Avcı da, onun mükemmel bir devrimci olduğunu belirterek, “Necmettin Salaz, Wan’ın yetiştirdiği omurgalı bir insandı. Diyarbakır cezaevinde beraber kaldık. Siyasal anlamda farklı noktalarda olmamıza rağmen mükemmel bir devrimciydi. 80 darbesinden sonra yollarımız cezaevinde kesişti. Farklı koğuşlarda kaldık. Beni en çok etkileyen yönü; '83 direnişinde onun yargılandığı grup cezaevi idaresi ile anlaşırken, o direnmeye devam etti. Cezaevi sürecinden sonra görüşmemiz devam etti. Sürekli bizi soran, ilgilenen bir arkadaşımızdı. Daha sonra Ankara’ya yerleşti ve orada da siyasi mücadelesine devam etti. Devrimci mücadelesini TKP’de sürdürdü. Sonra özgürlük hareketi ile tanıştı. Wan Büyükşehir Belediyesi'nde genel danışmanlık yaptı ve mağdur ailelere çok yardımcı oldu. Son olarak Süleymaniye’de sürgünde yaşadı. Televizyonlarımıza programlar yaptı. Necmettin Salaz’ın kaybı bizim için, halk için büyük kayıptır. Kendisini hiç unutmayacağız” dedi.

BİZE ÇOK ÖNEMLİ BİR MİRAS BIRAKTI”

Salaz’ın 70 ve 80’li yıllarda mücadele arkadaşı olan çevre aktivisti Ali Kalçık; “ Necmettin'i anınca aklıma hep, ‘Pehh.. sen neymişsin be abi’ sözü aklıma gelir. Necmettin’in neyini anlatayım; cezaevindeki direnişini mi, sosyalistliğini mi, 18 yaşında başkan olmasını mı, devrimciliğini, romancılığını mı anlatsam, direnişçi ruhunu mu anlatayım. Bir röportajında diyor ki; ‘Cezaevinde eğer o direniş olmasaydı, ben devrimcilikten vazgeçecektim. O direnişten sonra biz mücadele ile kazanılacağını anladık’… Necmettin Salaz, Kürt’tür, Kurdistanidir. Komünistti, yurtseverdi ve Wan’a derin bir özlemi vardı. Olağanüstü bir kişilikti. Son dönemde yaptığı röportajlar çok önemliydi. Ölümüne günler kala yine bir röportaj yaptı. Wan’da ilk suikasta uğrayan kişidir. Bizim idolümüzdü. Çok sonradan mücadele ile tanıştık ama çoğu zaman Necmettin’in yanında olamadık. Bunun için çok üzgünüm. Çok önemli eserler ve miras bıraktı. Bir ömre sığdırılabilecek her şeyi sığdırdı. Hepimiz bu yaşamı kendimize örnek olarak görüyoruz. Cenazesindeki görüntü aslında bize her şeyi anlatıyor” şeklinde konuştu.